Sadece filmlerde gördüğümüz o savaş sahneleri CNN’in Irak-İran savaşını naklen vermesiyle beraber gerçeğe dönüşmüştü.
Sonrasında alıştık.
Naklen savaşları, sosyal ağlara yüklenen naklen bireysel intiharlar izledi.
Ve şimdi karşımıza naklen terör geldi.
Bilgisayar oyunlarındakinin tıpatıp aynısı gibi. Ama bilgisayar oyunlarında bile karşınızda masumlar, silahsızlar ve çaresizler yok; en azından eşit kuvvetlerle mücadele ediyorsunuz.
Bu manyağın yaptığının ise tarifi yok.
İbadet yerine girip camide bulunanları gözünü kırpmadan katlederken bunu sosyal ağlara naklen koyarak da tarifi olmayan bir haz almıştır muhakkak.
Manyak çünkü.
Bizim de tarif edebilmemiz, anlamamız, anlayabilmemiz, çözebilmemiz mümkün değil.
Kimsenin mümkün değil.
Aynı; bir zaman önce Norveç’te bir başka manyağın 93 kişiyi öldürmesi gibi.
Manyaklığın sonu ve aklı yok.
Aslına bakarsanız son örneğin Yeni Zelanda’da çıkması da başka bir ilginçlik.
Sonuçta Yeni Zelanda gerçekten de dünyanın bir ucu. Ve teröristin silahındaki yazılara bakarsanız dünyanın bir ucuna o Türk ve İslam düşmanlığı gitmesine ve içindeki kinin böylesine büyümesine şaşırmak mı gerekir?..
Sanmıyoruz.
Anzakların İngiliz oyunları ile Çanakkale’ye gelmesinin sebebinin altında ne varsa terörün hiç ummadığımız zamanda hiç umulmayan yerlerde ortaya çıkması da şaşırtmıyor artık.
Katilin; kendi yaşadığı coğrafyada, dinleri farklı olsa da kendi vatandaşlarını katletmesiyle eline ne geçtiğini sormak da fuzuli.
PKK’nın onlarca yıldır masumlara saldırmasıyla eline bir şey geçmediği gibi kuşkusuz o caninin de eline bir şey geçmiyor.
Çünkü zaten terörün amacı ister 11 Eylül olsun, ister Norveç, ister Yeni Zelanda…
Topluma, insanlığa korku ve tehdit salmak.
Türk ve İslam düşmanlığına bakacak olursanız, bunun da tarihten gelen kökleri olduğunu hepimiz biliyoruz ama 2019’u tükettiğimiz bu zaman diliminde tarihsel deliliğin bu seviyelerde yaşıyor olmasının altında yatan sebeplerinden birinin de kuşkusuz ikiyüzlü batının çifte standartı olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Ne yazık ki batı diye tanımladığımız Hıristiyan dünyasında İslam’a ve Türklere karşı bitmeyen bir ön yargı mevcut ve batı, kendi çelişkisini sonlandırmadığı sürece terör bumerang gibi kendilerini de vurmaya devam edecek.
Dünyada terörün olumsuzluklarından en çok etkilenen ülkelerin başında gelen Türkiye’nin uyarılarının birazı olsun önemsense ve ortak birliktelik sağlanabilseydi; bugün dünya çok daha terörden arınmış bir hale gelebilirdi.
Zira terörün dininin, mezhebinin, coğrafyasının, ulusunun olmadığını halen anlayabilmiş değil batı dünyası.
Kuşkusuz bu önyargıların temelinde IŞİD gibi “din adına hareket ettiğini” iddia eden örgütlerin de rolü var fakat IŞİD yeni ve güncel örnek. ABD’nin yarattığı ve şimdilerde işlevini tamamlamış gibi gözüküp pasifize edilen IŞİD ve benzeri maşa örgütlerin hepsi, batının ürettiği terör yuvaları.
Afrika başta olmak üzere Orta Doğu’yu, Asya’yı kan gölüne çevirenler; Kızılderililer başta olmak üzere pek çok halkı yok edenler kim?..
Hitler ve Mussolini nerede yaşadı?
Bosna’da, Bulgaristan’da olanlar masal mıydı?..
Avrupa diye tanımladığımız batı dünyası, terör ile ilgili konuşacağı ve terörü İslam ile özdeştirme çabası gireceği zaman önce kendi tarihine de bakıp geçmişine ayna tutmayı becerebilmeli.
Son yaşanan Yeni Zelanda örneğinde olduğu gibi daha önceki terör eylemlerinin hemen hepsinde, katil ve cani yaratan o düşüncelerin nasıl filizlendiğinin ve filizlenmesine teşvik edildiğini devletler bazında biliyoruz.
Daha sonra bunlar eyleme dönüşüp kınamak ikiyüzlülüğü samimiyete çevirebilir mi?..
Korkumuz, naklen terörün bundan sonraki terör eylemlerine örnek olması ve terörde daha da kötü bir çığır açmasına sebep olması.
Batı, daha sonra buna bir çare bulur elbet!
Bumerangın sonuçta nereye döneceği bellidir!