Bizim yaşımızda olan, yani 50 yaşın üstündeki herkesin en çok kullandığı sözcüklerden biri:
“Ne olacak bu gençliğin hali?” ya da “Gençlik nereye gidiyor?”
Dünya hızla değişiyor ve bu değişen dünyaya uyum sağlamak giderek bireyi zorlamış, anne ve babalar da ” iyi bir gelecek sağlayabilecek miyim?” endişesi yaratmış, çocuklarının geleceği için kaygılanmalarına neden olmuştur.
Orta yaşa gelen, ileri yaşa geçen herkes, “Eskiden her şey daha güzeldi, bizim zamanımızda sevgi vardı, saygı vardı” diye söylenmiş ve sürekli “Bizim zamanımızda” diye başlayan cümleler kurmuşlar.
Gençler ise büyüklerini daima eski kafalılıkla, yeniliklere uyum sağlamamakla suçlamış ve her zaman dönüşümler yaşanırken birbirlerini anlamamaktan şikayetçi olmuşlardır.
Hem gençler hem de orta yaşı geçenler anlaşamadıklarından yakınmış, birbirlerini suçlamış, nesiller arası çatışma ve uyumsuzluk sürüp gitmiştir.
“Ah, ah bizim zamanımızda biz böyle miydik? Biz sevmeyi de bilirdik, saygıyı da, merhameti de bilirdik. Şimdiki nesil öyle mi? Şımarık, doyumsuz, açgözlü, arsız, saygısız, tembel, eğlence ve marka bağımlısı” vb.
Her zamanın kendine has fikirleri, dinamikleri, gerçekleri ve hızlı bir temposu var.
Biz ileri yaşta olanların sürekli şikayet edeceğimiz yerde, gelecekte kendimizi yenilemek, gençlerle aramızdaki farkı kapatmak için bir şeyler yapmamız gerekir.
Teknoloji hızla gelişiyor, bildiklerimiz çok çabuk eskiyor.
Bu nedenle kendimizi güncel tutmalı, öğrenmenin hayat boyu süren bir eylem olduğunu düşünerek kendimizi geliştiren eğitim programlarına katılmalıyız.
İleri yaşta bir öğretmen olan Ayşe Hanım, teknolojinin eğitimdeki rolünü fark ederek en yakındaki kursa katılarak bilgisayar ve kodlama öğrenecek. Bu sayede öğrencilerine daha iyi projeler sunarak dikkatlerini çekecek ve aradaki farkı kapatacaktır.
Teknoloji ile barışık olmak, dijital becerileri geliştirmek, yeni uygulamalar hakkında bilgi sağlamak önemlidir. Bu, gençlerle daha iyi iletişim kurmamıza, onları anlamamıza ve bize saygı duymalarını sağlar.
58 yaşında muhasebe sektöründe çalışan Ali Bey’in çalıştığı yerde sürekli yeni yazılımlar, yeni teknolojiler kullanılmaktadır.
Ali Bey, mesleki anlamda gençlerden geri kalmamak için yeni yazılımlar öğrenmek ve kullanmak üzere çeşitli seminer ve workshoplara katılarak, hem iş yerinde verimliliği artırır, hemde iş yerinde genç meslektaşlarının bıyık altından gülmelerini önler hem de arayı kapatır.
Yeniliklere açık olmak, gençleri dinlemek, onları önemsemek ve esnek olmak onların farklı bakış açılarını da anlamamıza yardımcı olur.
55 yaşındaki Ahmet Bey, iş yerindeki meslektaşlarının önerilerini dinler, yeni fikirleri denemekten çekinmez ve değişime uyum sağlar. Böylece hem ekip içindeki uyumu sağlar hem de gençlerle aradaki farkı kapatır.
Kendi hobilerimizi ve ilgi alanlarımızı geliştirmek hem kişisel gelişimimize katkı sağlar hem de gençlerle ortak ilgi alanı bulmamıza yardımcı olur.
Gençlere mentörluk yapmak, hem onlara rehberlik yapmamızı sağlar hem de bizlerin,onların perspektiflerini daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
“Bize kim ne öğretti, bize kimse yardımcı olmadı” demek yerine yardımcı olmak, gençlerle iyi iletişim kurmak, onların bakış açılarını ve ihtiyaçlarını anlamamıza ve aradaki jenerasyon farkını kapatmamız açısından önemlidir.
Babaanne olan Fatma Hanım, torunlarıyla iyi iletişim kurabilmek için sosyal medyayı öğrenmeye karar vermeli. Birkaç sosyal medya platformunda hesap açarak, dijital yöntemleri öğrenerek, torunlarıyla daha fazla vakit geçirerek ve onların ilgi alanlarına daha kolay erişerek arayı kapatır.
Fiziksel ve ruhsal sağlığımıza özen göstermek, enerjik ve dinamik kalmamıza da yardımcı olur.
Sanmayın ki kuşak çatışması son yılların sorunu. Geçmişten bu yana bu kuşak çatışmaları süregelmiştir.
Bakın, M.Ö. 5. yüzyılda Sokrates ne demiş:
“Günümüzün çocukları lüksü seviyor, kötü davranışları var. Otoriteye başkaldırıyorlar, yaşlılara saygıları yok. Çalışmayı sevmiyorlar, anne babaları odaya girince ayağa kalkmıyorlar, onlara itiraz ediyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, öğretmenlerine zulmediyorlar.”
Aynı zamane gençliği dediğinizi duyar gibiyim.
Zamanımızda da Muazzez İlmiye Çığ, “Sümer tabletlerinde, ‘bu gençlik nereye gidiyor’ yazısını gördüğümden beri gençleri sorgulamıyorum” demiştir.
Geçmişten bu yana süregelen çatışmaları ve uyumsuzluğu biz de sürdürecek miyiz, yoksa gençleri farklı bir bakış açısı ve farklı bir kafa yapısıyla iyi anlayacak mıyız?
Sürekli öğrenmek, teknolojiyi takip etmek, fiziksel olarak aktif olmak, açık fikirli olup gençleri dinlemek, önemsemek ve yol göstermek, gençlerle arayı kapatmanın önemli adımlarıdır.
Kişisel Gelişim Uzmanı Mümin Sekban ne demiş: “Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.”
Biz de öyle yapalım. Ya gençlere yol bulduralım, ya da yollarından çekilelim.
SERPİL GÜLEÇYÜZ
Arkadaşım yazını bir kaç kez ve dikkatle okudum.Çok güzel bir analiz ve değerlendirme olmuş. Dediklerine aynen katılıyorum. Biz yeni bir yol bulamayacağımıza göre gençlere YENİ BİR YOL BULDURALIM, yeni bir yol da açamıyacağımıza göre, onların YOLUNDAN ÇEKİLELİM. Eline ve kalemine sağlık, kutluyorum.