Yok yok, Ukrayna ve Rusya’dan bahsetmeyeceğiz.
Ama konu yine de kötü.
Sebze ve meyvede Nazi Gazı alarmı verilmiş.
Hani zaman zaman basına sınırlı da olsa yansıyor ya:
Sebze ve meyve ihraç ediyoruz.
Bazı ülkeler, bir kısım ülkeler, bir çok ülke bazen iade yapıyor meyve sebzeleri.
Gerekçe?..
“Ürünlerinizde insan sağlığına zararlı zehirli tarım ilacı bulunuyor.”
Hadi bakalım; buyrun burdan yakın.
Bazı ülkeler, bir kısım ülkeler, bir çok ülke ince eleyip sık dokuyor.
Hoop diye her gelen meyve ve sebzeyi hemen almıyor.
Bir sürü inceleme, kontrol ve denetim mekanizmasından geçiriyor.
Bugüne kadar kaç benzer haber düştü kamuoyuna; hatırlayın.
Tüketici Dernekleri Federasyonu demiş ki: “İade edilen veya elde kalan bu ürünlerin akıbetini bilmiyoruz, iç piyasaya verilerek halkımıza yedirilmiş olabilir.”
Mümkündür, olabilir gerçekten de.
Çünkü bizde insan sağlığı önemsenmiyor.
Çünkü zamanın bakanı, kameralar karşısında Çernobil etkileri gündemdeyken dahi, radyasyonlu çay bize bir şey yapmaz dememiş miydi?..
Çünkü at eti, eşek etinden tutun kiremit tozuna kadar ne varsa yemiyor muyuz?
Ne oluyor başka ülkelerin iade ettiği meyve ve sebzeler?..
Tarım ilacı, zehirli tarım ilacı?..
Neden?..
Nasıl?..
Zaten bırakın iade eden ülkeleri….
İhraç edilen sebze ve meyve zaten iç piyasaya da sürülmüyor mu?..
Eeee?…
İade edilen ürünler; hadi hiç tahmin etmiyoruz da, iyimser düşünelim imha ediliyor.
Duydunuz mu hiç bununla ilgili bir açıklama veya haber?
Velev ki imha edildi.
Peki zaten iç piyasayı kontrol eden mi var?..
Zehirli tarım ilaçlarıyla donanmış kim bilir neler neler yiyoruz…
Avrupa’ya ihraç edilen tarım ürünlerinde geçmişte Naziler tarafından sinir gazı olarak üretilen “chlorpyrifos ethyl” adlı tarım zehri çıkmış.
Bu yılın ilk iki ayında AB ülkelerine ihraç edilen 108 parti sebze ve meyvenin aşırı tarım zehri veya kanser yapıcı küfler içermesi sebebiyle geri çevrildiğini biliyor muyuz?
TÜDEF açıklamasa biz de bilmeyecektik.
Peki Türk tüketicisine sunulan ürünlerde Avrupalının yaptığı kontroller mevcut mu?
Hayır tabi ki.
TÜDEF, yabancı ülkelerden iade edilen ürünlerin de salça, reçel, turşu, meyve suyu haline dönüştürülüp iç piyasaya verildiği endişesi taşıyor.
“Kuşkulanıyoruz” diyor.
Var mı kuşkuyu gideren biri?..
Duydunuz mu bir açıklama bu konuyla ilgili?..
Hayır.
Bu arada, en kirli ve tehlikeli ürünlerin, yani en fazla zehirli ilaç kalıntısı rastlanan ürünlerin armut, biber, ıspanak, çilek, domates, elma, kereviz, kiraz, şeftali, üzüm, kereviz, kara lahana olduğu belirtilirken soğan, patlıcan, mısır, lahana, kivi, bezelye, brokoli, ananas, avokado, karnabahar gibi ürünlerde nispeten fazla ilaç kalıntısı bulunmadığı ifade ediliyor.
Tarımda zaten eskiyi mumla arıyoruz.
Bir de var olan meyve ve sebzeyi zehire gark edip insan hayatını ölümcül derecede riske atıyoruz.
Hani kanser patladı diyoruz ya…
Neden patladığı belli değil mi; yediğimiz içtiğimiz her şey zehirken; ne yapacak o zehir bizi?