19 Mayıs(Pazartesi) 1919: 19 Mayıs 1919 günü bir gün önce seçilen 41 kişi toplanarak aralarında bir Hey’et-i Merkeziye’yi seçmiştir. Hey’et-i Merkeziye’nin ortaya çıkışından sonra, bölgede silâhlı mücadele için, hemen mahalli düzeyde örgütlenme hareketleri teşkilâtlanarak, devlet ciddiyeti içersinde direnme hareketleri yürütülmüştür. Bu harekât, çete harekâtı değildir. Muntazam harb’dir.
Hey’et-i Merkeziye, aldıklan tüm kararlan kaleme almıştır. Bu karar defterinde, Hey’et-i Merkeziye’nin 25 Haziran 1919 gününden 27 Haziran 1920 tarihine kadar yaptığı toplantılarda, yani bir senelik süreç zarfında alınan 101 karar yer almaktadır. Esasında şunu da belirtmek de fayda var; Beş kararın numarası mükerrer verilmiştir. Bu şartlar altında, karar sayısı 106 olmaktadır. Hey’eti Merkeziye’nin Balıkesir’deki örgütlenme hareketlerini, o dönemde Ege’de Yunanistan’a karşı diğer direnme ve karşı koyma kareketleri ile mukayese edecek olursak; Genel görünümüyle Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Çerkez Ethem Bey gibi eski eşkiya reislerinin önderliğinde başlayan hareketten farklıdır. Şöyle ki; Bunların gurublanndaki insanların, kuvvetlerin ihtiyaçlarını (iaşe, ibâte ve takviye gibi….) temin etmeleri zor olmuyordu. Köylere bir haber, bir selâm göndermeleri yeterli idi. Bunlar zaman zaman zorbalık yapmaktan çekinmiyorlardı.
Halbuki, Balıkesir’deki hareket bunun tamamen zıddı bir örgütlenme hareketidir. Aydınlar önderliğinde bir gönül hareketiydi. Balıkesir Kuvayı Milliye müfrezeleri tamamen gönüllülerden oluşmuştur. Veren gönülden veriyor, alan bunu ulusal çıkar için sarfediyordu. İşte bu çalışma ile örgütlenme hareketinin organı olan Hey’et-i Merkeziye’nin, elimizdeki en önemli delili olan yazılı kaynak, Hey’et-i Merkeziye karar defterinin incelenmesi ele alınmıştır. Bunda amaçlanan, Milli Mücadele’de ilk mahalli örgütlenme hareketinin belgelerini kamuoyuna duyurmaktır. Balıkesir’de Hey’et-i Merkeziye’nin, diğer bir ifadeyle örgütlenme hareketlerinin başladığı devrede, ne Türkiye Büyük Millet Meclisi ne cepheler ne de cephe kumandanları vardı. Sadece çete hareketleri ve ferdi kahramanlıklar vardı.
Nitekim; Hey’et-i Merkeziye’nin aldığı ilk kararda; “Milli Mücadelenin gönüllü kuvvetlerle yapılmasının yeterli olmayacağı ve bu cihetle tertip olunacak cedvel mucibince asker toplanmasını” karar vermiştir. İncelediğimiz Hey’et-İ Merkeziye’nin karar defteri, Hey’et-i Merkeziye’nin yetkililerinden Mehmed Vehbi Bolak’dan günümüze intikal etmiştir. Karar defterinin incelenmesinde göreceğimiz gibi, Hey’et-i Merkeziye’nin devlet ciddiyetiyle çalışıp, Milli Mücadele’ye katkıların ve hizmetlerinin belirtilmesine ve gösterilmesinin önemi, özellikle genç kuşaklar için daha iyi anlaşılacaktır. Çalışma da bu amaçlanmıştır.
