Cumhuriyet Halk Partisi’nin sona eren ilçe kongrelerinin ardından, gözler 16 Şubat’ta yapılacak il kongresine çevrilmiş durumda. 37. Kurultayı’na hazırlanan CHP’de, Balıkesir il yönetiminin nasıl bir örgüt yapısı ve anlayışı ile şekilleneceği önem taşıyor. Parti tabanınında bu konudaki beklentileri oldukça önem arz ediyor. Kongreler süreci boyunca adayların bu aşamada yaptıkları gerek basın açıklama ve toplantıları, gerekse izledikleri yol ve yöntemlere ilişkin edindiğim izlenimleri il kongresine ışık tutması bakımından; mevcut il başkanı adayları,siz partili dostlar ve Balıkesir kamuoyu ile paylaşmak istedim.
KONGRE SÜRECİ VE ADAYLARIN TUTUMLARI
Önceki dönemlere kıyasla adayların daha donanımlı oldukları ve tatlı bir rekabet sınırları içerisinde, demokratik bir mücadele anlayışını benimsedikleri gözlerden kaçmamış olmasına karşın, yaşanan propaganda döneminde her adayın aynı eşit koşullarda yarışamadığını da belirtmek durumundayız. Örneğin, il ve ilçelerdeki kongreler öncesi diğer adayların, mevcut yönetimlerde bulunan ve yenide bu makamlara aday olanlar kadar parti olanaklarından yararlanamadıkları gibi, delegelere ulaşmada da yeterli olanağa sahip olmadıkları bir gerçekliktir.
Bununla birlikte, adayların kendi anlayışlarını sergilemek ve ülkenin çözüm bekleyen acil sorunlarının çözümüne ilişkin önerilerini dillendirmek yerine, çok sıklıkla tanık olmasak ta zaman zaman rakipleri üzerinden etik olmayan bir karalama kampanyası yürüttüklerine de tanık olduk.
Bu bağlamda, salt kendi anlayışını ortaya koyarak partinin iktidar olması için fikir üretirken “Ben bilirim,en iyi ben yaparım” anlayışından uzak olarak rakip adayların da düşüncelerine önem veren ve takdir eden adaylara da tanık olduk.
Kongreler sürecinde edindiğimiz izlenimler ışığında, CHP tabanı ve Balıkesir demokrasi güçlerinin (Olabilir mi? Bilemiyorum ama), 16 Şubat il kongresinde oluşacak güçlü bir il yönetimi için, şu ana dek resmen adaylıklarını açıklayan Hilmi Okur, Ömür Mustafa Boyuer, Serkan Sarı ve Ender Biçki’nin birlik ve bütünlük içerisinde anlaşarak,tek liste ile kongreye gelmeleri beklentisi içerisinde olduklarına ilişkin gözlemlerimizin bu aşamada mevcut il başkanı adaylarınca önemsenerek duyarlılık gösterecek olmaları oldukça önem taşıyor.
Kaldı ki, yerel seçimler öncesi Ankara da farklı anlayışlara sahip farklı partilerin Cumhur İttifakı’na karşı oluşturdukları Millet İttifakı’nın elde ettiği seçim zaferinin, mevcut il başkanı adayları tarafından göz önünde bulundurmaları gereken en yakın örnek olduğunun dikkate alınması gerektiği kanısındayım.
***
AKP+MHP Hükümeti ve tek adam rejiminin 18 yıla yaklaşan iktidar döneminde ülkenin her alanda geldiği durum ortadayken, kişisel gelecek beklenti ve kaygılarından uzak ve kendi iç çelişkilerinden arınmış bir Cumhuriyet Halk Partisi’ne,Balıkesir’de eşitlik, özgürlük, demokrasi ve hukuktan yana olan tüm demokrasi güçlerinin ihtiyacı vardır. Bu bağlamda;16 Şubatta gerçekleşecek il kongresinin büyük bir fırsat olduğu ve bu şansın iyi değerlendirilerek önümüzdeki dönemde partiyi hem Balıkesir’de,hem de Türkiye’de iktidara taşıyacak kadrolara görev verilmesi kaçınılmazdır.
Yüzünü halka dönen, benmerkezcilikten uzak ve makamı bir sıçrama tahtası olarak görmeyen bir anlayışın tüm örgütlerde egemen kılınması bu dönemin en belirgin şiarı olmalıdır. Aldığımız bazı duyumlarda, adayların birbiri ile olan eskiye dayalı rekabetleri, dileriz ki doğru değildir. CHP, eğer iktidarı hedefliyor ise bu kısır çekişmelerden bir an önce arınarak, tüm gücünü ülkenin acil çözüm bekleyen sorunlarına yönlendirmelidir.
Birbirini kırıp incitmeden eleştiri ve öz eleştiri mekanizmasını içselleştirerek geçmişte yapılmış hatalardan dersler çıkarmak bu dönemde oldukça önem taşımaktadır. Adaylar arasındaki tatlı rekabet siyasetin olmazsa olmazı ise de, siyasi etikten uzak karalama kampanyaları her zaman partiye zarar vermiştir. Genel başkanından tabandaki üyesine dek hiç kimse eleştirilemez değildir. Eleştiri ve öz eleştiri yukarıda da değindiğimiz gibi demokratik bir tutum olduğu kadar iyi, doğru ve güzele varmanın da gereğidir.
