Kahvede oturuyorum. Yanıma yaklaşan bir vatandaşımız; bana Mesut beyi anlatır mısınız diyor… Göz göze geliyoruz. Gel otur, diyorum…
Mesut bey; sineği yenmiş bir başkandır, diyorum. Gözümün içine afal afal bakıyor, anlamadım diyor.. Dinle diyorum; Sarımsaklı da sahilde ya da evinin balkonunda oturmuş, akşam yemeğini ailen ile büyük bir keyifle yiyeceksin, her şey mükemmel… Huzurunu ne bozar, diyorum.. Sivrisinek diyor. Gülüyorum, doğru diyorum.. Gördün mü sineği yenmek çok önemlidir. Sarımsaklı’da sivrisineği yenen insandır..
Bu kadar mı diyor..
Dinle diyorum..
Diyelim ufak bir iş yeri açtın.. Para kazanıp ailenle huzur içinde kazandığını yiyeceksin, huzurunu ne bozar…
Ekmeğim de kazancımda gözü olan kara sinekler, bozar diyor…
Doğru diyorum..
Mesut bey, Sarımsaklı’da mafya bozuntularını tokatlarken, kurşunun üzerine yürüyen kocaman bir yürektir. O kara sinekler hemen kaçıverdi, dedim.. Huzur, geldi..
Vay be, dedi..
Vecdi hocam sinek olayını nereye bağladın, şaştım kaldım..
Bak güzel kardeşim, sinek dediğin şey çok küçüktür ancak önlem almazsan elinden herşeyini alır..
İnsan alışmış, kocaman şeye… Esasında o kocaman şey dediğin senin korkularındır. O korkular seni öyle yönetir ve teslim alır ki, bir türlü kral çıplak lafını söylemezsin… Kral çıplak lafını söyleyemediğin içinde hep yenilir ve yenilirken de korkularınla ezilir, yok olursun.. Mesut bey, bizden biri, sade, ailesine düşkün, namazında niyazında cumasını kaçırmaz ve bunları yaparken de kimseye görünmez. Bak unutma Müslümanlık görünmez dindir. Sen bu yüce dini yaşarken görünmezlik zırhı içinde yaşarsan bu dünyada her daim o saflığın içinde kral çıplak diyebilirsin..
Mesut bey, Atatürkçüdür… Biliyor musun Atatürkçülük “Nutuk” kitabını dağıtmaktan öte okumak ve anlayarak yaşayabilmektir. Atatürkçülük bu anlamda gösterişten uzak durma ve sadelik içinde katılımcılık duruşuyla paraya teslim olmadan üretebilme ve tüketebilme sevdasıdır… Ve sürekli yenilenmedir…
Onu özetleyen bir paragrafı (*) buraya aldım…
“Ayvalık’ı sevmek burayı yurt edinmiş herkesin hakkıdır. Bana göre Bir kenti en çok seven, O’na en çok hizmet edendir. Ayvalık gerçek zenginliğini, birbirini sevgiyle kucaklayan, çevresiyle barışık, doğasına aşık, kültürünü özümsemiş, geçmişten gelen birikimlerini bugününe taşımış insan kaynağından alır. Yani büyük Ayvalık’ın esas zenginliği insanıdır. Biz bu zenginliğin bir bütün olarak ele alındığında gerçek gücünü ve değerini bulacağına inanıyoruz. Kimseyi ötekileştirmeden Ayvalık’ı seven, Ayvalık için çalışan, Ayvalık’ta yaşayan herkes hemşehrimizdir. Büyük Ayvalık Belediye Başkanlığına seçilirsem eğer, Ben kimsenin etnik kökeniyle ilgilenmem. Beni ilgilendiren hemşehrilerimin etnik kökeni nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmasını önleyecek yönetimi hakim kılmaktır”
Devam edelim mi…
“1969 yılında Ayvalık’ta doğdum. İlkokulu ve Ortaokulu Ayvalık’ta okudum. Lise’yi Balıkesir’de okuduktan sonra, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin İktisat Fakültesi’nden mezun oldum. Daha sonrasında iş hayatına atıldık. Özel sektörde yöneticilik tecrübelerimiz oldu. 2009 yılında da politikaya girerek CHP’den Küçükköy Belediye Başkanı adayı oldum ve bu yarışta ipi göğüsledik. 4 buçuk yılı aşkın bir süredir de bu görevi sürdürüyoruz. Evliyim ve bana her daim destek olan sevgili eşimle birlikte, iki de çocuğum var.”
Devam ediyoruz…
“Ayvalık’ın en önemli değerlerinden olan etnik çeşitliliğin, kültür kaynaşmasına ülkemizde örnek gösterilmesini hedefleyen bir düşünceyi taşıyoruz. Midilli, Girit, Serez, Karadağ gibi göçle gelmiş, sonradan Anadolu’nun her yanından gelen insanlarla kaynaşmış, Roman kültürünü içselleştirmiş, Alevi inancını, İslam dininin diğer mezheplerini ayırt etmeksizin bir arada yaşandığı coğrafyamızın zenginliği kabul ediyoruz. İster Ayvalık coğrafyasında doğsun, ister burada yarı zamanlı yaşasın, bu coğrafyada yaşayan tüm etnik ve dinsel grupların tamamının Ayvalık için aynı hemşehrilik duygusunu taşıdıklarını düşünüyoruz. Her yurttaşa eşit mesafedeyim, her fikri baş tacı ediyorum. Her düşünceye saygıyla bakıyorum”
Mesut bey, Anadolu insanı ve Anadolu insanının saflığında yaşayan dürüst bir insan… Belki duruşuyla biraz soğuk gelebilir ancak dokunabildiğiniz an siz de onda ki bu saflığı, temizliği göreceksiniz…
2014 yılında ki seçimlerde rakibi olan sayın Rahmi Gencer beyi desteklemiştim. O gün desteklediğim için o günün verileriyle pişman değilim.. Ancak uygulamada ortaya koyduğu performans nedeniyle çok büyük hayal kırıklığı yaşadım ve onun sebep olduğu yanlışların sorumluluğunu ben de acıyla yüreğimde taşıdım, taşıyacağım…
Mesut bey, Ankara’dan büyük bir hayal kırıklığı ile döndüğünde teslim olmak yok, bağımsız aday olacaksın dedik.. Olmaz, ağabey dedi.. Benim o iki yıl neler yaşadığımı ailem biliyor. Ben çok acı çektim.. Siyaset benim için bitti, dedi.. Kabul etmedik. Özellikle Tuba Aysun arkadaşımızın WhatsApp’ta kurduğu “halk hareketi” grubu ile kadınlarımızı ayağa kaldırdı. Mesut başkanı ikna edinceye kadar göbeğimiz çatladı. Peki! dedi.. Encümen olmadan olmaz, dedi.. Peki! kabul dedik.. DSP dedi, kabul dedik. Pazartesi akşamüstü telefon ile aradığında şaşkın ve tükenmiş durumdaydı. O gece Ayvalık’ı ayağa kaldırdık. Ayvalık’a gelinceye kadar organize olduk ve onu kucakladık..
Hikayenin özeti bu..
Niye Mesut bey, diyeniniz olabilir…
Halk O’nu istediği için…
Kolay değil, sineği yenmek..
Sineği yenen kocaman bir yürek o…
Sevgi ve saygılarımızla…
Vecdi Yılmaz
* 26 Kasım 2013 Suat Salgın röportajı tırnak içindeki yazılar buradan alınmıştır.