Sevgili okurlarım, merhaba.
Yeni bir yazı ile karşınızdayım. Sizlere, bu yazımda Çanakkale’nin tarihi simgelerinden biri olan Yalı Hanı’nı tanıtmak istiyorum. Aslına bakarsanız, o güzelim mor salkımların bambaşka bir hava kattığı hana dair söylenecek çok şey var. Hepsini bir yazıya sığdırmak mümkün değil. O nedenle, tarihi ve kültürel öneme sahip han ile ilgili belli başlıca bilgileri sizlere aktarmaya çalışacağım.
Yalı Hanı, Çanakkale’nin kültürel mirasıdır. Tarihi 1860’lı yıllara kadar uzandığı biliniyor. O yıllarda han kente emanetçi, garaj ve konaklama olarak hizmet vermiş. Fetvane Sokak ve Yalı Caddesi’ne açılan iki kapısı ile o bir yolgeçen hanıdır.
Aynı zamanda, bu han altında atların barındığı, üstünde insanların yaşadığı Çanakkale’nin üç hanından geriye kalan tek han olma özelliğiyle de ayrı bir değere ve öneme sahip.Tarihi han, 1950’li yıllarda bir yangın geçirmiş. Ve burası Lapseki ve merkez arasındaki taşımacılığın garajı olmuş. Otobüsler, yolcuları buradan almış.
Hanın ilk işletmecisi Girit’ten Çanakkale’ye göç eden Ahmet Turhanlı’dır. İşletmeciliğini vefatına kadar sürdüren Ahmet Ağa, 1920’li yıllarda hanın bir odasını karacalara ayırmış. Karacalar acıktıkları zaman Yalı Caddesi kapısından çıkıp manavdan yerlermiş. Ahmet Ağa da daha sonra hesabı ödermiş. Bu ve buna benzer onlarca hikâye olduğu bilinmektedir. Kim bilir gelecekte daha başka neler yaşanacak?
Yalı Hanı, mevsim şartlarından etkilenen, eski ve tarihi bir yapıdır. Bu özelliğinden dolayı da sık sık tadilatlar görmektedir. Bugüne kadar hanı işletenlerin amacı, hanın değerini korumak olmuş. Handa yaklaşık 30 oda, kafeler, atölyeler, dernekler, hediyelik ve giyim eşya dükkânı ve kitapçı var. Böyle bir önemi sahip olan bir mekânı canlı tutmak da tarihe ve geleceğe karşı bir sorumluluk olsa gerek. Sevgili okurlarım, sizin düşünceniz nedir bu konuda? Tarihimize ve kültürel mirasımıza gerektiği kadar sahip çıkıyor muyuz?
Yalı Hanı, bugüne kadar Çanakkale Belediyesi’nin ve Valiliği’inin birçok etkinliğine ücretsiz ev sahipliği yapmış. Sergilere, toplantılara kapılarını açmış. Ve kentin birçok kültürel etkinliklerine de ücretsiz ev sahipliği yapmış. Çanakkale’de faaliyet gösteren bütün kurum ve kuruluşların da bu değere ilgi göstermesi gerekiyor diye düşünmekteyim. Çanakkale halkı da bu konuda, yıllardır elinden gelenin fazlasını yapmış ve yapmaya devam ediyor. Böylelikle Yalı Hanı, yıllara meydan okumaya devam ediyor.
Troya kazılarını başlatan Heinrich Schliemann’un uzun süre kaldığı, Kazı Başkanlığı yapan M.Osman Koffman’ın da çalışmalarını yürüttüğü yer de Yalı Hanı’dır. Burada; Çanakkale Bilim Sanat ve Kültür Etkinlikleri Derneği Troia kazıları süresince, Arkeoloji Buluşmaları’nı gerçekleştirdi. Kazı bilgileri burada kamuoyu ile paylaşıldı. Troya yılı ilan edilmesinde, Yalı Hanı’nda gerçekleşen bu etkinliklerin önemi büyüktür.
Yerel ölçekte başlayan bir inisiyatifin, uluslararası kültür ve turizm vizyonuna dönüştüğü bir süreçte, dünyanın en çok bilinen ikinci kültürel miras alanı Troya, üzerinde herkesin uzlaştığı bir değer olarak tüm dünyada 2018 yılına damgasını vurdu.
Dünya tarihinin en kıymetli miraslarından biri olan Troya, son yıllarda yaşanan bölgesel ve küresel olumsuzlukların gölgesinde kalan ülke turizminin tekrar güçlü dönemlerine geçişine önemli katkı sağlayan etkili bir iletişim aracı oldu.
Dünya genelinde birçok ülkenin temel eğitim müfredatında giren İlyada ve Odesa Destanı ile Troya, sadece eğitim, edebiyat ve tarihle değil aynı zamanda kültür, sanat ve spor alanlarında da tüm dünyada karşılığı olan evrensel bir marka değeri olduğunu da kanıtladı.