İzmir’e Doğru Gazetesi//Kuvvay-i Milliye’nin gazetesi…
İzmir’e Doğru Gazetesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile Dr. Oktay Gökdemir’in başkanlığında çalışan bir ekip (Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi, araştırma görevlileri Şahin Sonyıldırım, Uğur Sağıroğlu, Melisa Urgandokur, Kemal Saygı, Bahar Arslan, Tülay Tankut, Ece Aytekin, Banu Haytabey ve Buket Şahin ile DEÜ Edebiyat Fakültesi Öğr. Gör. Mehmet Ali Demirbaş ve Yar. Doç. Dr. Efdal Sevinçli) tarafından Türk harflerine aynen nakledilmiştir. İzmir Ağustos 2010, 1-356+357-384(Sözlük). Bu gazete Anadolu’ya yeni bir düzen vermek isteyen emperyalist güçlere karşı Balıkesir’de yayınlanmış, halkı birliğe çağıran bir yayın organı idi. İlk kez böyle bir değerli koleksiyon daha yararlı bir hale getirilmiş bulunuyor. İZMİR’E DOĞRU, KUVÂ-YI MİLLİYE’NİN SÖZCÜSÜ OLARAK YAYINA GİRDİ. İşgale uğrayan Batı Anadolu’da milli bilinci ayakta tutmak için büyük bir çaba gösterdi. Bu görevini başarıyla yerine getirdi. O günlerin çok değerli bir anısı olarak günümüze kadar ulaşabildi.
İzmir’in yayılmacı devletlerin yönlendirdiği Yunan Ordusu tarafından işgali (15 Mayıs 1919) üzerine BALIKESİR’DE FAALİYETE GEÇİRİLEN REDD-İ İLHAK CEMİYETİ, BÖLGEDE KUVÂ-Yİ MİLLİYE RUHUNUN DOĞMASINA ÖNAYAK OLMUŞTUR. Burada parlayan ışığın, Yunanlıların İzmir’den tard edilinceye kadar artarak devam edeceğine karar verilmiştir. Balıkesir’de gerçekleştirilen toplantılarla teşkilâtlanma hızlanmış ve bir Heyet-i Merkeziye kurulmuştur. İstanbul’daki hükümet boşluğu bölgede telâfi edilmeye çalışılmıştır. Halkın maddî ve manevî katkılarıyla kurulan Millî kuvvetler, genişleyen Yunan işgallerine karşı mevziî başarılar elde etmeye başlamıştı. Akhisar’ın Yunan işgalinden kurtarılması bunu ifade ediyordu. Diğer taraftan Erzurum ve Sivas kongrelerini toplamış bulunan Mustafa Kemal, Batı Anadolu’daki bu örgütlenmeyi büyük bir memnunlukla takip etmekteydi.
Bu arada azınlıkların ve Levantenlerin yoğun olarak bulunduğu İzmir’de yetişmiş bulunan Mustafa Necati, avukat ve öğretmen olarak görev yapıyordu. Ancak gelecekten endişeliydi. Yaklaşan tehlikeyi seziyordu. Zaten İzmir’in işgal edileceği şayiaları dolaşmakta idi. Kendisi gibi düşünen Esat ve Vasıf Çınar kardeşler ile birlikte gençleri örgütlemeye başladılar. Mustafa Necati ayni zamanda mahallî bir gazete olan Ahenk’te de kötü gidişi işaret eden yazılar yazmakta idi. Binlerce İzmirli genci kendi taraflarına çekmeyi başarmışlardı. Necati, tıpkı Atatürk gibi, Tevfik Fikret gibi ülkenin geleceğini gençlikte görüyordu. Ahenk’teki yazılarında sürekli olarak gençlere sesleniyor ve BU MEMLEKET BİZİM diyordu. Balkan felaketinden sonra, alnımıza sürülen kara lekeyi silmek ve yepyeni bir gençlik yetiştirmek için Şark Mektebi’ni kurması raslantı değildir. Savaştan sonra yerlerine dönen, aç, sefil, işsiz güçsüz dolaşan yedek subayları da örgütleyen Necati oldu. Bu kutsal davaya katılan Esat Çınar’ın kardeşi Vasıf Çınar da Mustafa Necati gibi hukuk eğitimi almıştı. İzmir Türk Ocağı ve Hukuk-ı Osmanî Cemiyeti’nin faal üyelerindendi. Ancak İzmir’in işgali üzerine İstanbul’a gitmeye mecbur kaldılar. İzmir Türk Ocağı’nda ilk kez silahlı bir direnmeden (mukavemet-i müsellaha) söz eden Necati olmuştur. İşlerinden kovulan yüzlerce körfez ve şimendifer işçilerinin haklarını da o savunuyordu.
