featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. NE Mİ DÜŞÜNÜYORUM?

NE Mİ DÜŞÜNÜYORUM?

Ülkede siyasal-sosyal ve ekonomik koşullar bu kadar ağır ve bu kadar vahim ise; halk fakr ü zaruret içindeyse, “akkaranlık” bütün ağırlığı ile memleketin üzerine çökmüş ise; halkçı muhalefetten olup da sorumluluk üstlenenler, hiçbir konuda asla “sorumsuzluk” edemezler.

Ayrıca “suret i ha(l)ktan” görünemezler!

“Dostlar alış verişte görsün!” ile devam edemezler!

İllerde, ilçelerde, köylerde ve her yerde, her şey normalmiş gibi arz ı endam eyleyemezler!

Her şey çok olağanmış gibi “olağan işlerle” zaman öldüremezler!

Cebren ve hile ile iktidarca her türlü dayatmalar ve daraltmalar günden güne artarak sürerken, sadece boy boy törensel hal ve hareketlerle boy göstererek devam edemezler!

Her fırsatta “Çok güzel hareketler bunlar!” gösterilerine giremezler.

 

Zaman hızla akıp giderken, siyasette yükselmek ve bir pozisyon üstlenmek adına, zamanında “amansız rekabet” içine girenler, sonuçta yükseldikleri ve üstlendikleri siyasi pozisyonların ve sorumlulukların asla gerisine düşemezler!

Alışıldık, sıradan, bayat ve bildik görüntüler vermekten, işe yarar hiçbir şey çıkmadığı ve çıkamayacağı bilindiği halde, bunu bilmezlikten gelemezler.

 

“Umut” demek, olmayanı düşlemek ise, umut vermek, olmayanı düşletmek, demektir.

Eğer umudun büyüsü üretilemez ve umuda büyü yüklenilemezse sadece umutla da yürünemez.

Eğer ete, kana, cana bürünemezse umut, moral üretemez, kitleleri motive edemez.

 

Bu ağır mı ağır koşullarda halkçı muhalefetten olup da siyasi sorumluluk ve pozisyon üstlenenler, illerde, ilçelerde, köylerde, caddelerde, her yerde “halkla görsel ve şeklen birlikte olmak adına” halka sadece el sallayıp, mesaj yollayıp, düğün dernek, bayram seyran vb ile arz ı endam eyleyemezler!

Sadece açılış, kurdela kesme, yaş günü, hayır, aşure, lokma vb abartılı görüntüleri vermekle, bunlara gereğinden çok önem verip adeta cıvıtarak hiç devam edemezler!

Bu koşullarda, dünyanın emeğini, zamanını, parasını orantısız gösterişlere rahatça harcayarak, bu gösterişler üzerinden, sadece içeriye yönelik mesajlar verip adeta “üye-delege avcılığı” peşinde olmak da asla hoş görülemez.

Halkçı-toplumcu duyarlılığa sahip  herkes ya da büyük çoğunluk, ülke, cumhuriyet, demokrasi ve adalet derdindeyken, kimilerinin de yapı içindeki görev pozisyonları yüksek ve etkili profiller ve güç noktaları ile kurulu birtakım ilişkiler üzerinden sadece şahsi heveslerini ve hedeflerini gerçekleştirip elde etmek için, ileriye dönük olarak kendi adına şahsa özel görevler yazdırtıp, kendini içerde önemli yansıtmak, hakkaniyete, adalete, liyakate, eşitliğe, emeğe ve rekabetin demokratikliğine de uygun görülemez.

 

Ve yine “hava kurşun gibi ağır” denilen bu koşullarda, halkçı siyasette sorumluluk ve pozisyon üstlenenler illerde, ilçelerde, köylerde, o yerde bu yerde “nazik ziyaretler” marşlı bayraklı ziyafetler ve sıradan çeşitli ruhsuz kabullerle, toplumdan kopuk resmi veya bürokratik görüntülerle beyhude zaman öldüremezler!

Halkçı muhalefetten olmak demek, artık sadece soğuk, dar protokol sınırlarına hiç mi hiç hapsedilemez ve protokol tarzına da hiç indirgenemez.

 

Halkçı muhalefetten olmak, orda burda, olmadık,  ortamlarda sadece şekli, göstermelik görünmelerle, zaten aşina olunan ortamlarda “fiyakalı” görüntüler vermekle geçiştirilemez!

