17 Mart (Pazartesi) 1919: Edremit, Burhaniye ve Havalisi Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti, ismini Reddi İlhak Derneği olarak değiştirerek Edremit’te resmen kuruldu.
*İzmir’in yeni valisi Kambur İzzet, göreve başlayıncaya kadar Kolordu komutanı Nurettin Paşa’nın İzmir’den hemen uzaklaştırılmasını istemiştir.
6 Nisan(Pazar) 1919: Edremit Kaymakamı Köprülü Hamdi bey görevinden alındı.
30 Nisan(Çarşamba) 1919: Mustafa Kemal, 9. Ordu Birlikleri Müfettişliğine atama kararnamesi Padişah tarafından onaylandı.
*The New York Times: Türkler sürü gibi güdülmekten hoşlanırlar. Kendilerini yönetemezler.
1 Mayıs(Perşembe) 1919: Öğüt grubu yola çıktı. Balıkesir’e de uğrayacak….
3 Mayıs(Cumartesi) 1919: 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Erzurum’a vardı.
4 Mayıs(Pazar) 1919: İtalyanlar Kuşadası’nı işgal ettiler.
7 Mayıs(Çarşamba) 1919: İtilaf gemileri İzmir’de toplandı. İtilaf Devletleri, 15 Mayıs’ta yapacakları işgale hazırlanıyor.
8 Mayıs(Perşembe) 1919: İzmir Valisi Kambur İzzet Hıristiyanlarla Müslümanların elbirliği etmelerini tavsiye etti.
9 Mayıs(Cuma) 1919: İstanbul Rum Patriği, Osmanlı Hükümeti ile ilişkilerini kestiğini, Rumların Türk uyruğundan çıkmış olduklarını ilan etti.
10 Mayıs(Cumartesi) 1919: Paris’te İzmir’in nasıl işgal edileceği tartışıldı.
11 Mayıs(Pazar) 1919: İtalyanlar, Fethiye, Bodrum ve Marmaris’i işgal etti.
12 Mayıs(Pazartesi) 1919: 9. Ordu Birlikleri Müfettişliği’ne atanan Mustafa Kemal, Padişah tarafından kabul edildi.
14 Mayıs(Çarşamba) 1919: İtalyanların bir birliği Akşehir’e yerleşti.
İzmir’in işgal edileceği haberi, halk ve gençler arasında büyük bir öfke yarattı. Vali Konağı’nın önünde toplananlardan bir genç, Vali’ye nota vermekten çıkan İngiliz temsilcilerine bağırdı: Ölmedik. Biz büyük bir milletiz. Biz ölebiliriz, ama başkaları da beraber ölecektir!…
İzmirli yetkililer “Başımıza geçin, direnelim!” diyen gençleri susturdular…
14/15 Mayıs(Çarşamba/Perşembe) 1919: Reddi İlhak Milli heyeti, İzmir’de bir bildiri yayınlayarak İzmir halkını milli birliğe ve işgale karşı direnmeye çağırdı.
İzmir minarelerinde sela verildi. Kadınlı erkekli İzmir halkı, Maşatlık’taki Yahudi mezarlığına aktı. Gece sabaha kadar ateşler yakıldı.
İzmir’deki Rumlar, yarın ki Yunan işgalini beliyor.
15 Mayıs(Perşembe) 1919: Güne müthiş bir yağmurla uyanıyor İzmir… Türkiye Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası… Sabah saat sekizden başlayarak 12bin mevcutlu Yunan kuvveti İzmir’e çıkmaya başladı. Kadifekale’ye Yunan topları yerleştirildi.
Yunan işgal kuvvetlerine karşı ilk kurşun… Hukuku Beşer Gazetesi sahibi Hasan TAHSİN, şehirde ilerleyen Yunan İşgal Kuvvetleri’nin bayraktarını tabancayla vurdu. Ortalık birden karıştı. Hasan TAHSİN şehit edildi.
İzmir valisi Kambur İzzet, İngiliz Elçiliği’ne sığındı.
İzmir telgrafçıları sabaha kadar çalışarak kara haberi bütün yurda bildiriyor…
16 Mayıs(Cuma) 1919: İzmir’in işgali 16 mayıs 1919 günü öğleden önce Belediye Reisi Keçeci Hafız Emin Bey’e gelen telgrafla anlaşılmıştır. Balıkesir Belediye’sinde Maarif Müdürü Sabri Bey tarafından okunan telgrafta; “Türk İzmir, 15 Mayıs sabahından itibaren Düvel-i İtilafiye’nin müsaadeleriyle Yunanlılar tarafından işgal olunacaktır. Bu işgal ve ilhakı reddediniz. Mitingler tertip ederek keyfiyeti Düvel-i Muazzama nezdinde protesto ediniz, silahla müdafaanın esaslarını hazırlayarak Vatan ordusuna ilhak ediniz.” yazıyordu.
Belediye’de yapılan genişletilmiş meclis toplantısında Belediye meydanında bir miting yapılması fikri ileri sürülmüş, bu düşünce taraftar bulmuşsa da, şehirde ikamet eden Rum ve Ermenilerin böyle bir mitingin yapılmasından memnun olmayacakları ve hayatlarının tehlikede olduğunu ileri sürerek İtilaf Devletleri’nden Balıkesir’i işgal etmelerini isteyebilecekleri, bu nedenle de İtilaf devletlerinin bunu gerekçe göstererek Balıkesir’i işgal edebileceği endişesi bu fikirden vazgeçilmesinde etken olmuştur.
