İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyüğün büyüğü şehirlerde pek vatandaş tınlamaz “fors”u ama…
Orta ve küçük illerde, hele hele ilçelerde…
Kaymakam, savcı, hakim dedin mi “ne fors ne fors….”
Ondan mı uçuşa geçti bazı kaymakamlarımız ile bazı savcılarımız?..
Son yıllarda adli vaka gibi bir savcı vukuatı düşer oldu kamuoyu gündemine…
Yok sevgilisi telefonu açmadı diye yurt basan mı…
Yok halı sahada diğer takım oyuncusu 14 öğretmeni gözaltına aldıran mı…
Yok efendim otopark kavgası ettiği vatandaşı ifadeye çağıran mı.. ararsınız.
Çeşit çeşit…
En son da doktor gözaltına aldıran savcı çıktı karşımıza.
Tipik bir Türk usulü, “sen benim kim olduğumu biliyor musun” vakası!..
“Ben savcıyım çekilin yoldan, sıra beklemem” kafası mı?..
Aynen öyle!
Ve maalesef basına yansıyanın çok ötesinde vahim bir durum var aslında fiili gerçeklikte…
Küçük bir vilayette; küçük küçük ilçelerde “savcı” dendi mi akan sular durur.
Suyun akıntısına kapıldığın zaman da böyle oluyor işte…
Mesleki unvanın senin kişiliğinin önüne geçiyor, unvan ile güç elde ediyorsun, unvanını kötüye kullanıyorsun.
Hakim-savcı alımlarında meşhurrr (!) mülakat kısımları var ya sınavın…
Hani torpili olanın bir dakika girip çıktığı, olmayanın dakikalarca envai sorulara cevap verip üstüne elenip gittiği….
Bari o mülakatlarda alımı yapılacak adayların bir de unvanın akıntısına kapılıp gitmeyecekleri araştırılsın; mesela mülakat heyetine bir de psikolog dahil edilsin, ne dersiniz?
Gerçekten saygın bir mesleğin, mesleğin içindeki bazı seçmeler(!) nedeniyle tüm meslek mensupları hakkında olumsuz bir izlenim yaratmasına mı yanarsınız…
Yoksa bir unvanı kullanmanın bu kadar kolay olmasına mı?
Ne yani, savcı olunca doktorun üstü mü olunuyor?
Tüm meslekleri, tüm yaşam alanını mı kapsıyor hakim veya savcı olmak?
Bu unvanlar, adliye saraylarının dışında da mı kapıları açtırıyor?
Trafik polisi ceza kesemiyor ülkemizde savcılara…
Ama Norveç başbakanına polis ceza kesiyor mesela.
Neden her türlü sıralamada ve istatistikte bu İskandinav ülkeleri ilk basamaklarda anlıyor musunuz?
Tek bir örnek, bırakın ekonomiyi falan.
Türkiye’de bir polis başbakana(başbakan da yok ama!!!) olmasa da bir bakana ceza kesebiliyor mu, ona bakın.
Gerisi hikaye işte.
Ne alaka demeyin, inanılmaz bağlantılı birbiriyle.
Neyse dağıtmayalım…
Asıl kafamızı meşgul eden şey, bir kısım üst bürokratın medyaya yansıyan bu adli vakalık/magazinsel halleri değil….
Gözaltına alınan doktor var ya….
O gün özellikle 10-12 gazeteyi okuduk, doktorun ismi hepsinde açık açık yazılmış ama savcının ismi biri hariç hepsinde “savcı M.B.” olarak!
Sadece bir gazetede savcının ismi açık yazılmış o kadar.
Ve tabi bir de sosyal medya aleminde trendtopic olacak şekilde ismi açık edilmiş.
Ama neden?
Neden “savcı M.B.”?
Neden doktorun ismi açık açık verilirken, savcının ismi şifrelenmiş?..
HSK soruşturma açmış savcı hakkında…
Açsa n’olacak?
Sorun kafanın içinde değil mi?
Bu arada dikkat ettiyseniz tüm yazı boyunca sadece “savcı” dedik.
Elimiz gitmedi bu kez savcının önüne “Cumhuriyet” eklemek…
Yanarım yanarım…
Savcılık gibi kutsal bir mesleğin önünde taç misali dururken, bu münferit kişiler yüzünden yıpranan “Cumhuriyet” ibaresine yanarım!
