1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. NASREDDİN HOCA …

NASREDDİN HOCA …

Üç rahip Nasreddin Hoca ile sohbet etmek için yanlarına gider. Amaçları hocanın bilgisini sınamaktır. Soracakları soruyla hocayı küçük düşürmek istemişlerdir.
Nasreddin hoca, buyrun ruhban efendiler, bir sualiniz varsa işitelim, der.
İçlerinden biri soruyu sorar:
-Efendi hazretleri, dünyanın merkezi neresidir?
Nasreddin hoca elindeki değneğiyle eşeğin sağ ön ayağını göstererek:
-İşte… Eşeğimin şu ayağını bastığı yerdir.
Ruhbanlar gülüşür, ‘Ne malum Hoca Efendi’ diye sorarlar.
Hoca:
-İnanmıyorsanız ölçün. Eksik ya da fazla gelirse ona göre söyleyin, der.
Bu fıkrayı bana göre öğretiyi buraya kadar çoğunluğunuz biliyor…
Ancak aşağıda yer alacak yorumu kaç kişi düşünerek ulaştı, onu bilmiyorum.
İlk bakıldığında mantıksızmış gibi görünen sözlerin işin esasına inildiğinde içinde çok derin bilgi yani ezoterik bilgi barındırdığı görülür.
Küresel bir objenin neresinde bir nokta olarak yer belirlerseniz belirleyin, o kürenin tam orta noktası oradadır. Kürede alt ya da üst diye bir kavram yoktur. Alınabilecek her nokta kendisine göre, kürede merkez belirler. Bu nedenle de inisiyatif öğretilerde “küresel anlayış” denilen çok önemli bir kavram vardır. Ve bu anlayış küre, daire ve güneş sembolleriyle dile getirilmiştir.
İslam tasavvufunda  “Tanrı nerededir?”  sorusunun yanıtı, her yerdedir… Yani merkez olarak neresini alırsanız, oradadır.
Devam edelim. Örneği zenginleştirelim. Her Müslüman namaz kılarken kıbleye döner. Yani Kabe’ye döner. Peki! Kabe’nin içinde namaz kılmak isteseniz nereye döndüğünüzün bir anlamı kalır mı? Kalmaz. Çünkü Kabe’nin içinde yönlerin bir anlamı kalmaz. Tüm yönler bir olmuştur. İşte inisiyatif öğretiler de merkez de her şeyin bir olduğu anlayışını anlatmak içinde bu küre sembolü kullanılmıştır. Çünkü kürenin tam ortasında her şey birdir. Ve kürenin yüzeyinde her yer merkezdir.
Yani işin özü kürenin üzerinde herhangi bir merkez yoktur. Merkez her yerdir. Nereye bir nokta koyarsanız koyun merkez orasıdır. Hiçbir zaman şurası merkezdir, denemez.
İşte bu gerçeği Nasreddin Hoca kendisiyle dalga geçmek isteyen ruhbanlara ve sonra bunu fıkra gibi dinleyip salak salak gülen bizlere eşeğiyle anlatmak istemiştir.

*Bu bilgiler Ergun Candan’ın Sufi Bilgesi Nasreddin Hoca kitabından derlenmiştir….

