DİYARBAKIR /BAĞLAR / Tavşantepe.
NARİN ; 21 Ağustos günü kayboldu..
Narin kaybolalı yarın tam bir ay olacak.
Avuç içi kadar bir köyde günlerce NARİN’i aradık.
Yüreğimiz ağzımızda , gözlerimiz kolluk kuvvetlerinin yoğun arama çalışmasında, bekledik ..
Günler sonra, acıyla kavruldu tüm ülkemiz.
Dere yatağında ölüsünü bulduk.
Bu ülkede vicdan sorunu var!
Enflasyon ve hayat pahalılığından daha büyük sorun..
VİCDANSIZLIK !.
NARİN’imizi uğurlarken İmam yüreğimizin ta ortasına koydu sözlerini..
“Bugün burada musallada yatan bizim vicdanımızdır, insanlığımızdır. Cenabı Hak bizi vicdan sahibi insanlardan eylesin. Ahlaklı insanlardan eylesin. İnşallah toplum olarak insanlığımızı yeniden hatırlarız.”
“BUGÜN BURADA MUSALLADA YATAN BİZİM VİCDANIMIZDIR…”
NARİN’İ kimin öldürdüğünü köyde bilenler var. Vee, o köylülerin bunu bildiğini bilen milyonlar var!..
NARİN!İMİZ BİZİ ASLA AFFETMEYECEK!
***
Şimdi eskilere ,DİYARBAKIR / BAĞLAR Atatürk İlköğretim Okulundaki güzel günlerimizden söz edeyim sizlere.
Kederleri, acıları bal eyleyemedik ama, o güzel bağların güzel çocuklarını anımsayalım istedim..
Yıl 1983.
Diyarbakır etrafında bağlar var bağlar.
Bu güzel türküyü çok severim.
Bazı türküler var ki benim her daim keyifle dinleyip söylediğimdir..
Görev yaptığım okullarda kurduğum Türk Halk Müziği korolarında bu türküler mutlaka yer alır.
“Diyarbakır etrafında bağlar” var.
Balıkesir / Edremit türküsü olan “Kayrolamın demiri ”
Afyon / Emirdağ / Suvermez köyü türküsü olan “Çorabını Ördüğüm”
Balıkesir / Dursunbey türküsü olan ” Penceresi barmaklı, Şerfem elma yanaklı”
Anadolu İnsanının kederini , kıvancını , coşkusunu , yöresini , deresini , dağını. bağını, bahçasını, yazını , kışını, harmanını, hasadını , kısacası yaşamın her anını dile getirdiği ezgiler..
Türkülerimiz..
Diyarbakır bağlarını gördünüz mü?
Bu bağları ilk kez 1976 yılında atandığım Siirt’e giderken görmüştüm..
Diyarbakır havaalanına inmek için uçak alçalınca Diyarbakır yeşillikler içinde muhteşem bir güzellikle uzanıyordu.
Uçak alçalınca gördüğüm ilk manzara bir köy düğünü oldu.
Elimle uzansam düğündeki halayın başında oynayanın mendilini kapıp ben sallayacağım sanki..
Diyarbakır’a çok biçimsiz bir dönemde atanmıştım.
İstanbul / Beşiktaş 100. yıl ATATÜRK ilkokulu öğretmeniydim.
Şehit Adem Yavuz İlkokulu öğretmeni iken okulumuzdaki tüm
öğretmenlerin katıldığı boykota katılmıştım.
Kahramanmaraş olaylarını kınadığımız ve bir gün dersleri boykot ettiğimiz için Sıkıyönetim Mahkemesinde yargılanıyordum.
Kısacası ben bir 1402’lik öğretmendim.
Çeşitli yazışmalardan ve mahkemelerden sonra Eylül’de çıkması gereken tayinim Mart ayında gerçekleşti.
Diyarbakır / Bağlar ilçesi Atatürk İlköğretim Okuluna atanmıştım.
Yenişehir semtindeki evimiz şehir stadyumunun tam karşısındaydı.
Diyarbakırspor o zaman 1. Ligde yer alıyordu.
Evimizin balkonundan maçları ücretsiz izliyorduk.
Maçları evimizden izlemenin keyfi bir başka oluyordu.
15 günlük mehil sürem dolmadan okuluma gittim.
Göreve başladım.
Ama sınıfım yok.
Raporlu öğretmenlerin sınıflarına gireceğim.
Müdür yardımcısına yazışmalar konusunda yardım edeceğim.
İtiraz ettim müdür beye.
Ben 23 Nisan için bir Türk Halk Müziği korosu kuracağım.
Tüm sınıflardan sesi güzel olan , iyi türkü söyleyenleri seçip bir okul korosu kurmak istiyorum.
Müdür bey ile müdür yardımcısı gülüyorlar..
– Hocanım , koroda bağlama çalacak kimse yok. Darbuka ile ritim tutacak kimse yok.. Bu nasıl koro olacak ?
Ben de gülerek yanıtlıyorum.
