ATATÜRK DÖNEMİ HIFZISIHHANIN ÇİNE GÖNDERDİĞİ KOLERA AŞISI BELGESİ
Bazıları inanmayıp gülüyor ama işte Atatürk döneminde Çin’e gönderilen kolera aşılarının belgesi… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından 5 ay önce Çin’e kolera aşısı gönderen Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat ve İçtimai Muavenet vekilinin imzası olan bu belgeyi yayınlamaktan çok mutluyum.
Bu topraklardan bir Mustafa Kemal Atatürk geçti.. Bu geçişin geride bıraktığı kocaman bir Türkiye Cumhuriyeti var. En büyük armağanı bizlere. Binlerce şehidin ve Atatürk’ümün emaneti en kutsalı toprağım , vatanım , uğruna nice yiğitlerin canlar verip bedeller ödediği can evim..
***
Korona yasaklarından sonra pazartesi olunca 65 yaş üstü yurttaşlarımız sahile , kordona yürüyüşe çıkıyorlar. Evde oturulan iki günün acısını çıkarırcasına keyifle yürüyorlar. Kafeler kapalı.Ancak kapı önüne çıkardıkları seyyar tezgahlarda , kağıt bardaklarda çay , kahve satışı yapıyorlar.
Saat 10.00 kordon boyu yürüdüm. Kağıt bardakta bir orta Türk Kahvesi aldım. Bir banka oturdum. Yanı başımdaki bankta iki arkadaşın konuşmasına kulak misafiri oldum.Dinledikçe hüzün bastı. Kahve boğazımda kaldı.
Sinsice Atatürk düşmanlığının yayılmak istediğine tanık olmaktan utandım. Bu kadar nankör olmayı nasıl başardık ?
Beyninin içine sokulan o yalan ve dolanla , cahilce meydan okuyan , ağzında eksik dişlerinin arasındaki sigarayı savururken sözüne yanıt vermek için selam verdim.
– Size bir soru sorabilirmiyim dedim.
– Zor sorma dedi.
– Yok, kolay soracağım. Dedenizden veya babanızdan size miras neler kaldı ?
Tuhaf ve kinaye bakışlarını kısarak;
– Biraz tarla kaldı.
– Başka ?
– Üç beş zeytini olan bir yamaç kaldı.
– Ooo desenize epeyce şeyler var mirasınız. Hayrını görün , ata dedenize , babanıza dua edin.
– Her zaman dua ederim. Onlar bize bıraktı , biz de çocuklarımıza bırakırız.
– Ne güzel , ata dedenizi , babanızı rahmetle dua ile anıyorsunuz. Ruhları şad olsun. Peki , bize koca bir Vatan bırakan Atatürk’üm için niye bir dua etmiyorsunuz da , Çanakkale Savaşında Atatürk yok , öyle de bir savaş yok diye arkadaşınıza zorla kabul ettirmeye çalışıyorsunuz ?
Benim büyük dedem Çanakkale / Alçıtepe şehidi. Balıkesir / Şamlı beldesi nüfusuna kayıtlı Hacı Haşim oğlu Osman Efendi. Mezarı Alçıtepe Şehitliğindedir. ( 15 Eylül 1915) yılında şehit olmuş. Benim dedem oraya gezmeye gitmedi. Savaşa gitti. Az ileride Seyit Onbaşı Köyü ve o muhteşem kahramanın mezarı var. Hiç size yakışıyor mu ? İnsan ata dedesine bu kadar cahilce ve nankörce nasıl davranır ?. Çanakkale ile ilgili kaç kitap okudunuz da ahkam kesiyorsunuz ?
Size şuradaki kitapçıdan Çanakkale Savaşları ile ilgili kitap almak isterim. Okuyun , sizinle sonra konuşalım dedim.
Çok üzülmüştüm.
-Yüzünüzdeki maske sizi tanımama engel oluyor , siz kimsiniz dedim.
Ters bir tavır ve sert bir ses tonu ile;
– Hanım hadi git başımdan.. Senin bildiğini ben bilmek istemiyorum … dedi ve gitti..
Kaz Dağları başıma yıkıldı.
Atatürk ve eşi Latife Hanım , Balıkesir Gökçeyazı ( Ergama ) Nahiyesini ziyaretinde 8 Şubat 1923. Ergamalılarla sohbet ederken.
***
Değerlerimize , insanlığımıza , Anadolu edep ve terbiyesine bu kadar saldırıldığına tanık olmak bir eğitimci olarak bu korona günlerinde yüreğimi çok acıttı.
Güneşi yakalamanın keyfini duymak , az önce yaşadıklarımı unutmak istiyordum.
Bir kişinin bu düşüncesi ile sarsılmış olsam da , diğer doğru düşünen , konu komşumun , milyonlarca Atatürk sevdası yüreğinde olan , vatan ve millet sevgisiyle donanmışlara haksızlık etmek istemem..
Dedeleri Çanakkale şehidi olan onlarca arkadaşım var.
Her 18 Mart günü Çanakkale’ye şehitliklere giden yüz binler , hatta milyonlar var.
Bayramlarda , fener alaylarında coşku ile , bayraklarımızla yürüyen dostlarımın varlığı içimi sevgiyle dolduruyor yeniden.
Kaz Dağlarının tepesindeki karlara ilişiyor gözlerim. Az da olsa karlar var.
Memleket kokusunu içime çekiyorum..
Deniz çarşaf gibi Akçay sahilinde uzanmış , güneşin ışıkları ile aydınlanmanın keyfini çıkarıyor.
İki günlük ev hapsinden kurtulduk diyen komşularla selamlaşıyorum.
Kumların üstünde ağır ağır yürüdüm..
Sahil boyunun bir bölümündeki güvercinlerin yem aramalarına takıldı gözlerim..
Yaşamak , sağlıklı olmak , nefes almak , huzurla uyumak ve cennet köşesi gibi toprağımda , savaşsız bir ülkede dostluklarla el ele vermenin erdemini yakalamak ..
Bize bu cennet vatanı , toprağımızı bizlere vatan yapan aziz şehitlerimize minnettar olmak, dualar göndermek.
Onları en kalbi duygularla anmak
Bastığımız toprağımızın kutsallığını yüreğimizde duyup , hissetmek.
Çok zor değil ki bunlar..
Bu nankörlük niye ki ?
İnsan olmak bu değil ki !..