Közlenmiş.
Patlamış.
Kaynamış.
Her hali güzel yediğimiz Mısır’ın.
Peki Kuzey Afrika’da, Akdeniz’den komşumuz Mısır’ın hangi halini seversiniz?..
Hüsnü Mübarekli, Sisili, Mursili halini mi?.. İnsan hakları ihlalleri, idamlarla anılan yüzü mü?
Yoksa Mısır dediniz mi sadece Nil Nehri’ni, piramitleri, Sharm El Sheikh’i midir akla gelen?..
Mısır’da önceki gün tren yangını/kazası oldu.
En az 25 kişi hayatını kaybetti.
Aniden, pat diye!
Kazanın ardından “şak” diye de Ulaştırma Bakanı istifa etti.
Evelemedi, gevelemedi, mazeret üretmedi, bir şey demedi.
Trende yangın çıktıysa, patlama olduysa, kaza meydana geldiyse, onlarca insan hayatını kaybettiyse….
“Tren” benim bakanlığımın sorumluluğundadır dedi.
İstifa etti.
Daha kimse neyin ne olduğunu anlamadan, kimse eleştiri oklarını atmamışken istifasını sundu başbakanına.
Başbakan da kabul etti.
Mısır’ın bu halini sevdik biz.
İstifa erdemini Mısır’ın bile gösterebilme halini sevdik.
Peki Türkiye’de olup bitene bakalım mı; öyle arşivleri iyice karıştırmaya, tozlu raflardan indirmeye gerek yok.
Neler neler oluyor Türkiye’de?..
Son yıllarda meydana gelen tren kazalarında kaç kişi öldü?..
Kaç madende kaç patlama oldu?..
Kaç bina çöktü?
Yoldaki çukurlar ve kapatılmamış rögarlarda kaç insan “pisi pisine” öldü?..
Kaç bina dere yatağına yapılmaları nedeniyle yıkıldı, kaç can gitti?..
Uzatmak istediğiniz kadar uzatın, örnekleri artırın… Sayısız çünkü.
Sayısız örnek, sayısız facia, sayısız ihmal, sayısız vurdumduymazlık.
Osmangazi Köprüsü’nün yapımı sırasında halat koptuğu için Japon mühendis intihar etmişti.
Daha sonra ise olayın bir kaza değil, halatları kulelere bağlayan ve Türkiye’de üretilen metal parçanın ağırlığa dayanamayıp kağıt gibi yırtıldığı yani olayın malzeme ve üretim hatasından kaynaklandığı ortaya çıkmıştı.
Japon mühendis kusuru olmasa da, olay kaza olmasa da onur intiharını seçti.
Bizde bu olayda da bir kişi istifa etmedi.
Kimse intihar etsin demiyoruz, Japonya ve Japon olmadığımızın da farkındayız…
Ama Mısır?..
Kaza/yangın oluyor.
Şak diye istifa ediyor Ulaştırma Bakanı.
Yıllar önce taa 2012’de, köşesinde ne diyordu Öztin Akgüç, hatırlayalım mı?
“İstifa, erdemli ve onurlu bir davranıştır. Ancak özgüveni, özsaygısı olan…
Liyakat ilkesine uygun olarak, nesnel ölçütlere göre belli mevkilere gelmiş olanlar…
Öngördükleri sonuçları alamadıkları veya engellendiklerinde istifa ederler.
Takla atarak, yalakalık yaparak, parti, cemaat, çevre, dernek desteği ile layık olmadıkları mevkilere atananlar, ne olursa olsun istifa etmezler.
Belli bir görevi en iyi şekilde, toplum ve ülke yararına gerçekleştirmek için değil, kişisel hesaplarla, beklentilerle, belki aşağılayıcı davranışlara da katlanarak, ödün vererek, o mevkilere geldiklerinden normal istifa yolu ile ayrılmazlar…”
Mısır’ı sever misiniz?..
Hangi halini?..
Tak diye istifa etti bakan.
Ne demişti Akgüç?
“İstifa, erdemli ve onurlu bir davranıştır.”
Bizim için öylesine uzak ve hayal ötesi bir kavram olması ne kadar can acıtıcı di mi?..