– Siz evet deyin ben koroyu kuracağım. Tam gün okula da geleceğim.
Anlaşıyoruz..
Koroyu kuracağım..
Sabahçılar öğleden sonra çalışacaklar.
Öğlenciler de sabah çalışmasına katılacaklar.
Koro için arkadaşlarıma gidip rica ediyorum.
Bazıları karşı çıkıyor.
Sabahçılar öğleden sonra okula gelemezler ki..
Ben ısrarcıyım.
Zaten 23 Nisan için bir ay kalmış.
Bu kadar fedakarlık yapsınlar diyorum.
Toplam 20 öğrenci ile başlıyoruz çalışmalara. Ama sınıflar
gürültümüzden rahatsız oluyorlar.
Okul bahçesinde atıl durumda olan müdür lojmanı var. Orası birazcık bakımla yeniden kullanılır duruma
gelir diye düşündüm. Müdür bey tamam dedi. Jandarmanın bir güzelliğini de bizim okulumuz görsün.
Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Atıf Ercan Paşamızın eşi Ülkü Ercan hanımefendiye durumu anlattım. Okulumuzun küçük bir tamirle düzelecek lojmanı var. Orada koro çalıştıracağım. Bir de öğretmen çocukları için kreş açacağım. Yardımlarınızı bekliyorum.. Paşamız bizim okulumuzun ” paşa babası ” olsun dedim.
Bölge Komutanlığının bahçesinde Atıf Paşamız ve eşi Ülkü ablamız ile oturduk okulumuza yapılacak yardımları tespit ettik.
Atıf Paşamıza çocuklarımın babasını şikayet ettim. Lojmanın tamir konusunu açtım, yardım edin dedim. Çok biliyormuş gibi , paşam iki torba çimento ile bu işler olur biter deyiverdim.
Paşamız, askere;
– Karargah bölük komutanı binbaşınızı çağırın gelsin dedi.
Çocukların babası beni görünce, çaktırmadan kaşı gözü oynadı..
Bana kızdığı belliydi.
– Atatürk ilkokuluna ne gerekiyorsa yapılsın.
– Emredersiniz komutanım.
Kulağıma eğilip;
– Senin okullarına yardım artık ilk görevimiz oldu, dedi.
Atıf Paşa ile eşi gülmeye başladılar.
Okulumuzun lojman tamir işini çocuklarımın babasının başına yıkmıştım!.
Kısa sürede lojman tamiri bitmişti.
***
Mis gibi badana kokan eski müdür lojmanı muhteşem bir yer olmuştu.
Milli Eğitim Müdürlüğüne dilekçe yazıldı.
Büyük salon anasınıfı yapıldı.
Diyarbakır / Bağlar’da kimsenin aklına gelmeyeni başarmanın mutluluğunu yaşıyordum.
Bir hafta sonra koromuz ile çalışmalara başladık.
Dört yaşındaki oğlum benim kuyruğum gibiydi.. Ben nereye o da oraya..
Bakıcı sorunu ile boğuşmaktan yorgun düşmüştüm.
Sonunda öğretmen çocukları çok güzel bir sınıfa ve öğretmene kavuşmuştu.
Ana sınıfı öğretmeni olan Senem hanıma oğlumu emanet etmenin
keyfini yaşıyordum.
***
23 NİSAN YAKLAŞIYOR.
Beyaz bir ceket beyaz bir ayakkabı aldım. 23 Nisan öğretmeni olarak öğrencilerle onca sıkıntının arasında bir güzel coşku yaratmak için çabalıyordum..
Şık olmalıydım.
Törende benim koromun sesi gür çıksın diye çabalıyordum.
Bir tek darbuka ile muhteşem bir Türk Halk Müziği konseri vermiştik.
İlk türkümüz;
“Diyarbakır etrafında bağlar var..
Fitil işler yüreğimde yarem var.”
Yöre insanımızın türkülere yansıyan kederleri yerli yerinde duruyor..
Solo ve koro türkülerimiz ile okulun bahçesindeki 23 Nisan coşkusu muhteşemdi.
“Balıkesir yolunda sepeti var kolunda” türküsü ile konserimizi bitirdik..
Ben ve öğrencilerim türkülerimizi çok keyifle söyledik..
Biz çok mutluyduk..
Diğerleri ne benim ne de çocuklarımın umrunda bile değildi.
Tören bitince hoparlörden Muğla Zeybeği duyulmaya başladı..
Koromuza eşlik eden Diyarbakır Bağlar Atatürk İlköğretim Okulunun tüm öğrencileriyle bahçenin ortasında coşkuyla, zeybek oyunuyorduk.
– Haydi efeler…
Harika,İşte Öğretmen budur.Hemde Balıkesir ki,hemde Martlı Mahallesinden
Martlı mahallesinin güzel yürekli kızsçesi, çok teşekkür ediyorum canım. Sağolasın. Bana çok güzel bir muştu oldu yorumun. Selamlar sevgiyle kal canım. Görüşmek dileğiyle.