Çocukken en nefret ettiğim şey “öğrenmek için tekrar etmelisin.” cümlesi idi. Sürekli bıkmadan yılmadan tekrar et.
Okuyorsan, okuduğunu anlayamadıysan tekrar et anlarsın.
Başarısız olduysan yine tekrar et yapana kadar bir yolunu bulacaksın.
Denemekten bıktığım zamanlar, tekrar kelimesini duymak istemiyordum.
Yıllar geçip eğitimin bir parçası olduğumda kendimi tam da o çok kızdığım noktada buldum.
Yapamıyorsan yapana kadar tekrar et. Özünde çok basit bir fakat anlamlandırmaya çalıştığımızda derin anlamlar taşıyan bir cümle. Aynı zamanda her alanda başarının en büyük anahtarı…
Tekrar yapmayı denemek,
Kendinde güç bulmak,
Umutlu olmak,
Yapabileceğine inanmak,
İdealine bağlanmak,
Tekrar deneyecek yaşam isteği bulmak,
Tüm bunlar ise “mücadele ruhu” olarak adlandırılabilir.
Böyle bir durumda mücadeleyi ya bırakacaksın ya da yapmaya devam edeceksin yani tekrar yapacaksın, tekrar yapmayı deneyeceksin.
Mücadeleyi bırakmak tekrar yapmamak anlamı taşıyor. Kolay yol bırakmak, olduğu gibi kabullenmek bazen hayatımızda sahip olduğumuz en büyük nimet. Bazı durumlarda ise bizi hayata küstüren durum kabullenmek.
Mücadele ruhu derken hayat bir savaş değil. Mücadele bize iyi gelen, yapmaktan keyif aldığımız durumlar için emek vermek. İstediğimiz sonucu alamadığımızda vazgeçmemek. Her deneyişte yeni bir deneyim elde etmek aslında…
Öğrencilerim, danışanlarım, arkadaş sohbetlerinde gördüğüm en büyük yanılgı kabul ediş başka bir deyişle vazgeçişi, kolayı kabullenmek.
Burada daha çok öğrenciler üzerinden gidecek olursak, her yıl daha kolay vazgeçen bir neslin geldiği görülüyor. Bu durumun en büyük nedenlerinden biri ebeveynlerin hayatı çocukları için kolaylaştırması ya da hayatı altın tabakta onlara sunmaya çalışması olarak görmekteyiz.
Yapılan birçok araştırma bu durumun zorluklar görerek büyüyen ebeveynlerin kendi çocuklarının aynı zorlukları yaşamalarını istemediklerinden kaynaklandığını söylüyor.
Çocuğumuza hayatı kolaylaştırırken kaçırdığımız en önemli duygu ise herhangi bir şey için mücadele etme becerisi. Aldığı kararı uygulama becerisi ve en önemlisi belki irade gösterebilmesini elinden alıyoruz.
Örneğin ilkokul çağında ayakkabı bağlamayı öğrenmesi gerekiyor fakat ebeveyn çocuğuna olan sevgisinden öğretmekten ziyade kendisi bağlamayı tercih ediyor. Çocuğun daha küçük yaşta deneme isteği, tekrar yapma duygusu uzaklaşmaya başladı. Benzer olaylarla pekişerek zamanla anne sen yapar mısın? Baba sen yapar mısın? Haline gelecektir. Çünkü beyin konforu sever, kolaya çabuk alışır, konfor alanından çıkınca gelişir.
Ayakkabı bağlamak belki küçük bir örnek buradan yola çıkarak düşündüğümüzde,
Kendi odasının sorumluluğunu alması,
Elbise dolabının sorumluluğunu alması,
Kendi kişisel bakım becerilerini üstlenmesi derken okul sorumluluğunu da alması gerekmekte.
Örneğin ödevlerinin takibi, çantasını ders programına göre hazırlaması, okul saatine göre alarm kurup kalkması, yazılı, proje ve performans ödevlerinin teslim tarihlerini takibi gibi sorumlulukları çocuğun üstenmeli.
Çocuk ödevini unuttu ailenin işyerinden izin alıp ödevi getirmesi, çocuk ders malzemesini unuttu ailenin okula arkadan getirmesi sıkça görülen örnekler.
Hayatın başında her alanda çocuğumuz için anı kolaylaştırırken aslında hayatının tamamında büyük resmi kaçırıyoruz. Çocuğun gelişmeye başlayan zekasında kolaycılığı nasıl olsa benim için yapan birisi var tohumlarını ekiyoruz. Böylece gelişimini engelleyen konfor alanı sağlıyoruz.
Bir diğer bakış açısıyla bakarsanız, çocuğun tekrar denemesini bırakın hayatının başında deneme şansını bile elinden almış oluyorsunuz. Deneyim sağlamayan, konfor alanından çıkmayan bir beyin nasıl gelişebilir?
Beyni geliştiren en önemli uygulamalardan birisi deneyimlemektir ve biz bu şansı ellerinden alıyoruz.
İşte tam burada anı kurtarırken onların elinden gelişme, ilerleme, hata yapma, cesaret gösterme, kendisine ideal oluşturma, bir şeyi çok isteme, istediği şeyle ilgili yenilgiye uğradığında tekrar deneme, kendini geliştirme gibi birçok şansı elinden alıyoruz.
Sonra zamanı geldiğinde ergenlikten gençliğe geçtiğinde yaptıklarına inanamıyoruz.
Nasıl bu kadar isteksiz olur insan?
Nasıl hiçbir şey istemez?
İnsan hayattan bir şey beklemez mi?
Sorumluluklarını bilsin en azından,
Ne istediğini bilmiyor, sürekli karar değiştiriyor.
Bizimle bir paylaşımı yok, gibi ifadeler sıkça duyduğumuz paylaşımlar oluyor.
Oysa bu becerileri çocukluğundan beri yaptığımız uygulamalarla, kendimize göre gösterdiğimiz fedakarlık ve sevgi ile çocuklarımızın elinden almadık mı? Neden farklı bir sonuç bekliyoruz ki
Bizler onlara hata yapma şansı, tekrar deneme isteği, hayat ile ilgili hayaller kurma, hayalleri için çaba sarfetme, sorumluluk alma, irade gösterme ve mücadele etme azmi taşımaları için küçük yaştan itibaren bol bol imkan sağlamaya çalışmalıyız.
Anlık başarılar için gelecekteki büyük başarıları kaçırmalarına izin vermemek gerekir. Bugün başarısız mı oldu tekrar yapması için yüreklendirin çocuğunuz, yapabilirsin deyin, tekrar tekrar deneyimlesin.
Müzik önerisi: https://youtu.be/H5v3kku4y6Q
Çocuk büyütürken yapılacak dengeli bir yaklaşımın ne kadar önemli olduğunu hissettirdiniz Döndü Öğretmenim. Teşekkürler❤️