BİR MÜDDET SONRA MUSTAFA NECATİ BALIKESİR MUTASARRIF MUAVİNİ OLARAK TAYİN EDİLDİ. ESAT ÇINAR VE VASIF ÇINAR DA GÖREVLİ OLARAK BALIKESİR’E GELMİŞLERDİ. ARTIK KUVÂ-Yİ MİLLİYE’NİN BATI ANADOLU’DA GÜÇLENMESİ VE DÜŞMANIN BU TOPRAKLARDAN ATILMASI İÇİN ÇALIŞACAKLARDI. ÇOK SEVDİKLERİ İZMİR YUNAN İŞGALİNDEN KURTULACAKTI. MUSTAFA NECATİ BUNDAN SONRA BALIKESİR KONGRESİ ÜYESİ OLARAK HEM KALEMİYLE HEM DE KILICIYLA DÜŞMANLA SAVAŞTI. Bergama, Soma ve Akhisar cephelerinde Bulgurcu Mehmed Efe ile birlikte müfreze kumandanı olarak bilfiil görev yaptı. Birkaç kez Alaşehir’e giderek halka hitabetti. Çok çalışkan ve yazma yeteneği mükemmel olan Mustafa Necati, avukatlık mesleğini de sürdürüyordu. Hatta Balıkesir Barosu başkan yardımcılığına da seçilmişti. O bu tarihte 25 yaşında idi. Vasıf Çınar ise 24 yaşında bulunuyordu. Her ikisi de bu buhranlı günlerde hiçbir menfaat gözetmeksizin göreve hazır idi. Vatan sevgisini ve Türklüğü ön plana çıkaracaklardı. İstilacı devletlerin Anadolu üzerindeki emelleri biliniyordu. Artık imparatorluk sahneden çekiliyordu. Millî devlet yerini almalıydı. Zira imparatorluktan kopan milletler buna örnekti. Nitekim Mustafa Kemal’in siyasî çalışmaları da bu yöndeydi.
Balıkesir Kongresi üyeleri bu kutsal mücadelenin basın yoluyla da duyurulmasını arzu ediyorlardı. Vasıf ve Esat kardeşler bu gazetenin yayına başlamasında görev aldılar. Mustafa Necati de ser muharrir olarak onlara katıldı. Daha önce Ahenk’te yazılar yayınlamış deneyimli yazarlardı. Hatta işgalden bir hafta önce de Güzel İzmir dergisinin 3. sayısını yayımlamıştı. Gazete İzmir’in ve bölgenin kurtuluşu için yayına başlıyordu. Böylece gazetenin adının İzmir’e Doğru olmasına karar verildi. BU SIRADA BALIKESİR’DE RESMÎ DAİRELERDE ÇALIŞAN MEMURLAR İLE SERBEST MESLEK SAHİBİ GENÇLER HEM KUVÂ-Yİ MİLLİYE ÜYESİ BULUNUYORLAR, HEM DE GAZETENİN YAYIN HAZIRLIKLARINA YARDIMCI OLUYORLARDI. Tümen komutanı Köprülülü Kâzım Paşa’nın da gazeteye büyük destek verdiğini unutmamak gerekir.
İZMİR’E DOĞRU, ÜÇÜNCÜ BALIKESİR KONGRESİ (L6-22 EYLÜL 1919) HEYET-İ MERKEZİYESİ’NİN KARARI VE TESİS SERMAYESİ AYIRMASIYLA YAYIN HAYATINA ATILDI. AYRILAN SERMAYE 100 LİRA İDİ. İDAREHANESİ KUVÂ-Yİ MİLLİYE KARARGAHI’NDA İDİ. İZMİR’E DOĞRU ADININ ALTINDA “HAREKET-İ MİLLİYE’NİN HÂDİM VE MÜREVVİCİDİR” İBARESİ BULUNUYORDU. YAN TARAFINDA İSE “AMÂL-İ MİLLİYEYİ MÜDAFAA EDECEK YAZILAR KABUL EDİLİR” KAYDI VARDI. BU İFADELER YUKARIDA BELİRTİLDİĞİ GİBİ GAZETENİN YAYIN HEDEFLERİNİ TAYİN EDİYORDU. Gazetenin ilk dört nüshası 2 kuruştan, sonra 2,5 kuruş (100 para) tan satıldı. Yunan Ordusu’nun işgal ettiği bölgelerde halka reva görülen işkence ve cinayetleri protesto etmek üzere Balıkesir’de düzenlenen mitingin bir resmini de yayınlamaya muvaffak olmuşlardı. Gazete işgal altındaki İzmir’de yasak olduğu halde gizlice yüksek fiyata satılıyordu. Yunan işgal kuvvetleri kumandanlığı,, gazetenin İzmir’e sokulmasını engelleyemeyince, yazarlarını idam, satanların da küreğe mahkum edileceğini ilan etmişti.
