Bu hafta dünyanın dönmesinden dolayı meydana gelen kış gündönümü idi. Yılda iki defa gündönümü iki defada gün gece eşitliği olur. Gündönümlerine Latince “güneşin döngüsü” anlamında Solstis, gün gece eşitliklerine ise Ekinoks adı verilir. 21.Aralık günü kış gündönümüdür. 23 Eylül ekinoksu ile başlayan sonbahar mevsimi 21 Aralık’ta sona erer ve kış mevsimi başlar. 21.Aralıkta başlayan kışa “Zemheri” adı verilir. 40 gün sürer ve 31 Ocak günü sona erer. Yılın en soğuk ayıdır. Diğer adı “kırk gün” anlamında Erbain’dir. Kış mevsiminde her taraf karla kaplanır, gündüzler 10 saat iken, geceler 14 saattir. Geceler sabah olmaz. Uzun gecelerin sıkıntısı için şöyle bir atasözü vardır. “Şebi yeldayı ne bilir müneccimi kezzap, Mübtelayı gama sor geceler kaç saat”. Kışın güneş ışınları son derece eğik açıyla geldiği ve gündüzlerin çok kısa olması yüzünden kış güneşi ortamı ısıtamaz. Bundan dolayı hava kapalı soğuk ve yağışlıdır. Hava yere yığıldığından dolayı insanlar yoğun hava basıncı nedeniyle uzun saatler uyusa dahi sabah kendine gelemez. İnsanlar 23 Eylül’de güneşin ufka doğru gitmesini tespit edince doğanında buna paralel olarak değiştiğini görmüşlerdir. Havalar soğumuş, göçmen kuşlar gitmiş ağaçlar yapraklarını dökmüşlerdir. Bundan dolayı bu mevsime “doğanın ölümü” denilmiştir. Kışın bitkiler yeşermediğinden dolayı gıda bakımından da kıtlık vardır. Yazın saklanan ürünler tüketilir. Mart ayına doğru onlarda bitince sıkıntılar başlar.
Bunun için insanlar güneşin ufuk üzerinde yeniden yükselmeye başlamasını beklerler. Çünkü bereket güneş ile gelmektedir. 21 Aralık’ta güneşin ufka inmesi durur. 25 Aralık’ta tekrar ufuk üzerinde yükselmeye başlar ve gündüzlerin uzaması ve gecelerin kısalması başlamış olur. İşte güneşin ufuk üzerinde tekrar yükselmeye başladığı 25 Aralık gününü kadim toplumlar bayram olarak kutlamışlardır. Çünkü bugün güneşin tekrar yükselmeye başladığı yani ölümden dönüp yeniden doğduğu gün olarak kabul edilmiştir. Bu yeniden doğuma “Noel” adı da verilir. Noel “doğuş” demektir. Hristiyanlık yayılmaya çalışırken bu kadim bayramları yok edemeyince bu bayramları Hristiyanlığa uydurmuştur. Güneşin doğum günü olan Noel’i İsa’nın doğumuna çevirmişlerdir.
Kışın iğne yapraklı ağaçlar ile maki elemanları yapraklarını dökmezler. Gecelerin en uzun olduğu coğrafya ise kutup altı bölgelerde bulunan Tayga ormanlarının bulunduğu alandır. Bu coğrafyada ise Türkler yaşar. Türkler çok uzun gecelerin artık sona ermesi ve güneş ile beraber bereketin tekrar gelmesi için 25 Aralık günü yani güneşin doğduğu günü “Nardugan Bayramı” olarak kutlamaya başlamışlardır. Nar “ateş” demektir. Yani ateşin doğuşu bayramı. Bu bayramda Tanrıya isteklerini belirtmek içinde yaprağını dökmeyen çam ağaçlarından bir fidanı süsleyerek isteklerini belirtmişlerdir. Yeşillik bereketin simgesidir. Yeşillik süslemekle bereketi süslemekteler ve Tanrıdan güneşi yükseltip bereketi getirmesini istemektedirler. Bu ağaç süsleme geleneği daha sonra Avrupalılar tarafından benimsenmiş ve adeta bir Hristiyan geleneği gibi lanse edilmiştir. Oysa Hristiyanlıkla bir alakası yoktur. Kutupaltı toplumları olan Türklerin kadim bayramlarıdır. Hepimizin Nardugan Bayramı kutlu olsun. Saygılar.
30 Aralık 2023
Sinan Kahyaoğlu