 

Eğer içerde, bir yerlerde arızalar varsa; onarılmadan düzeltilemez.

İçerde bir yerlerde kanamalar varsa eğer, durdurulmadan iyileştirilemez.

Buna da hiçbir gerekçe, sebep ve bahane gösterilemez.

 

Cumhuriyetin laiklik, demokrasi, adalet, hak ve özgürlükler hedefi ve mücadelesi, içerde ilkesiz, fikirsiz ve bütünüyle şahsi rekabetlere, anlamsız çekişmelere asla feda edilemez.

Beyhude, lüzumsuz ve anlamsızca sürüp giden husumetlerle boşa zaman da enerji de kaybedilmez.

 

Bu nedenle hiç kimsenin, zamanı geçmiş, olmuş bitmiş, zaten kazanılıp sonuçlanmış, basit rekabetlerin ve süreçlerin de dar sarhoşluğuna kapılıp, geriye dönük rövanşist hesaplaşma husumetçiliğine  izin verilemez, anlayış da gösterilemez.

 

Yerel seçimlerde alınan muazzam başarılar ve bunun tabanda yarattığı büyük özgüven, başta sahsi olmak üzere, şu ya da bu nedenlerle asla gölgelenemez.

Seçim başarısı, anlamsız, faydasız, kısır ve dar hesaplara dayalı husumetlere hiç mi hiç feda edilemez.

Hiç kimseni eşsiz ve vazgeçileme olduğu düşünülemez.

 

İçerde tek bir kişinin bile ötelenerek itilip kakılmasına müsamaha gösterilemez.

İçerde her şeyi, sadece bir seçimden ve yaratılan rekabetten ibaretmiş gibi görüp, bunu her şeyin önüne geçirip mütemadiyen sürdürmek, kabul edilemez.

Şahısların şahsi hevesleri ve sahsi hedefleri, halkçı mücadelenin ortak hedefinin önüne geçirilmesi hoşgörülerek, görmezlikten gelinemez.

 

Siyaseti adeta şahsi alışkanlık haline getirip ille de kendilerine bir yer açma, bencilce ille de kendilerine bir makam mevki yaratma tutkusu ile yanıp tutuşma ısrarı ve istismarı olarak yürütenlere artık hiç mi hiç prim verilemez, verilmemeli.

Çünkü toplumsal dava ve hedefi belli.

Kim olursa olsun, haklı olunsa da bile hiç kimsenin şahsi kariyer edinme ve şahsi yükselme hırs ve tutkularına feda edilemeyecek kadar ülkemiz, tarihsel olarak yaşamsal bir dönemecin eşiğindedir.

 

Aşağıdan yukarıya yükselen rahatsızlıklar, çığlıklar, haykırışlar varsa, bunlar da duymazdan gelinerek, hiçbir sey yokmuş gibi de devam edilemez, edilmemeli, edilememeli!

Şahsiliklerin, bencilliklerin, keyfiliklerin, toplumsal ortak hedeflerin önüne geçmesine müsade edilemez, edilmemeli.

Kendinden menkul kimilerinin ya da grup denilen şekilsiz beraberliklerin hangi anlamda olursa olsun şahsi beklenti ve önceliklerin, örgütsel olan ve ortak nitelikteki beklenti ve hedeflerin önüne geçmesine hoşgörü dahi gösterilemez, gösterilmemeli.

 

Ülkemiz, ilk seçimlerde bu iktidardan kurtulmak zorundadır ve elbette kurtulacaktır.

Bu amacın gerçekleştirilmesi yolunda, başta genel başkan sayın Kılıçdaroğlu’nun ki olmak üzere büyük ve samimi özveri, çok yönlü ve tüm zamanlı yürütülen üstün çaba ve çalışma, herkes için muazzam bir örnektir.

Bu nitelikleriyle halkçı-toplumcu muhalefetin ortak siyasi hedefi, sorumluluk bilinci ile de mutlaka gerçekleşecektir.

O halde amaç, bir bütündür ve parçalanamaz.

Hiçbir nedenle ve gerekçeyle de bu amacın gerçekleştirilmesine en küçük bir zarar verilemez, nokta!

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
NE Mİ DÜŞÜNÜYORUM?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!