Yeni dönemde görev üstlenecek yeni il başkanı kadar birlikte çalışacağı ekip arkadaşları da önemlidir. Zayıf bir olasılık olarak, delegeler kongrede inisiyatif kullanarak farklı listelerden ortak bir çarşaf liste oluşturabilir mi? Bilinmez ama, özellikle bu dönemde elini taşın altına sokarak Balıkesir’de partiyi omuzlayacak kadrolara görev verilmesinin acil bir ihtiyaç olarak delegelere düşen bir görev olduğuna da vurgu yapmak gerektiği kanısındayım.
***
16 Şubat il kongresinde il başkanlığı için yarışan adayların eşit koşullarda bir propaganda dönemi geçirmediklerine ilişkin söylemler bazı kesimler tarafından dillendiriliyor olsa da; ne yazık ki bu dünyanın her yerinde deyim yerinde ise, her zaman bal tutanın parmağını yaladığı gerçekliği ile karşı karşıyayız.Tüm siyasi partilerde taban delegeleri,delegeler de kendi il ve ilçesinde görev yapacak olan kadrolara yetki vermek için demokratik usullerle yapılan seçimlerde oy kullanarak tercihini belirlerler.Bunun dışında,mevcut bazı kademelerde bulunanların delegenin özgür iradesini hiçe sayarak yönlendirmeye kalkışması da ne ahlaki ne de siyasi etiğe sığacak bir tutum değildir.
Tam da burada, kabaca “ayak oyunları” olarak adlandırılabilecek bu tür davranışlara ilişki balikesir24saat’ten arkadaşımız Coşkun Yaman’ın kaleme aldığı “Ağalar Çoğalıyor” başlıklı yazısının bir bölümünden alıntı yaparak konuyu pekiştirmek istiyorum….
“İl kongresi öncesi delege ağalarının yerini belediye başkanları ve ilçe başkanları aldı.Belediye başkanının biri çıkıp bir adayın en büyük destekçisi olabiliyor. Bir diğeri çıkıp o ismin seçilmemesi için açıkça mücadele edip, girişimlerde bulunuyor. Belediye başkanlarının kongreye bu kadar müdahil olması tepkileri getiriyor.‘Halkçı başkanlar’ vatandaşa hizmet için seçildiğine göre, örgütleri rahat bırakıp, kenti için çalışsa daha iyi değil mi? diyenlerin sayısı artıyor.
Bazı ilçe başkanları toplanıp bir adaya açık destek veriyor, bazıları ise beğenmedikleri bir ismin kazanmaması için bir araya geliyor.Şimdi ilçe başkanları delegelerin iradesine ipotek koymakla suçlanıyorlar.
Onlara göre delegeleri de zaten örgüt seçiyor.Ama delegelerin ilçe başkanlarına ‘benim adıma başkan seç’ demedikleri de bir gerçek…
Bu toplantıyı yapanlar nasıl bir il başkanı nasıl bir il yönetimi sorusuna yanıt aradıklarını, bu toplantıların gizli ya da illegal olmadığını savunuyor. Örgütle uyum içinde çalışacak bir ‘orkestra şefi’ aradıklarını söylüyorlar. Hatta delege ağalarının sistemden çıkarılıp, örgütlerin çalıştırılması için çaba gösterildiği savunuluyor…”
***
Çok partili siyasi tarihimizden bu yana geçen 70 yıllık süreç boyunca birkaç koalisyon hükümeti dışında tek başına iktidar olamamış ve ‘Atatürk’ün Partisi’ olmakla övünen Cumhuriyet Halk Partisi’nde ülkede iktidar olmak yerine partide iktidar olma adına bu tür çalkantıların yaşanıyor olması oldukça düşündürücü, düşündürücü olduğu kadar da kaygı verici bir durumdur. Bu görüntü salt parti tabanını rahatsız ederek umutsuzluğa sevk ettiği gibi, Balıkesir’de hak eylemleri ve adalet arayışlarında güç birliği içerisinde oldukları diğer demokrasi güçlerini de kaygılandırmaktadır. Karşı cephede mücadele edilmesi gereken, ülkeyi uçurumun kıyısına getirmiş 18 yıllık anti laik, gerici, şoven bir güç varken ve yerel seçimlerde yakalanmış ivmenin avantajı ile ufukta görülen iktidar olasılığını görmezden gelerek iç karışıklarla bu süreci heba etmenin ne yeri, ne de zamanıdır.
Ben öyle sanıyor ve umuyorum ki,16 Şubat il kongresinde hiçbir delege şu ve bu adayın güdümünde olmayı reddederek sadece partisinin ve ülkenin geleceğini düşünerek, vicdanının sesini dinleyecektir.Bunun için de kendi çıkarlarını parti çıkarının önünde gören anlayışları mahkum ederek birlikten, bütünlük ve ortak akıldan yana özveride bulunmayan anlayışları sandıkta mahkum edecektir.
İl başkanlığına aday olduklarını açıklayan 4 adayın yaptıkları tanıtım basın açıklamalarında dikkatimizi çeken ayrıntılardan biri de biri hariç tüm adayların ‘ben bilirim, ben yaparım, benim dediğim doğrudur’ tavrını sergilemiş olmalarıydı.
Bu nedenle Ömür Mustafa Boyuer dışında diğer adayların birlikte çalışacağı ekip arkadaşlarının kimlerden oluşacağını öğrenip, Balıkesir kamuoyu ile paylaşma olanağımız olmadığı gibi,basın olarak kendilerine soru sorma ortamı da yoktu.
Haydi Balıkesir CHP tabanı,vicdanının sesine kulak vererek kişilerin değil yeni bir anlayışın partide egemen kılınması için birleştirici, bütünleştirici gücünü gösterme zamanıdır.