Nereden baksan tuhaf…
Tuhaf ötesi…
Anlaşılmaz…
Çıldırır insan.
Dünyada jeopolitik açıdan en harikulade noktadayız.
Haritayı açtığınızda hem dünyanın ortasında, hem kıtaları bağlayan köprü gibi bir ülkeyiz.
Yaz ile kışı aynı anda yaşıyoruz.
İnanılmaz tarihi ve coğrafi güzelliklerimiz var.
Çok verimli topraklarımız var.
Yok yok… Gerçekten yok yok.
Lakin…
Tarım ülkesiyken nasıl bu hale geldiğimizi de hepimizin dert edinmesi gerek.
Yanlış tarım politikaları ile çiftçinin, köylünün, tarımın halini anlatmaya kalksak sayfalarca yazmak gerekir ki işin uzmanları zaten her gün bunları anlatıyor; en basitinden çiftçinin içinde bulunduğu durumu da ekranlardan görüyoruz.
Keza hayvancılık da aynı durumda.
Peki nerede kaldı bir zamanlar hepimizin söylerken bile gurur duyduğu “Dünyada tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyiz” gerçeği?
Emperyalist güçlerin zorlamasıyla gübreyi bile ithal ediyoruz.
Mısır’dan patates alıyoruz.
Gübre ve mazot fiyatlarına yetişemeyen çiftçi, ekmekten vazgeçiyor.
Sonra köyünü, yurdunu bırakıp şehre göç ediyor.
Köyler biterken şehirler de tarım ürünlerinde yükselen fiyatlardan yanıyor.
Ve bakıyorsunuz Avrupa’nın düdük kadar ülkelerine.
Hiç mi görmez bizim tarım politikalarına yön verenler.
En basit ve çarpıcı örnek karşımızda işte:
Hollanda.
Tarım alanı Hollanda’nın Türkiye’nin 25’te 1’i genişliğinde.
Yani…
Tekrar yazalım iyi anlayalım diye: Türkiye’nin tarım alanı Hollanda’dan tam 25 kat fazla!
Ve geçen yıl Hollanda 118 milyar dolarlık ihracat yapmış.
Türkiye’nin tarım ürünü ihracatı ise 25 milyar dolar.
Neredeyse 5’te birini ancak yapmışız yani.
Yani yine anlayalım diye yineleyerek yazalım; tarım alanı 25 kat küçük olan bir ülke Türkiye’nin yaklaşık 5 katı tarımsal ürün satıyor dünyaya.
Hollanda bu.
Örnekleri genişletebiliriz.
Bu arada Hollanda’nın nüfusu da İstanbul kadar iyi mi!
Hollanda’ya bakıyor mu bizim Tarım Bakanlığı?
Nereden baksan çıldırır insan.
Hollandalı çiftçi bunu tek başına mı başarmış?
N’apmışlar?
Nasıl başarmışlar?
Avrupa’nın ortasında, iklim koşulları bile Türkiye ile kıyaslanmayacak kadar olumsuz olan bir ülkede…
Tabiri caizse düdük kadar bir ülkeye imrenir haldeyiz de…
Hiç mi rahatsız olmaz insan?
Hiç mi örnek almaz, ders çıkarmaz, aynı metotları uyarlamaz?
“Çiftçilerimizin hali yerinde” demekle işler hallolmuyor.
Çıplak gerçekler var karşımızda, rakamsal gerçekler.
Onları koydunuz mu önünüze.
Biraz vicdan ve akıl kaldıysa eğer, çıldırmaz mı insan?