Biraz saygı.
Biraz düşünce.
Biraz kurala hassasiyet.
Ne de güzel oluyor.
Ne de basit aslında.
Eskiye göre trafik açısından çağ atladık farkında mısınız?
Artık yaya geçidine adım attığınızda çoğu araç duruyor kendiliğinden.
Saygıdır bu.
Hepsi duruyor demek isterdik ama kısa bir süre içinde kendiliğinden gelişen güzel bir hassasiyet olduğu için o kadar da abartmayalım.
Umut edelim de zamanla o da gerçek olsun.
Eskiden yayaya yol mu verilirdi; aksine, üzerine çıkacak kadar, hızı bile düşürmeden aynı seyir devam ederdi.
Yüzde yüzlük oran sağlanamasa da bizim için küçük ve büyük bir ilerlemedir bu.
Çok basit ve kolay bir detay olduğu için küçüktür ama…
Bizim alışık olmadığımız bir refleks haline dönüştüğünü gördüğümüz için de büyüktür.
Darısı, yaya geçidi dışında her yerden kafaya göre geçmeyi kendine hak gören, çapraz olarak caddeleri kat eden yayalarımızın başına.
Toplumsal yaşamda meydana gelen küçücük bir olumlu dokunuş, aslında ne kadar büyük bir değişim demek.
Karşıya geçmek için adım atan yayaya, araç sürücüsünün durarak yol vermesi, eliyle işaret ederek “buyrun” demesi…
Yayanın gözüyle veya başıyla sürücüye “teşekkür etmesi”…
Kim ne kaybeder ki?
Hiçbir şey.
Ama bu aşamaya bile ancak geldik.
Avrupa’da yıllardır var olan, yazılı olmayan bu uygulamanın; her daim uygulanır olması ve böyle bir yazıya bile asla konu olmayacağını bilmek bile gerçeğe baktığınızda üzüntü verici.
Yine de mutluyuz.
Hem yaya olarak, hem sürücü olarak.
Trafiğin yazılı ve yazısız kurallarına biraz daha dikkat etsek, öncelik haklarını biraz daha gözetsek, insanı çileden çıkaran trafikte tebessüm yaratacak motiflerdir bunlar.
İnsan olduğumuzu hatırlatan.
Saygının “iyi” ve “doğru” olduğunu gösteren.
Ne mutlu.
Yüzde yüz olmasa da artık yayalara yol veren bir sürücü kitlemiz var.
Ve sayıları günden güne de artıyor.
Aferin bize.
Bravo hepimize.
Darısı hız yarışına girmemeye, gaza köklememeye, olur olmaz korna ve bangır bangır müzik çalmamaya…
Dikkati bir salise olsun bırakmamaya.
Var mıyız devamına?