Cuma namazından sonra “Okuma Yurdu”nda siyasi düşünce, din ve milliyet farkı gözetilmeksizin bütün unsurların katılacağı bir toplantı yapılması uygun görülmüştür. Bunun üzerine Cuma namazından sonra, müezzinler şehrin yirmi dört camisinde halkı Okuma Yurdu’nda yapılacak toplantıya davet ettiler. Cuma namazı sonrası İttihatçı, tarafsız, hatta hürriyet ve gayrimüslim unsurlarında katılmasıyla Okuma Yurdu’nda ilk genel toplantı yapılmıştır. Toplantıya katılım beklentilerin üzerinde oldu. Okuma Yurdu kısa sürede ayakta bile durulmayacak kadar doldu. Hıristiyan azınlığın ileri gelenleri en önde yer aldılar. Toplantıda başkanlığa Vehbi Bey seçildi.
Vehbi Bey;
‘”Huzzâr-i kirâm!
Vetan-ı azizimiz büyük bir tehlikeye mâruzdur. Yanıbaşımızda
İzmir, Düvel-i İtilâfiyenin müsaade ve müsâmahasıyla Yunan orduları tarafından iki günden beri işgal edilmiş bulunmaktadır. Ve şimdi elimde bulunan şu telgraf kalb-i milleti dağdâr ve rahnedâr eden bu hâdise-i müellimeyi bize ihbar etmiş bulunmaktadır. Bu tecavüz-i lainâne karşısında hukuk-ı milleti sıyânet etmek ve menfi-i memleketi korumak ve bu hususlarda
konuşmak üzere burada içtimâ etmiş bulunmaktayız. Herkes mütâlaatını serbestçe serd-ü ityan etmelidir. Her vatandaş ne buyuracaksa onları dinleyip ittihaz-ı muharrerat eyleyeceğiz.” diyerek toplantıya başlanılmış ve müzakerelere geçilmiştir. Toplantıda tartışılan konular arasında işgalin ne şekilde protesto edileceği ve kabul edilecek manda’nın şekli vardı. İşgalin büyük devletler nezdinde protesto edilmesi ve İngiliz, Fransız veya Amerikan mandasından hangisinin tercih edilmesi konuşulurken, SALON KAPISINDA BULUNAN KUŞDİLİLİ LEBLEBİCİ RAŞİT (YAHŞİ): “Bizim Susurluk’ta manda çok. İsteyen oraya gitsin. Şimdiye kadar sözlerinizi dinledim. Protesto edelim diyorsunuz. Düşman protestoyu alınca, geri dönüp gider mi sanıyorsunuz? Bırakın boş lafları. Düşmanı geri döndürecek kuvvet namlunun ucundadır” diyerek ilk olarak alınması gereken karar o anda ortaya konulmuştur.
Toplantıda ayrıca işgal hakkında Mutasarrıf Ahmet Hilmi Bey, Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi’nin 15 Mayıs 335 tarihli resmi tebliğlerini halkın huzurunda okumuş ve orada bulunan halk ve eşraf bilgilendirilmiştir. Okuma Yurdu’ndaki bu toplantıda işgal bölgelerinin durumunun ve hükümetin işgaller karşısındaki tavrının bilinmemesi sebebiyle, açık bir tavır almaktan çekinilmiş, sadece işgalin protesto edilmesine, hükümetin ve Padişah’ın tavırlarının açık olarak anlaşılmasından önce silahlı direnişe kalkışılmaması fikri kabul edilmiştir.”
İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinin geçici olması temennisiyle Hükümete, Amerika ve İtilaf Devletleri Mümessillerine birer istirham telgrafı sunulmasına ve bu işleri yürütmek, İzmir’in işgalinden mütevellit daha sonra ortaya çıkabilecek hareketleri ve faaliyetleri düzenlemek üzere onbir(11) kişiden müteşekkil bir ‘Hey’et-i Muvakkate’ seçilmiştir.
Müslüman ve gayrimüslimlerden meydana gelen bu heyetin Müslüman üyeleri Okuma Yurdu’ndaki toplantının ardından gönderilecek protesto telgrafını kaleme almak üzere Belediye’de bir araya gelerek çalışmaya başlamış fakat gayrimüslim üyeler toplantıya katılmayacaklarını ve hazırlanacak protesto telgrafını imzalamayacaklarını açıklamışlardır.
Bu durum karşısında Balıkesir’de yürütülecek faaliyetleri, Okuma Yurdu’nda seçilen yedi Müslüman üye idare etmeye başlamıştır. İlk protesto telgrafını ve Alaca Mescit toplantısının organizasyonunu bu heyet düzenlemiştir.
16 Mayıs 1919 günü Balıkesir Redd-i İlhak Heyeti’nce “Makam-ı Sadaret-i Uzmaya, Amerika, İngiltere, Fransa ve İtalya Hükümetleri Mümessil-i Sivasilerine” sunulmak üzere protesto telgrafı çekilmiştir.
Belediyede Redd-i İlhak Heyeti’nce yapılmakta olan çalışmalar gayrımüslimlerin dikkatini çektiğinden, heyet, Hulusi Bey’in gece evinde toplanma kararı alır. Gece gizlice Hulusi Bey’in( Zarbalı Hulusi Bey ( Hulusi Zarplı)) evinde toplanılır. Toplantıda işgal bölgesinden gelen ve birbirini doğrulamayan haberlerin doğruluk derecesinin araştırılmasına karar verilir. Bu görev için Hulüsi Bey tayin edilerek İzmir’e kadar gitmesi ve incelemelerde bulunması kararlaştırılır.(devam edecek)