Burada sözü Doç. Dr. Zeki Çevik’e bırakalım…
““Balıkesir´deki Kuvayi Miliye hareketinin başlangıcı ile Mustafa Kemal´in Samsun´a çıkmasının mutlu bir tesadüf olduğunu dile getiren Doç. Dr. Zeki Çevik, “Bundan 92 yıl önce 16 Mayıs 1919 günü tarihte bazı tesadüfler gerçekleşti. Balıkesir´deki bu gelişmelerle Türkiye´nin genel kurtuluşunu ilgilendiren ilk adım da yine aynı tarihte İstanbul´da atılmaktaydı. 15 Mayıs 1919´da Yunanlılar İzmir´e çıktıktan sonra ertesi gün Balıkesir´e gelen telgraf sonucunda ilk örgütlenmeler 16 Mayıs 1919 günü Kuvayi Milliye Müzesi´nin arkasındaki Okuma Yurdu´nda yapılmıştır. Aynı gün birbirlerinden habersiz, aynı zamanda Milli Mücadele´nin önderi olacak Mustafa Kemal Paşa İstanbul´dan Bandırma Vapuru ile Samsun´a hareket etmiştir. Bu çok mutlu bir tesadüftür.”diye konuştu.
Batı´da ki ilk örgütlenme Balıkesir´de oldu
MUSTAFA KEMAL´İN SAMSUN´A AYAK BASTIĞI GÜN ALACA MESCİT´DE Kİ TOPLANMANIN AYNI GÜNE DENK GELDİĞİNİ DE BELİRTEN ÇEVİK, “19 MAYIS 1919 GÜNÜ MUSTAFA KEMAL PAŞA 9. ORDU MÜFETTİŞİ OLARAK SAMSUN´A AYAK BASTI. AYNI GÜN BALIKESİR´DE İLK ÖRGÜTLENME BİR MECLİS DAHİLİNDE ALACA MESCİT´DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ. 41 KİŞİNİN KATILIMIYLA YÖNETİM KURULU SEÇİLEN ORJİNAL ADIYLA BALIKESİR KARESİ REDDİ İTTİFAK HEYETİ OLUŞTURULDU. BÖYLECE SAMSUN´DA MUSTAFA KEMAL PAŞA´NIN BAŞLATTIĞI HAREKET DOĞU BÖLGELERİNDE DEVAM EDECEKTİR. BATI´DA Kİ HAREKETLERİ DE BALIKESİR ÜSTLENECEKTİR. Buradaki heyet 4 mahalli kongre bir de bölgesel olan Alaşehir Kongresi´yle 16-25 Ağustos 1919 tarihinde örgütsel hale gelmiştir. Alaşehir kongresi sonrasında Mustafa Kemal ve heyeti Sivas´a gelmişlerdir ve ilk haberleşme o zaman gerçekleşmiştir.”dedi.
İlk ve son kurşun Balıkesir´den atıldı.
Milli Mücadele döneminde ilk ve son kurşunun Balıkesir´den atıldığını belirten Doç. Zeki Çevik, “Bu haberleşme neticesinde Batı Anadolu´da bu bölgede Kuvayi Milliye cephelerini organize eden, lojistik desteği kuran ve adeta bir devlet gibi çalışan Reddi İlhak Teşkilatı 29 Mayıs 1919´da Ayvalık´a giren Yunan askerlerinden sonra oluşturulan cepheler, bizim silahlı keşiflerimizin ilk kurşunu 172. Alay Komutanı Yarbay Ali Çetinkaya tarafından Ayvalık Cephesinde atılmıştır.” (Balıkesir Politika Gazetesinin haberinden alınmıştır.)
*Burada bir nokta koyup o günlerin Balıkesir’ini gözden geçirmede fayda vardır:
“Milli, Mücadele Dönemi başlarında Balıkesir’de, bir tek karayolu olduğunu görüyoruz. Söz konusu karayolu Balıkesir’i, Bandırma ve Edremit Körfezine bağlıyor ve uzunluğu 175 km… Bu sebepten yörenin Doğu ve Orta Anadolu bölgesiyle ilişkisi de yoktu. Bu yolda ulaşım, ilkel olarak at, at arabası ve çok iyi hava koşullarında nadir de olsa araba gibi araçlarla yapılıyordu. Ulaşım yeterli düzeyde olmadığından Balıkesir ile diğer bölgeler arasında gerekli olan iletişim de mevcut değildi. Bu durum dolayısıyla kamuoyunun ortaya çıkmasını olumsuz yönde etkiliyor ve geciktiriyordu.
