1914-1918 savaşında İngilizler yalnız hastalıktan 120.000, Fransızlar 179.000, Amerikalılar 60.800, İtalyanlar 53.000, Ruslar 395.000 ve Almanlar 188.000 asker yitirdiler.
Türk ordusunda hastalıktan ölenler çok fazlaydı. Tüm askerin ancak %47’si bir hastaneye ulaşabildi. Bunun 198.750’si iyileşmedi. Asker ölümlerinin başında sıtma, dizanteri, aşırı ateş, tifo, tifüs, kolera, frengi, verem ve yılancık geliyordu.
Ahmet Emin YALMAN’ın Columbia Üniversitesi’ne 1920’lerde sunduğu doktora tezi, hastalıktan ölen Türk askerinin sayısını 466.759 olarak verir.
Bulaşıcı hastalıklar Türkiye’de her yerden daha yaygındı. 20. yüzyılda bu denli büyük sayılar başka yerde görülmedi. Daha geniş olanakları olan Çarlık ordusunda bile 395.000 Rus askeri öldü. Osmanlı saray damadı olan, Doğu cephesi komutanı Hafız Hakkı Paşa ile Irak’ta Osmanlı ordusu komutanı Alman Mareşal Von der Golt’u bile kolera ve tifüsün elinden kurtaramadı. Mezopotamya’daki İngiliz askerlerinden 26.600’ü de hastalıktan öldü. Bu sayılar ilgili devletlerin resmi yayınlarındadır.
Osmanlı da hastalanan ve ölen askerlerinin kaydını tuttu. Örneğin, Genelkurmay Arşivleri, diyelim, Kasım 1916’da, Kolera’dan ya da Şubat 1917’de tifodan kaç askerin öldüğünü söyleyebilir. Ama hastalıktan ölen siviller böylesine sayılmadı. Ancak, Türklerle Ermeniler yan yana yaşıyorlardı. Bulaşıcı hastalık dine mezhebe, dile bakmaz, tümüne acımazsızca kıyar. Bu gerçeği Ermeniler de bilirlerdi. Bu nedenle, Van Valisi Cevdet bey onlardan 3.000 asker isteyince “siperlerde hastalık geçer” diye vermediklerini Van savaşıyla ilgili kendi kitaplarında yazdılar. Savaş gerçekleri Sarıkamış tepelerinde 70.000 Osmanlı askerini bir gecede dondurdu. Bu doğrular çok yönlü konunun unutulmaması gereken yanlarıdır. Bu ölülerin “soykırım” hanesine eklenmesi adalet ve bilim dışıdır. (Alıntıdır. Türkkaya ATAÖV 19 Mart 2005 Cumhuriyet)