Mıh, nal ile, nal, at ile, at ile kahraman muhabbet içindeler. Her varlık kendini överken, eksozundan dumanlar tütüyor. Ağızlarından yalım yalım ateş alevleriyle ortalık pusarık. İnsanlarda ise bir telaş, bir umutsuzluk, bir karamsarlık almış başını yürüyor.
MIH; ortalıklara ben hakimim, istediğimin ayağında bedeninde yaralar açarım. Onmayacak yaraların anası benim sivriliklerimdedir. Ben olmazsam hiçbir yere tutunamazsınız, tabutunuzda, evinizin çatısında, inşaatınızın kalıbında, elbisenizin askısında ben varım. Mıh’ın beni yok sayamazsınız beşikten mezara, diyerek böbürlendiğini işitiyorum, sesi engebeler,dağlar arasından yankılanıyor.
NAL;kendince hüsnü kuruntular içinde. Yolların pıtrakları, keskin taşlarını, uzun yolları aşarken ayağınızın koruyucusu, yolların tırmanıcısıyım, savaşta ve barışta. Arabanızın tekerleği, işlerinizin kolaylığı benim sırtımdan geçer. Bedenimde açtığınız deliklerle bedeniniz korumaya alınır nalbantça. Nalbantın çekiçleri üzerimde gezinir hoyratça. Ben tırnakta, tırnak bende bir beden oluruz ömrümce. Bensiz ayaklar, yaralar içinde yaşamaktan nefret eder kendince. Ben kendimi övünce kendime geliyorum zannımca.
AT; sevenleri, sevene ulaştırır. Uzakları yakın eder, dört nala, tırıs, rahvan yürüyüşüyle. Nice yiğitlere dağları aşırtır. Binicisine göre tavır takınır. Sever kuru üzüm inciri, kişnerken meydanda sesi dağlarda , ovalarda yankılanır kendince. Yiğidin bahtı, savaşın kaderi, kahramanın gücüdür savaş yolunda…
KAHRAMAN; övünür kendince. Ne güçlü, ne akıllıyım diyerek. Yüksek dağları ben yarattım, alçakları bilmem diyerek böbürlenir. Sanmayın kahramanlar, kahramanca savaşır. Kahramanca savaşanlar şüheda katına ulaşırlar, yaralı kahramanlar artık gazilikten öteye yol alamazlar. Siyasetin, savaş alanlarının her dönem ayrı kahramanları vardır. Kahraman piyonlar, kahraman atlar, kahraman filler, 1402 Ankara Savaşı’nda Aksak Timur’u üstün kılmıştır o tarihte.
YA ŞİMDİ; ortalık sahte, maceracı, yerden bitme, sonradan görme, ocaktan , bucaktan toplamalarla yerleşkeler toz duman alevler içinde. Korku dağları büyüdükçe büyüyor. Ortadoğu savaş bataklığının içine çekilen ülkemiz, uluslararası savaş çığırtkanlarının çığlıkları arasındadır. Dünyanın her yerinde savaş koşullarının, her gün her an değiştiği bir gerçek. Geçmişte alınan önlemlerin bugünkü savaş ve savunma koşullarıyla örtüşmesini beklemek büyük bir yanılgı olur. * İ D U R A K İ * .
“BİR MIH, BİR NALI, BİR NAL, BİR ATI, BİR AT, BİR KAHRAMANI, BİR KAHRAMAN SAVAŞI KAYBETTİRİR.” diyor yüce erenler. İçinde bulunduğumuz günlerde; SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI yapanlarla kaos ortamından nemalanmak isteyen fırsat düşkünlerini iyi bellemek gerekir. Yakıp, yıkmak, ortalığı velveleye vermek kimseye yara getirmez.
SÖZÜN SONU: Bir mıhın, bir nalın, bir atın, bir kahramanın anlam ve önemini kavrayamayan akıllızadeler, ne yaparlarsa yapsınlar kendilerine yaparlar. Ortamın aşırı elektriklenmesi, kimsenin işine yaramaz. Her toplum, her kurum ve kuruluş, her kişi kendi geleceğini kendi elleriyle hazırlar…
