Sanat, siyaset, spor kısaca hayatın her alanında sıkça karşılaşılan bir olgu bir ikilem dostluk, düşmanlık.
Dostluklar (sahte bile olsa) yüz yüze yaşandığı gibi düşmanlıklar gizli ve bir örtü arkasına saklanmış olarak karşımıza çıkar genelde.
Ben ilgi alanıma daha yakın olduğu için edebiyat okumalarım sırasında karşılaştığım bir olaydan yola çıkarak konuya müdahil olmak istiyorum.
«Ben düşmanlarımın her zaman hakkından gelirim, siz beni sahte dostlarımdan koruyun!» dermiş Nazım Hikmet. Pek haksız da sayılmaz bu sözlerinde. Neden mi?
Yakın dostları tarafından, şairin yakın dostu olduğu bilinen birinin Nazımla ilgili yazdığı bir kitaptaki yanlışlıkları ortaya konulmadan önce söylenmiş bu sözler. Sanki gelecekte yaşananları tahmin edercesine. Zekeriya Sertel Nâzım Hikmetin son yıllarını ve bilinmeyen yönlerini anlatayım derken Nâzım Hikmet’i küçük düşürmeye çalışmıştır. “Nâzım Hikmet’in Sahte Dostları” adıyla Kemal Sülker’in yazdığı bir kitap işte bunu anlatmaktadır.
Mehmed Kemal eski bir köşe yazısında bu konuyu ele almış ve kitapta yanlış ve düşmanca aktarılan pek çok olayın aslında dostluk kavramının anlamı dışında düşmanlıkla açıklanması gerektiğini vurgulamıştır.
Bir örnekle konuyu pekiştirelim:
“Sertel Nâzım Hikmet’i Bükreş’ten trene bindiriyor, Moskova’ya gönderiyor. Trende Nâzım Hikmet’e Zoya şiirinin yanlış okunduğunu söyletiyor, onu hiddetlendiriyor, bazı kişilere çattırıyor: Oysa herkes biliyor ki, Nâzım Hikmet, kaçtıktan sonra Bükreş’ten Moskova’ya trenle değil, uçakla gitmiştir. Bu gidişin fotoğrafları ve filmi vardır.” der yazısının bir yerinde Mehmed Kemal.
Ah! bu dostlar en büyük düşman hep bu sahte dostlar arasından çıkmaz mı karşımıza. Ama pek de önemsenecek bir konu değildir bu aslında. Mehmed Kemal durumu şöyle sonuca bağlamış:
“Nâzım Hikmet, Sertel’in övgü dolu bir kitabı ile büyür, yergi dolu bir kitabı ile küçülür mü?”
Sözlerimi Nazım’ın bir şiiri ile bitirmek istiyorum.
«Kalbim Çamlıca’da bir harap konaktadır
Her gece doktor
Sonra şu on yıldan bu yana
Benim fakir milletime ikram edebildiğim
Bir tek elmam var elimde, doktor
Bir kırmızı elma:
Kalbim.»