Notre Dame Katedrali’nin yanması, büyük sıkıntıları olan dünyamızın en yeni ve canlı konusu… Altından sonra ki yıllar da değerlendirildiğinde neler çıkacak bilmiyoruz…
Aydınlanmanın ilk devrimini yapan Fransa, bugün önemli sıkıntılar yaşıyor… Ekonomide sıkıntılar yaşıyor. Orta sınıfta ve çalışan kesimde yer alan insanlarının sıkıntılarını çözemediği için sıkıntılar yaşıyor. Küresel emperyalizmin tam anlamıyla kıskacı altında… Bu yangın ile yeniden din faktörü bir adım öne çıkacak, öyle görünüyor…
Düşünebiliyor musunuz Fransa gibi bir yerde her sekiz kadından biri tecavüze uğruyor. Kadınların %43’ü istemedikleri halde cinsel saldırıya ve tacize maruz kalıyor. Ekonomi de pastadan herkesin adaletli yemesi sağlanmıyor. Yaşlıları yalnızlıktan intiharı seçiyor.
İnsan ve insanoğlu seviyor dini sembolleri.. Hayranlıkla bakarken yaşamını da bu hayranlığın içine bıraktığının farkında olmuyor… İşin kırılma noktasının bu olduğunu göremiyor.
Dünya da her gün milyonlarca çocuk, insan yokluk ve sıkıntı nedeniyle ölürken ve bunun için kimsenin ruhu ve kolu kımıldamazken inanıyorum ki şimdi bu yangından bir kahramanlık çıkarmak adına sermaye ve teknoloji yarış içine girecek…
Aslolan insan iken olan bu gerekçeleri ne olursa olsun insanın yaptığı şeyler ile varlığını tanımlaması her daim öne çıkıyor… İnsan bu dünyada varlığı ile, ürettikleri ile, paylaştıkları ile değil ya korkutmasıyla ya da satın aldığı nesneleriyle var olmak istiyor.
Teknoloji bize sanal dünyada en güzel domatesi ya da soğanı yapabilir. Ancak o yapılan tencerede pişmez. Ve insanın karnını doyurmaz.. O zaman aslolan üretime dayanan insan emeğidir. Bunu yok ederek farkında olmadan insanı yok ettiğimizin farkında değiliz. İnsan olmayınca o eserlerin bir değeri olur mu? Bunu düşünmüyoruz. İnsanın en büyük devrimi tarımı keşfetmesi ve tohumun gücünü görmesi değil mi…
Bazen düşünüyorum, Hristiyan dünyası gerçekten laik mi diye.. Ve özellikle sermayesi laik mi diye.. Notre Dame Katedrali’ni yılda 15 milyon civarında insan geziyormuş.. Kabe’yi de 3 milyon insan.. Peki… Toplanan para kime hizmet ediyor… Bunu biliyoruz da yanından geçiyoruz. Kral çıplak diyebilen insan sayısı o kadar az ki.. Romanda Kuasimodo öfkeyle rahibi balkondan aşağıya atar ve öldürür… Romanda olanı gerçek hayatta yapamıyoruz…
Dünya öldürülen binlerce insana ağlamazken şimdi ağlıyor… Ve dünya yeniden savaş çığlıklarının duyulduğu bir karanlığın içine girerken oluyor bu olay… Hem de 15 Nisan Dünya Sanat Günü’nde… Hem de ilk kez bir Türk’ün(Bedri Baykam) ve plastik sanat grubunun ortak bildirisinin uluslararası bir sanat toplantısında okunmasıyla 2011 yılında kabul edilmiş bu önemli gün…
Notre Dame Katedrali yangını doğrudur benim de içimi yakmıştır, üzmüştür. Bu yangın bizi bölmesin ve insana olan sevgimizi yüceltsin…
İnsan emeği ve aklı yapmıştır, yine yapar… Önemli olan ekmeğini paylaşabilmek ve bu dünyadan açlığı yok edebilmektir. Emeğin içinden çıkan sermayeyi, insan yapabilmektir. Namuslu, vicdanlı ve ahlaklı sermaye… Sermaye ne yaparsa yapsın emeği yenemeyecektir. Çünkü bütün olan emektir. Sermaye o bütünün içinden çıkan bir artı değerdir. O artı değere dersini verme zamanı gelmiştir. Yoksa dünya yok olacaktır.
Sevgi ve saygılarımla…