Charlie Chaplin’in yolu Nasreddin Hoca ile nasıl keşişti…

“II. Dünya Savaşı’nın en yoğun geçtiği 1940’lı yıllarda “Amerika’nın Sesi Radyosu” Türkiye’de yayın yapmaktaydı. Amaç Türkiye’yi Amerika’nın yanına çekmekti. Ve böylece Türkiye de savaşa girmiş olacaktı. Bir gün canlı yayına dönemin ünlü sinema yıldızı Charlie Chaplin davet edilir.
7 Aralık 1942 tarihinde bütün Türkiye radyo başında programı beklemeye başlamıştı. Spiker programı şu sözlerle açar: “Şu an bütün Türkiye sizi dinliyor. Onlara ne söylemek istersiniz?”
Charlie Chaplin de, sizlere bir Nasreddin Hoca fıkrası anlatmak istiyorum diyerek fıkrayı anlatmaya başlar:
Bir gün komşusu Hoca’dan eşeğini birkaç saatliğine ödünç ister. Hoca “Eşek şu anda burada değil.” der. O esnada eşek içeriden anırmaya başlar.
Bunun üzerine adam: “Efendi, sen eşek yok diyorsun ama bak eşeğin ahırdan sesi geliyor!”
Hoca başını sallayarak sitemli bir ses tonuyla şöyle der:
– “Allah Allah… Yahu sen ne acayip adamsın! Eşeğin sözüne inanıyorsun da, ak sakalımla benim sözüme mi inanmıyorsun?”
Charlie Chaplin fıkrayı bitirdikten sonra sözlerine şöyle devam eder:
Sufi Bilgesi
– “Türkiye’den beni sevenlerime şunu söylemek istiyorum: İnsanlık artık bir karara varsın. İnsanların sesini mi dinleyecekler? Yoksa eşeklerin anırmalarını mı?”
Mevlâna’nın müritlerinden Seyyid Mahmud Hayrani tarafından yetiştirilen ve Hacı Bektaş Veli’nin özel sohbetlerine katılan, Sufi Dergâhlarında bâtıni öğretiyle eğitilmiş olan bir dervişti.
Mizahi üslubu tam bir bilgelik örneğidir. Kendisine özeldir. Aldığı eğitimi halka anlatırken, o mizahı seçmiştir. Güldürerek öğretmiştir.. Ama o da diğer Sufi önderleri gibi sırlarını açıklarken sembolizmi kullanmıştır. Ancak onun sembolizmi, mizahın güldüren diline gizlenmiştir. İlk kez kullanılmış ve sadece ona özeldir…”
Anlayanlar Hocamızı yıllar önce anlamış. Biz ise işi sulandırmayı ya da sulandırılmasına öyle katkılar sunuyoruz ki ve bir güzelliğin farkında olmadan onu öldürmeyi çok iyi beceriyoruz da Allahtan dünyayı anlayan akıllı insanlar var ve onlar sahip çıkıyor.
***

Hocamızın lafı dinimizi sömüren soytarılara gelsin…
Bir gün Nasreddin Hoca’nın bulunduğu bir mecliste Şeyyad Hamza gece Alem-i Mana da gökyüzünde uçtuğunu, orada peygamberlerle konuştuğunu anlatıyormuş.
Hoca Şeyhe sormuş: “Ya Şeyyad, orada uçarken yüzüne yumuşak yumuşak bir şey dokundu mu?
Şeyyad Hamza “evet” deyince, Hoca “işte o benim eşeğimin t.şaklarıydı, senden bir kat yukarıda uçuyordu” yanıtını vermiş…
Şaklabanlar anlar mı?
***
Siyasetçi anlar mı?
“Nasreddin Hoca bir gün sıkışmış, nehir kenarına inmiş, akan suya büyük tuvaletini edivermiş. Önünü nehre dönüp baktığında bir de görmüş ki b.ku suyun üzerinde yüzüyor; “Vay” demiş Hoca, “Şuna bak, benden çıkan bana yüzme öğretiyor; ahir zamandayız demek!””
***
Kapitalizm budur, demiş…
Ben ölüyorum der ama emeği sömürmekten de vazgeçmez..
“Ramazan’ın yaz aylarına rastladığı bir gün, Nasreddin Hoca’yı iftara çağırmışlar. Sofra kurulup Hoca buyur edilmiş.
Ortaya da buz gibi bir tas hoşaf konmuş. Şakacı bir insan olan ev sahibi eline büyük bir kepçe alıp, Hoca’ya da küçük bir kaşık uzatmış. Başlamış kepçeyi hoşafa daldırıp daldırıp içmeye. Bir yandan içiyor, bir yandan da:
– Ohhh, öldüm, diyormuş.
Elindeki küçücük kaşıkla, ne içtiği şerbetin tadını alabilen, ne de susuzluğunu giderebilen Hoca, dayanamayıp atılmış:
-Ver şu kepçeyi efendi, demiş. “Biraz da biz ölelim”!
***
13. yüzyılın aydınlanma ışığına baktınız mı hiç bilmiyorum…
Tabloya bakar mısınız?
Mevlana Celaleddin Rumi 1207-1273
Nasreddin Hoca 1208-1284
Sadreddin Konevi 1210-1274
Hacı Bektaş-i Veli 1209-1271
Yunus Emre 1241(1238 diyen de var)-1321
Muhyiddin İbn-i Arabi 1165-1240
Ahi Devran 1171-1261
Feridüddin Attar 1136-1221
Tam bir mürşit ordusu…
Bir yanda Moğol istilası, bir yanda Anadolu’da Türkün, Türkçenin yok edilmesinin girişimleri ve halk büyük ıstırap içindeyken Anadolu’da bir mürşit ordusu…
Bugün gülerek sohbetlerimizde fıkra olarak yer alan Nasreddin hocanın bir alim olduğu, bir mücadele adamı olduğu ve Moğola karşı mücadele ettiği artık bilinen bir gerçektir… Anadolu halkının gönlünde yer tutmuş önemli bir halk kahramanımızdır….
Saygılarımla… V.Yılmaz

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
NASREDDİN HOCA …
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!