Bazen biz tarihi değiştiririz, bazen tarih bizi.
En başında şuna değinmeden edemeyeceğim.
Hiç bir partiye kayıtlı değilim.
Hiç bir partiye kayıtlı olmayışım bazılarına yanlış gelebilir.
Ben, hiç bir partiye kayıtlı olmayışımın yazılarımı özgür, tarafsız yazmam için bir fırsat sağladığına inanıyorum.
Fikir ayrılıklarında taraf olmayacağıma tam tersi köprü görevi göreceğime, tarafsız olmamı sağlayacağına yürekten inanıyorum.
Hiç bir partiye taraf olmasam da,
Sevgiden, doğruluktan,
Demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten, adil gelir paylaşımından, çevrenin korunmasından, doğanın katledilmemesinden, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasından daha doğrusu insani hangi değer varsa onlardan yana tarafım.
Ülkemiz için çok kritik zamanlardayız.
Bir seçimden çıktık, başka bir seçime doğru hızla yol alıyoruz.
Geçmişten bugüne kadar, ülkemizin en güzel zamanları, zorluklara korkusuzca göğüs gerdiğimiz, birlik ve beraberlik içinde çözdüğümüz zamanlardı.
Çok uzun zamandır, zengin daha zenginleşirken, halkımızın geri kalanı endişe içinde ve geçim derdinde.
Bunun değişmesi gerekiyor
ASIL SORU ŞU?
Nasıl değişeceğiz?
Bu değişimin bedelini nasıl ödeyeceğiz?
Bu ülkemiz için hayatını kaybedenleri onurlandırmanın tek yolu, kendimizi bu yüce ülkenin değerlerine, ideallerine adamayı sürdürmekten geçiyor.
Bu ülkede yaşayan insanların, hepimizin aynı şeyi istediğine inanmak istiyorum.
ÜLKEMİZİ AYAĞA KALDIRMAK.
Bunu kimse tek başına yapamaz.
Bunu hep birlikte, birlik ve beraberlik içinde sağlayabiliriz.
Bu da bir inancın, diğer bir inancı, bir ideolojinin, bir diğer ideolojiyi, bir kültürün, diğer bir kültürü ezmemesi ve ötekileştirmemesi ile mümkün olur.
Ülkemiz artık eskisi gibi değil.
Ülkemize, Dünya’nın her yerinden yabancılar akın ediyor.
Mültecilerin hepsi, elbette radikal İslamcı değil hatta bazıları ülkemize onlardan kaçmak için geliyorlar.
Ama bazı vatandaşlarımız da diyor ki;
Bundan nasıl emin olabiliriz? Radikal İslamcı ya da sempatizanı olmadıklarını nasıl anlarız?
Eminim, gerekli araştırmalar yapılıp sınırdan öyle alınıyorlardır.
Yine de gözden kaçırılmaması gereken husus, yıkılmış, kaosun egemen olduğu bir ülkeden geliyorlar.
Evet, bazıları uyum içinde.
Ama halk korkuyor.
Her yerde her zaman bir olay oluyor.
Hepimiz korkuyoruz ve böyle korku içinde yaşayamayız.
En önemli vatandaşlık görevi olan oy hakkımı kullanmaya hiç bir korku, hiç bir baskı engel olmamalı.
Oylarımızı bu seçimde olduğu gibi gelecek seçimde de, gönül rahatlığı ve güvenli bir biçimde kullanmak, demokrasimizi kuran ve korumak için canını veren herkese olan borcumuzdur.
Siyaset bu.
Bazı tavizler verilebilir.
Bazen inanmadığın şeylerin ardında durman gerekebilir.
Ama bunu birlik ve beraberliğimizi ve ülke bütünlüğünü bozacak düzeyde asla olmamalıdır.
Kindarlığa, ötekileştirmeye, güvensizliğe kapılmaya vesile olmamalıdır.
Şeffaflığı, mantığı ve doğruları benimserken, birbirimize olan inancımızı da ayakta tutmalıyız.
Söylemlerimiz dedikodulara, anlamsız yorumlara yol açmamalı.
Abraham Lincoln “Kendi içinde parçalanan bir yuva, ayakta kalamaz” der.
Bazen vatandaşlar özgürlüklerinden mahrum edilebilir, hakları olan şeyler ellerinden alınabilir.
Çocuklar zenginlerin savaşında ölüme gönderilebilir.
Her ne olursa olsun yıkılmayacağımızın bilinci içindeyim.
Tarihin en zor dönemlerinde bile biz birbirimizi yüz üstü bırakmadık.
Tükendiğimiz yerde millet olarak güçlenmenin bir yolunu bulduk.
İdeallerimizden, toplum bilincimizden, birbirimize olan inancımızdan ve bizleri bir araya getiren değerlerimizden asla vazgeçmedik.
Zaman zaman bizi ayrıştırma gayretlerinden ayrışmış gibi görünebiliriz.
Ama bizi sonuna kadar ayakta tutacak tek şey;
SEVGİ
Vatan sevgisi, umuda, hayallerimize, vatanımızın geleceğine duyulan SEVGİ.
Yaşama,
Özgürlüğe,
Cumhuriyete,
Demokrasiye, huzura
Ve mutluluğun peşinde koşma SEVGİSİ.
Ben bir öğretmenim.
Ben bir anneyim.
Ben bu ülkenin bölünmez bütünlüğü için onurla çalışmış, savaşmış bir asker eşiyim.
Ve bu vatanın evladıyım.
Türkiye sadece bir vatan değil.
Cesur ve erdemli bir fikir.
Asla söndürülemez bir ışık.
O zaman bütün politikacılara, hep birlikte, en yüksek sesimiz ve var gücümüzle diyelim ki;
Biz dostluğa kucak açıyoruz.
Sevgiye kucak açıyoruz.
İnsanları özgürleştirecek, yaşamlarını özgürleştirecek, ülkemizin geleceği için etnik kökeni, dini inancı, siyasi ideolojisi ne olursa olsun biz el sıkışmaya, uzlaşmaya hazırız.
Lütfen siz de hazır olun.
KENDİMİZ İÇIN DEĞİL ÜLKEMİZ İÇİN.
Bunu yaparken de, UNUTMAYIN!
Tüm demokrasiler hep aynı şekilde son bulmuştur.
Bir tarafın aşırı zenginliğinde,
Ve merkezleştirilmiş gücün yozlaşmış ittifaklarında.
Unutmayalım tarih bunun örnekleriyle dolu.
Serpil GÜLEÇYÜZ