Millet İttifakı’nın ortak mutabakat metnini okumak gerek.
Okumadıysanız özetine bakın, o da kafi.
Onu da yapamadıysanız gazete başlıklarından göz gezdirin.
Hadi hepsini de mi pas geçtiniz haber bültenlerine kulak verin.
Vatandaş olarak duymazsak, bilmezsek, düşünmezsek, tartışmazsak, kendi eğrimizi doğrumuzu tartmazsak nasıl oy vereceksiniz sandık başında?
Kime oy verirseniz verin; mantıklı, kendinizce haklı, kendi doğrularınızla örtüşen ve asgari düzeyde vatandaşın ortak çıkarına olanı yeğleyin.
Aklın yolu bir, amigo ve tribün desteğindeymiş gibi oy vermeyin.
Sonra şikayet etme hakkınız olur mu onu da düşünün.
Velhasıl…
Bu ara gündemde olan altılı masanın mutabakat metninden çok söz ediliyor.
Aslında söyledikleri ve açıkladıkları, “yapacağız” dedikleri şaşırttı mı sizi?..
Normal olana sevinir hale geldik farkında mısınız?
Kim hangi gerekçeyle karşı çıkabilir şunlara misal:
İsrafa son verilecek.
Yoksul aileler desteklenecek.
Fazla uçaklar satılıp yangın söndürme uçakları alınacak.
Uluslararası sözleşmelere, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere, geri dönülecek.
Öğrenciye ücretsiz yemek verilecek.
LGS de YÖK de kalkacak.
HSK’dan Adalet Bakanı çıkacak.
Atatürk Havalimanı tekrar açılacak.
Kanal İstanbul iptal edilecek.
Merkez Bankası kanununda bağımsızlığını sağlayacak düzenlemeler yapılacak.
Vesaire vesaire…
Normal olan değil miydi zaten bunlar?
Hakim ve savcılar bağımsız derken kurulunun başına yürütme organından adalet bakanı bulunuyorsa nasıl olabilir bağımsızlık?
Keza YÖK…
Şimdilerde sesi çıkmayan üniversitelerin, akademik kadroların hangisi YÖK’ün artısının eksisinden fazla olduğunu söyleyebilir?..
Yıllarca şikayet konusu olmadı mı YÖK?
Üniversiteler ile ilgili bir yüksek kurul oluşturabilirsiniz ama bilime, üretmeye ve bilgiye yönelik özgür düşüncenin kapısını açacak bir kurul olmalı bu.
Kangrene dönüşen ve yıllardır sürekli eleştiri alan şu anki haliyle YÖK olarak değil ama.
Misal, Boğaziçi Üniversitesi parmakla gösterilirdi, ne hale geldi, nasıl değer kaybetti, yazık değil mi? Hangi sıralamada Türk Üniversiteleri eski yüksek yerlerinde? Zaman ileriye giderken bilim üretmesi gereken üniversiteler, kendi liglerinde nasıl gerileyebilir?
Keza LGS…
Liseye geçiş sınavı diye icat edilen ve çocukları 8 yaşından itibaren yarış atına döndüren garip bir eğitim sistemi ile öğrencileri dersten nefret eder hale çevirmedik mi?..
Test ve sınav dışında bir şey vermeyip, öğrenemeyen çocuklara hayatı zindan et, eğitim sistemini ezbere çevir, sonra “Beyaz Zambaklar Ülkesi” Finlandiya’ya gıpta et öyle mi?..
Keza Atatürk Havalimanı…
Üçüncü havalimanı yine olsaydı da Atatürk Havalimanı da kalsaydı… 20 milyonluk kent ve tüm dünyanın geçiş noktasındaki güzide havaalanı kapatmak neden?..
Tüm bilim insanlarının “hayır” dediği Kanal İstanbul neden?..
Zor değil ki yanlışları düzeltmek.
Ortalama liyakat esas alınsa ve her işi, o dalın erbabı yapsa…
Bu kadar çok bile bile lades olur muydu bugünün Türkiyesinde?
Okullardaki “andımız”, valiliklerdeki “TC” ile uğraşmak mı olmalıydı allasen konumuz?..
Mutabakat Metni güzel.
Ama sürpriz gelen bir şey var mı bize, yok.
Elbette sonuç itibariyle bunlar da vaat.
Vaatlerin ne kadar gerçeğe döndüğü konusunda Türk siyasetinin sicili pek de olumlu değil.
Yine de…
Kahvede otursalar kavga edebilecek farklı görüşteki insanlar; sonuç itibariyle altı parti lideri bir araya gelmiş ve kafa yoruyorlarsa ve ortak bir metne imza koyuyorlarsa salt bu bile demokrasi açısından kayda geçmesi gereken artı bir değerdir.
Ama yine de düşünmeye devam edelim.
Uçuk kaçık vaat var mı, yok?..
Sokağın nabzı iyi duyulmuş mu, evet.
Bunları hemen herkes konuşmuyor mu, evet…
Çünkü normal olan bunlar.
Normali söylemek, normali konuşmak ve normalin vaat edilmesine sevinmek…
Düşünmemiz gereken nokta bu.
Normale sevinir hale gelmişiz.
Bu noktaya geliş tuhaf değil mi asıl?