İzmir’e Doğru yazı bulmakta veya haber temin etmekte hiç sıkıntı çekmiyordu. Haber alma servisi hızla gelişmişti. Nitekim yapraktan 4 sayfaya çıkması bu yüzdendir. Tarihî gerçekleri ortaya koyan sert ifadeli siyasî yazılara geniş yer veriliyordu. Kuvâ-yi Milliye’nin Yunan Ordusu’na karşı mücadelesi “cephelerde vaziyet” sütununda yer alıyordu. Gazete “cihan şuunu” sütunu ile okuyucusuna dünya haberlerini de veriyordu. Ayrıca “liva şuunu”, “İzmir şuunu”, “Anadolu şuunu” gibi sütunlar da bulunuyordu. Mustafa Kemal’in “Yevm-i İstiklâl-i Osmanî” kutlamasına ait telgrafın yayınından sonra, Ankara ile temaslar artmıştır. Bundan başka Kuvâ-yi Milliye’nin yayın organı olarak Heyet-i Merkeziye’nin beyannâmeleri ile Düvel-i Mütelife temsilcilerine gönderilen muhtıralar gazetenin en önemli haberleri idi. Keza Kongre toplantılarının gündemi hakkındaki haberler önemliydi. Ayrıca Mustafa Necati (24 yazı) ile Vasıf Çınar (22 yazı)’ın gündem ile ilgili yazıları, gazetenin değerini bir kat daha artırıyordu. Diğer bazı yazarların da makaleleri gazetede yer alıyordu. Zaman zaman İstanbul basını ile dış basından iktibaslar dikkati çekmekteydi. Pier Loti’nin uzun süreli siyasî yazıları, Avrupa siyasî havasının Türkiye’yi ilgilendiren kısmı idi. İstanbul Hükümeti tarafından yönlendirilen, İngiliz ve Yunan yardımlarıyla beslenen Anzavur’a ait haberler etkili oluyordu. KUVÂ-Yİ MİLLİYE’NİN ANZAVUR İLE SAVAŞLARI İSE HALKI HEYECANA SEVKEDİYORDU. İŞGAL BÖLGELERİNDE YUNAN ORDUSU MENSUPLARININ UYGULADIĞI İŞKENCE VE ZULM HABERLERİ HALKIN ÖFKESİNİ ÇEKİYORDU. Gazete zaman zaman şiirler de yayınlayarak okuyucuya heyecan vermesini bilmiştir.
İZMİR’E DOĞRU’NUN YAYINI 27 HAZİRAN L920 TARİHİNE KADAR SÜRDÜ. BALIKESİR 30 HAZİRAN 1920 DE YUNAN ORDUSU’NUN İŞGALİNE UĞRADI. KUVÂ-Yİ MİLLİYE MENSUPLARI VE GAZETE SORUMLULARI ŞEHRİ TERK ETTİLER. GAZETE 74 SAYI YAYINLANABİLDİ. 73. Sayısı bu güne kadar bulunamamıştır. İzmir’e Doğru bölge halkının bilinçlenmesinde önemli hizmetlerde bulunmuştur. Ayni zamanda insan gücü ile maddî imkânların şehre yönelmesini sağlamıştır. Bu gazete Türklük bilincinin en yoğun işlendiği ilk yayın organı olmuştur. Kısaca ifade etmek gerekirse İzmir’e Doğru tehlikede olan bir vatan için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmıştır.
Necati, İzmir’e Doğru’yu çıkardığı zaman daha Mustafa Kemal Paşa ile henüz iletişim kurmamıştı. Fakat bu gazetedeki başyazılarıyla, Mustafa Kemal Paşa’nın bağımsızlık savaşı hakkındaki görüşleri arasındaki uyum, hemen kendini göstermektedir. Necati de yalnız İzmir’in değil, bütün ülkenin kurtarılacağına inanmaktadır. Mücadele, tek bir düşman askeri kalmayıncaya kadar devam edecektir, diyordu. Ülke Ardahan’dan Edirne’ye kadar bir elektrik bataryası gibi birbirine bağlanmıştır. İstanbul’da ülkenin yazgısını ellerinde tutanlar, millete ihanet etmektedirler. Savaşın galipleri, bütün milletleri baskı altına almaya çalışmaktadırlar. Ama, emperyalizme karşı her tarafta başkaldırılar başlamıştır vb. Necati’nin bu yazıları, Millî Mücadele ruhunu yansıtan çok önemli belgeler olarak görülmektedir. Gazetenin bu yazıları da içine alan sayılarının bir bütün olarak bugünkü kuşaklara ulaşması önemli bir kazançtır. İzmir’e Doğru Kurtuluş Savaşı sırasında çıkan yerel gazetelerin en önemlisidir. Balıkesir’e kadar yaklaşan düşman tehlikesine karşı durmadan sesini yükselten bir yayın organı olmuştur.
Daha geniş bir kitleye hitap edecek olan bu kaynak eserin Türk harflerine nakledilmesine, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu’nun destek vermesi isabetli olmuştur.(*Bu çalışma tamamlanmıştır.)(devam edecek)
- ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 78, Cilt: XXVI, Kasım 2010// Prof. Dr. Mücteba İlgürel