NASIL BAŞARIRIZ ACIDAN ARBEDEYE GEÇMEYİ?

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
NASIL BAŞARIRIZ ACIDAN ARBEDEYE GEÇMEYİ?

Kuşkusuz “kaza” idi.

Ama kazalara yol açan ihmal boyutları yok mu?

İhmalin olduğu yerde silsile yoluyla sorumluluk da olması gerekmez mi?

Araç sürerken elindeki telefondan mesaj yazmaya çalışırsan önündeki araca vurman yüksek ihtimal.

İhmal varsa sorumlu da olmalı.

Ama bizde sorumlular hep fillerin altında ezilen çimenler oluyor.

Çorlu’dan bahsediyoruz.

Dört TCDD personeli taksirli ölüme ve yaralamaya sebep olmak suçundan 2 ila 15 yıl arası hapis istemleriyle yargılanıyor.

(Daha doğrusu yargılanacaklar; duruşma başlayacaktı ama başlayamadı)

Sadece 4 personel sorumlu öyle mi?..

Devamı, ötesi, tepesi, yukarısı, amiri, müdürü, genel müdürü, bakanı falan yok…

Çıkmaz zaten oraya silsile.

Bırakın yargılanmayı, istifa eden olsa “bravo” diyeceğiz de “istifa” bizim açımızdan ceza yargılamasından daha etkin bir müeyyide ki kamu görevlileri ve siyasiler açısından bu kelime zaten hep yok hükmünde!

Hatırlayın, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde meydana gelen tren kazasında 25 kişi yaşamını yitirmişti.

Onunla ilgili yargılama önceki gün başlamaya teşebbüs etti ama mahkeme heyeti şak diye davadan çekildi.

Duruşma zabıtlarındaki sicil numaralarına baktığınızda heyetin yine çok genç ve mesleğe yeni başlayan hakimlerden oluştuğunu anlıyorsunuz.

Böyle bir davaya; “meslekte pişmemiş bir heyetin” bakması ne kadar doğru?

Ki bu tablo, Türkiye’nin tüm adliyelerinde geçerli halde ve adliye koridorlarında herkes nicedir “tecrübeli hakim” arar hale geldi.

Meslekte ellinci yılı deviren avukatın açtığı davaya kura ile kürsüye oturan 25 yaşındaki, daha hayat tecrübesi olmayan gencecik ve uygulama bakımından çaresiz hakim çıkıyor.

Ve siz de adalet bekliyorsunuz.

Çünkü meslekte atama ve yükselme grafiği bozuldu, elde hakim kalmadı, araya açılan istinaf mahkemeleri ile mevcut tecrübeliler de bölge adliyelerine gitti.

Oysa eskiden yeni kura çeken hakim ve savcı 5.bölgeden, küçük ilçelerden göreve başlar; küçük ilçelerde pişe pişe, öğrene öğrene, çalışa çalışa üst bölgelere gelirdi ve doğrusu buydu.

Şimdi stajını bitiren kura çekimiyle şak İstanbul’a, şak İzmir’e, şak Bursa’ya, şak Balıkesir’e…

Sonra olup biten böyle çıkıyor karşımıza.

Daha ilk duruşmada heyetin davadan çekildiği haberi giriyor ülke gündemine.

Sebep?

Duruşma salonunda yaşanan arbede nedeniyle avukatların mahkeme heyetini suçlaması!

Ne de hassasmış heyet!

Oysa nice reddi hakim istemleri olur ki, tarafgir hareket ettiği kabak gibi ortada olan nice mahkeme umursamaz hiç bunları.

Çorlu’da ise acılı aileler salona sığmayınca kapı kapatılmış, aileler protesto etmiş, polis müdahalesi ile 1 saat arbede yaşanmış, nihayet duruşma başlayınca da avukatların suç duyurusunda bulunma istemleri karşısında mahkeme heyeti çok üstüne alınmış ki şak diye davadan çekilmiş…

Bir yıl duruşma bekleyen aileler daha kaç ay başka bir heyetle başka bir mahkemede duruşma bekleyecek meçhul.

Peki böylesine bir davanın duruşmasına çok büyük bir katılım olacağını bilmez mi mahkeme?

Ergenekon ve Balyoz için yerleşke inşa eden bakanlık; Çorlu’daki kazanın ardından başlayacak davaya kaç kişinin katılmasını bekliyordu ki; çok mu zordur bunu öngörmek, ona göre bir planlama yapmak…

Ki, mahkemenin görevi değil midir duruşmaların nizamını tesis etmek?

Evet, Türk Yargısı’nda reddi hakim istemleri reddedilir de mahkemelerin kendilerinin ansızın çekilmeleri de yok değildir.

O zaman insanın aklına kuşku gelir; neden çekilir heyet?

Telkin, baskı mı?.. Hukuk gereği mi?.. Aşırı hassasiyet mi?..

Çorlu heyetini çekilmeye ne zorladı acaba, acılı ailelerin tepkisinin genç hakimler üzerinde yarattığı korku ve endişe mi?..

Ne bilelim, keşke gerekçenin bu kısmını da bilebilseydik..

Yakınlarını kaybeden insanların acısını arbedeye sürüklemek ve duruşmayı başlamadan bitirmek…

Ancak bizim başarabileceğimiz bir ayıp olmasaydı keşke!

YORUM YAP