Görüldüğü üzere gerek öğrenci, gerekse okul sayısı da(Rüştiye düzeyinde) düşüktü. Aynı durumu İlkokul sayısında ve devam eden öğrenci miktarında da görmek mümkündür. Kamuoyunun oluşmasında etkin bir faktör olan okur-yazar oranı, Milli Mücadele Döneminin başlangıcı olarak nitelendirebileceğimiz Mondros Mütarekesi döneminde oldukça düşüktür. (Mondros Mütarekesi imzalandıktan hemen sonra, özellikle işgal edilen yörelerde reaksiyonlar belirmeye başladı. Bu karşıt reaksiyonlar, Milli Mücadele Dönemini başlatan kıvılcımlar oldu.)
Balıkesir’de 1.Dünya Savaşı öncesi,
1899 tarihli Hüdavendiğar Vilâyet Salnamesine göre bazı öğrenci sayılan şöyledir;
OKULLAR………………………Öğrenci Sayısı
Balıkesir Mekteb-i İdadisi…………….66
Bandırma Rüştiyesi……………………87
Edremit Rüştiyesi………………………49
Bigadiç Rüştiyesi………………………53
Osmanlı Devleti’nde kamuoyunu oluşturan ikinci ve üçüncü unsurlarda daha önce de belirttiğimiz gibi, EŞRAF (Zade’ler) ve HALK TABAKASI (Avam)dır. Osmanlı Devleti’nde ülke İtilâf Devletleri tarafından işgal edildikten sonra, Anadolu’nun dört bir yanında kurulan direniş derneklerinde yönetici durumda olanların büyük bir kısmı “eşraf’ denilen toplumsal sınıfdan çıkmıştır. Eşraftan olan kimseler, orjin olarak köklü ailelerden geldikleri için, genellikle “zade” lakabım taşıyorlardı. Köklü ailelerden gelen eşraf; Toprak mülkiyeti, ticaret az da olsa sanayi yoluyla ekonomik gücü elinde bulundurmaları ile birlikte şeyhler, ulema ve aşiret reisleri vasıtasıyla da dini gücü de ellerinde tutmaları nedeniyle önemli bir toplumsal güç idiler. Bu nedenle Milli Mücadele’de çok etkin rol oynadılar. Nitekim, Milli Mücadele’de Balıkesir’de örgütlenme hareketlerinde, Balıkesir Kongrelerinin yapılmasında aydınların rolü çok önemlidir. Balıkesir bu dönemde kısmen de olsa bu birikime sahipti.
Ancak Balıkesir için en önemli kırılma anı, Balkan Savaşları sırasında, Selânik Sultanisi’nin öğretmenleriyle birlikte Balıkesir’e nakledilmiş olmasıdır. Önceleri yatılı ve 12 sınıflı olan okul, 1918’den itibaren gündüzlü eğitime başlamıştı. Bu arada Balıkesir’de sonraları Necati Bey İlköğretmen Okulu adını alan Öğretmen Okulu da 1910 yılında açılmıştır. Milli Mücadele döneminde öğretmenlerin payı çok büyüktür.”
Balıkesir de başlayan ve geniş bir bölgeye komutanlık ederek liderlik yapan Kuvayi Milliye güçleri bu süreçte düşmana karşı çok şiddetli bir şekilde mücadele etmiş ve direnmişlerdir. Öyle ki o günkü adı Giresun olan Savaştepe de çok şiddetli, çok kanlı savaş yaşanmış ve düşman püskürtülmüştür. Bu kahramanlığından ötürü adı SAVAŞTEPE olmuştur. 10 KASIM 1920 de alınan bir kanun ile Mustafa Kemal’in güçlerine, ordusuna, Ankara da kurulan TBMM’ne katılınmıştır. Bu 13 aylık sürede yaşanılan şiddetli çarpışmalar da düşmana epey zayiat verdirilmiş ve moral kaybı yaşatılmıştır. Ve en önemlisi Mustafa Kemal’e ihtiyacı olan süre kazandırılmıştır. Balıkesir’e alınterinin hakkı olan Kuvay-ı Milliye unvanı mutlaka verilmelidir … (devam edecek)