*Yunan işgaline karşı Batı Anadolu’da ilk direniş 16 Mayıs sabahı Urla’da olmuştur, İzmir’in işgalini öğrenen 800 kadar yerli Rum, Türk köylerine saldırmaya, savunmasız insanları öldürmeye, mallarını yağmalamaya başladılar. Urla’nın Türk mahallelerini kuşattılar. Bunun üzerine Urla’da bulunan 173 ncü Alay Komutanı Yarbay Kâzım Bey yanında bulunan 18 er ve birkaç jandarma ile birlikte kasabayı savunmaya başladı, ilk Rum saldırısı püskürtüldü. Rum çetelerinin taarruzu karşısında dehşet verici ve mezalimi öğrenen Urla halkı kasabadaki silah deposunu zorla açmış, mevcut 120 tüfek ve cephaneyi alarak bir milis kuvveti meydana getirmişlerdir. 173 ncü Alay’ın emrine girerek onun vurucu gücünü arttırmışlardır.
*Edremit Reddi İlhak Derneği ilk tarihi toplantısını yaptı. Edremit Kaymakamlığı görevinden azledilen Köprülü Hamdi bey 16 Haziran 1919’da çektiği telde, Ayvalık bölgesindeki düşmana karşı Ayvalık’taki “Kuvâ-yı Milliye”nin başarılarını açıklamakta ve “Millet, hamiyet taşkınlığı ile akın akın savaş meydanına koşmaktadır. Zayiatımız önemsizdir” denilmektedir.
(Burada bir parantez açalım ve şu önemli bilgileri verelim: “Edremit’de de çok kuvvetli olan İttihat ve Terakki Partisi’ne karşı yeni hükümetin politikası icabı düşmanlık arttı. Hürriyet ve İtilâf Partililer Hamdi Bey’e başvurarak, Edremit’te Aşağı Çarşı’da bulunan İttihat ve Terakki Kulübü’nün kapatılmasını istediler. Hamdi Bey bunu reddetti. Çünkü o sıralarda daha önemli işler vardı. Hamdi Bey Kazdağı’nda ve civarında türeyen bu eşkiyanın takibine Edremitlilerle bizzat çalışmıştır. Rum çeteleri her yerde dehşet saçıyorlardı. Trakya’da ve Anadolu yakasında bu çetelerce Türk köy ve kasabaları basılıyor, haraca bağlanıyordu. Mesela Kapıdağ bölgesinde Firman Kaptan adında bir Rum çetesi etrafı kasıp kavuruyordu. Aslında bu Rum şiddeti bir Yunan politikası idi. Bölge Türklerini göçe zorlamak istiyorlardı. Hatta mütarekeden sonra daha önce “mübadele” sebebiyle Yunanistan’a gitmiş Rumların geri yollandıkları haberleri alınıyordu. Planlı bir şekilde Yunan idealleriyle donatılmış bu Rumlar Ege kıyılarına yerleştiriliyorlardı.
İzmir’in işgal edileceği haberi bütün Ege’de heyecan ve huzursuzluğu arttırmıştır. Halk bazı resmi idarecilerin de destek ve teşvikiyle savunma çareleri düşünmeye başlamıştı. Edremit ve Burhaniyeliler de benzeri tedbirleri düşünmüşlerdi. Nitekim 4 Mart 1919’da “Edremit, Burhaniye ve Havalisi Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti”ni kurdular. Bu derneğin particilikle işi yoktu. Vatanın yüksek menfaatleri her şeyin üstünde tutuluyordu. İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti’nin 17 Mart 1919’da ki kongresine Edremit ve Burhaniye delegeleri de katılmıştı. Muhtemel Yunan işgali ile ilgili meseleler ve tedbirler görüşüldü. Kongre “Redd-i İlhak Cemiyeti” adıyla bir dernek kurulmasını kararlaştırıp dağıldı. Ancak bu dernek İzmir’de ancak 14 Nisan 1919’da kurulabilmiştir.
Bu kongreye katılanlar 21 Mart 1919’da dönecekleri haberi, bunu değerlendirmek isteyen Hamdi Bey’i harekete geçirdi. Çarşamba günü Edremit pazarında bir miting düzenlenecekti. Hamdi Bey, Öğretmen Ruhi Naci (Sağdıç) Bey ile bunu organize etmiştir. Miting plânlandığı şekilde gerçekleşir. Heyecanlı nutuklar ile İzmir’deki kongre kararları halka duyurulur. Telgraflarla üst makamlara ve yabancı devlet temsilciliklerine notalar verilir. Hariciye Nezareti’ne çekilen telgrafta şunlar yazılmıştı: “Dün öğle vakti Edremit ve havalisi halkından binlerce kişi toplanarak fevkalâde milli nümayişlerle ilelebet Osmanlı bayrağı altında yaşamaya karar verip yemin ettik. Beş yüz küsur yıldan beri bu vatan için ecdadımızla beraber kanımızı döktükten sonra yabancıların güttükleri tahammülsüz dâvâya susup boyun eğmektense ölmeye hazır olduğumuzu bütün cihana ilan ederiz.”
Sözün özü telgrafın özeti bir cümleydi: “Ya istiklâl ya ölüm!”
Hürriyet ve İtilâfçılar bu hareketleri hoş karşılamadıklarından Hamdi Bey’in kaymakamlıktan alınması için çalışırlar, bunda başarılı da olurlar. Hamdi Bey, Karesi Mutasarrıflığı’nın 5 Nisan 1919 gün ve 168 sayılı yazısıyla kaymakamlıktan alınır. Bununla da yetinilmemiş, Dahiliye Nezareti’nden tutuklama emri de çıkarılmıştır. Hamdi Bey bu durumdan, Balıkesir Mutasarrıfı ve aynı zamanda yakın arkadaşı Hilmi Bey’in sayesinde kurtuldu. Burhaniye’ye yerleşti. Bölgede milli teşkilâtın kurulması için çalıştı.
Vatanın ve kendisinin içinde bulunduğu durum onun mücadeleci kişiliğini daha da geliştirdi. Edremit, Burhaniye ve Ayvalık yöresindeki vatanseverlerden oluşan ve Hamdi Bey ile Pelit Köylü Mehmet Cavit Bey’in komutasındaki milisler, ordu birliklerinden ayırt edilmeleri için kollarına beyaz patiskadan bant takıyordu. Bunun üzerine de “Kuvayı Milliye” yazılmıştı. Kuvayı Milliye Albay Ali Bey, Hamdi Bey ve Cavit Bey’in bulgusudur ve buradan tüm Anadolu’ya yayılmıştır.”)
*Mustafa KEMAL, Samsun’a gitmek üzere Bandırma Vapuru’na bindi ve İstanbul’dan ayrıldı.
*İzmir’in işgaliyle zor durumda kalan Başbakan Damat Ferit Paşa istifa etti.
*Yunanlılar, Yörük Ali Efe’ye anlaşmak için bir papaz gönderdi. Yörük Ali Efe kabul etmedi.
*Fransa’da yayınlanan büyük gazetelerin başlıkları:
“Türkiye’nin parçalanışı”, “Türk İmparatorluğu ömrünü doldurdu”, “Hasta adamın cenaze töreni”…
*Balıkesir’de bir günlük yas ilan edildi…(devam edecek)