İmaj diyoruz ya…
İmajımız şöyle bozuk, böyle bozuk, bizi şöyle yanlış tanıyorlar, böyle yayın yapıyorlar…
Kafalarındaki manzaramız, kadınların hepsi peçeli, erkeklerin hepsi fesli…
Konusu Türkiye’de geçen filmlere bakın İstanbul’un nerede izbe, karanlık, en pis yerleri varsa film sahneleri hep orada geçer..
Afganistan ya da Hindistan gibi bir ülke olarak gösterirler bizi de…
Ne Levent’i, ne Bebek’i görebilirsiniz o sahnelerde..
Kızarız elbet ya Batı’ya!
Peki biz n’apıyoruz ki kendi imajımız için?..
Hadi bize “kendileri” hindi diyor.
“Turkey”i kanıksamışlar…
Yerli malı yurdun malı, yerli milli kampanyaları yapıyorken şu imaj işine kendimiz bir sıkı sarılsak ya…
Uluslararası arenada her toplantıda önümüze “Turkey” yazıyorlar…
Yazdırmasak ya.
Çok mu zor Turkiye demek?..
Avrupa Kupasına aday oluyoruz, kendi tanıtımımızı Turkey olarak yapıyoruz.
Olimpiyatlara aday oluyoruz, yine Turkey…
Kendimiz neden önce şu “Turkey”i, İngilizcede madem ü harfi yok, “Turkiye” olarak olsun yazmıyoruz ki?
Kendi ürünlerimize neden “Turkey”i basıyoruz?
Yerli ve milli derken ihraç ürünlerinde neden “Made in Turkiye” yok?..
Bizi hindi ile özdeşleştiren bir kelimeye mahkum olmayı neden böylesine kabullendik ki?..
Ve neden düzeltme, istediğimizi başarma için çabalama yoluna gitmiyoruz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin pasaportlarına bakın, kendi pasaportumuzda Republic of Turkey yazıyor.
Kendi pasaportumuza neden “hindi” yazarız ki?
Republic of Turkiye yazmak çok mu zor?
Neden rahatsız değiliz?
Google çubuğuna “turkey” yazıp görselleri tıklayın, baştan aşağı karşınıza çıkan şey hindi resimleri.
Hatırlayın milli maçlardaki İngiltere ile yaşanan hezimet sonuçları.
İngiliz gazetelerinin hemen hepsi maç skorundan çok hindiyi ön plana çıkarırlar.
Hindiyi kızarttık.
Hindi dolması.
Hindiyi doldurduk.
Hindi ziyafeti.
Türkiye’yi kızarmış hindi olarak taşırlar hep sayfalarına.
Algı ve imaj her şeyse bugünün dünyasında.
Daha adımızı yerli ve milli yapamamışız.
İnsan kendi pasaportuna niye Turkey yazar ki?
İngilizcede öyle denmesi, ilelebet öyle kalacak olmasını mı şart kılıyor?
Rahatsız olmamız gerek.
Turkey’den kurtulmamız gerek.
Zaman zaman cılız birkaç ses geliyor da devamında kendimiz istemiyoruz ki arkası yok…
Hindiliğe devam.
O Turkey’in arkasında ince ve alaycı bakış yok mu çoğu kez?..
Republic of Turkey…
Pasaportumuzun tepesinde biz öyle yazıyorsak, misal Birleşmiş Milletler’de ülke ismini Turkiye yazarlar mı durup dururken.
Alın işte yerli ve milli bir mesele.
Önce ismimizden başlamazsak; İstanbul’un, batının filmlerinde görülen o pis, karanlık, harabe, fesli peçeli halinden ibaret olmadığını nasıl göstereceksiniz?..
Rahatsızlık duymaz mısınız hiç?..
Hindiliği kanıksamış gibi bir halimiz varken; önce kendimiz bir kendimize gelse..
Güldürmesek kendimize bu kadar.
Pasaportumuza dahi “Republic of Turkey” yazmak; hindi aklıyla düşünmek değilse ne ki?