Toplumsal utancımız!
Toplumsal basiretsizliğimiz!
Toplumsal duyarsızlığımız!
Toplumsal cehaletimiz!
Ve yine yürekleri dağlayan acı bir sonun mağduru olan Narin Kız.
Günlerce haber yapıldı, dünya bu habere kitlendi ancak yine kadına değer vermeyen zihniyete bir kurban daha verildi.
Daha kaç kurban verilecek, bu insanlık dışı sistem sona ersin diye?
Üç gün, beş gün bilemedin on gün. Ya sonra? Unutacağız, yüzlercesini unuttuğumuz gibi. Arkalarından “mekânı cennet olsun” diyerek.
Bir çocuğun mekânı neresi olabilir ki?
Ya yaşama hakkı?
Ya diğer çocuklar, korku içinde sıralarını mı bekleyecekler?
Bugünün korku içinde büyüyen çocukları, gelecekte nasıl aile kuracak ve kendi çocuklarını hangi duygularla nasıl büyütecekler?
“Toplumun temel yapı taşı, toplumun en küçük sosyal birimi ve kurumudur” diye öğrendiğimiz aile, bugün sekiz yaşındaki bir kız çocuğunun yitip gitmesine sebep oldu!
Sahi insanlık neden ihtiyaç duymuştu aile kurumuna?
Çünkü toplumun en temel öğelerinden birisi olan aile; bir bireyin beslenme, barınma, bakım, sevgi ihtiyacı, duygusal gelişim, psikolojik gelişim, eğitim, kültürel değerleri kazanma, sağlıklı zekâ gelişimini sürdürme gibi temel ihtiyaçlarının karşılandığı birincil yer ve çevredir.
Aile ortamı, aile üyeleri ve yakın akrabalar arasındaki ilişkiler, psiko sosyal yönden gelişen bireyin en çok etkileşime uğradığı yerdir. Ve bu ilişkiler; bireyin kendine ve diğer insanlara güven ve sevgi duymasında, kimlik ve sosyal beceriler kazanmasında, kişilik gelişiminde ve topluma uyum sürecinde önemli rol oynar.
Kim bilir belki de Narin’ce bir özlem olarak kaldı sadece sekiz yıl süren yaşamında, AİLE. Bunu hiç bilemeyeceğiz.
Ancak biliyoruz ki, bir toplumun temel yapı taşı olan aile cehaletle besleniyorsa çağdaş ve gelişen bir toplumdan bahsedilemez.
Ve çocuklarını koruyamayan bir toplum, onlara nasıl bir gelecek bırakabilir?
Üzüldük, öfkelendik, lanet okuduk ve sadece kendi yürek yangınımızı söndürdük. Ya Narin’ler, onlar için ne yaptık ve ne yapıyoruz?
Yaşanan her üzücü olayı kınıyor, ruhsal travmalılar olarak pratikte uygulayamadığımız kavramlarla dolu bir dünyada yaşayıp gidiyoruz öylece. Ve evrensel bir kavram olan Çocuk Hakları da diğerleri gibi kâğıt üzerinde yazılı maddeler olarak kalmaya devam ediyor…