1821’de Yunanistan’da başlayan Yunan ihtilali hemen Ayvalık’a sıçradı. Ayvalık Rumlarının Osmanlı Devleti içinde özel görünümde bir özerkliği vardı. Bu özerklik, Ayvalık arazisinin sahibi olan “Medine-i Münevvere Vakfı”(Haremeyn-i Şerifeyn Vakfı”nın kiracısı durumunda olan Ayvalıklıların ve vakıflarının gerek İslami kanunlarda, gerekse bugün de medeni kanunlarda yer alan “şüf’a hakkı” kullanımından kaynaklanmaktaydı.
Efsanevi bir şekilde anlatılagelen, Sadrazam Cezayirli Hasan Paşa’nın belki de sözlü bir buyruğu ile Ayvalık’ta Türkler yerleşemiyordu. 1770 Çeşme yenilgisinden dönen Hasan Paşa ve askerlerine yardım eden Ayvalık Rumları 1789’da Hasan Paşa sadarete geçince Metropolitleriyle birlikte kendisini tebrike gitmiş ve böyle bir emir koparabildikleri söyleniyordu.
Doğruluğu tartışmalı olan bu konu, gerçekten de Ayvalık’ta Müslümanların ve Türklerin sadece memur ve hizmetli olarak bulunmaları ve de ev veya tarla, zeytinlik, yağ mengenesi gibi şeylere sahip olmamalarıyla bir bakıma doğru sanılıyordu.
1821’de Yunan İhtilali ile birlikte, Ayvalık Rumları da isyan ettiler(1) ve bunlara Yundalılar(2) ve Ayazmend, Ayvacık, Edremit, Kemer-i Edremit ve Çandarhisarı kazalarında bulunan Rumlar(3) da katıldılar. Ayvalık ayaklanması başlar başlamaz(4) o zaman ki Hüdâvendigâr Valisi İbrahim Paşa’a(5) Balıkesir Mutasarrıfı’na(6) bir emirle çevrede konup göçmekte olan bazı aşiretleri Ayvalık üzerine sevk etti.
Ayvalık’ta ayrılıkçı isyan başlamasıyla beraber, devlet hemen harekete geçerek Hüdâvendigâr Valisini hareketi bastırmakla görevlendirdi. Ayrıca vurucu güç olarak Karaman Valisi Ebubekir Paşa’ya(7) ve Denizli Voyvodası Tavaslı Osman Bey’e hızla Ayvalık’a “erişmeleri” bildirildi.
Ayvalık üzerine gönderilen oymakların en büyüğü o sırada Kepsut yöresinde bulunan Çepnilerdi. Balıkesir’de konup göçmekte olan Yörük Aşiretler, Osmanlı vergi sistemi içinde askeri seferlerde orduya hizmet ve askerlik yapmaktı. Askerlik görevi ile bu Yörüklerden Çepniler de, Ayvalık “asilerini” tedib ile görevli; Denizli Voyvodası Tavaslıoğlu Osman Bey(8) idaresinde 2500 kişi(9) ile Ayvalık üstüne gelerek, önce nizam gereği Rumlardan silahlarını bırakmaları istendi(10) reddedilince, şiddetle isyan bastırıldı(11). Rumlar büyük bir pişmanlık içinde korkuyla Midilli Adasına kaçmışlardı.
Adalara kaçan isyancılar ve bazı korsanların(12) kıyılarda dolaşmaları, yeni bir tecavüz karşısında kalınmasın diye Devleti tedbir almağa sevk etti.(13) Denizli Voyvodası Tavaslı Osman Bey’in topladığı neferlerin 1500 ü İzmir Muhafızlığı emrinde İzmir’den Ayvalık’a kadar sahillerin korunmasına memur edildi.(14)
Bu tedip hareketi uzun süre konargöçer oymakları arasında anıldı, söylendi. Bu baskını yapan derebeyine yakılan Kadıoğlu’nun derlediği bir destanı kaydediyoruz(15):
Ayvalık dedikleri altundan direk
Çığrışır mayalar dayanmaz yürek
Buna Davaslıoğlu gibi bir aslan gerek
Vurun arkadaşlar kalmasın gâvur
Şimşir pala ile başlar biçerim
Bana Davasoğlu derler al kan içerim
İşte geldik il yara yara
İbrahim Tepe Yunanı eyledik para
Ey Yunan nasibin denizde ara
Vurun arkadaşlar kalmasın gâvur
Şimşir pala ile başlar biçerim
Bana Davasoğlu derler al kan içerim
Arap derede harbe başladık
Çakmaklı tüfekleri hep ataşladık
Gâvurlar kaçdılar bizde taşladık
Vurun arkadaşlar kalmasın gâvur
Şimşir pala ile başlar biçerim
Bana Davasoğlu derler al kan içerim
Ayvalık şehri bizim ilimiz
Ördek uçtu viran kaldı yurdumuz
Sokaklarda kaldı birçok ölünüz
Vurun arkadaşlar kalmasın gâvur
Şimşir pala ile başlar biçerim
Bana Davasoğlu derler al kan içerim
Yunanın gemisi geldi dayandı
Kara taşlar al kanlara boyandı
Tüfek seslerine dünya uyandı
Vurun arkadaşlar kalmasın gâvur
Şimşir pala ile başlar biçerim
Bana Davasoğlu derler al kan içerim
Denedin mi kendini ey papazoğlu
Kaç bin esir aldın, kaç bin yaralı
Böyle pala yedin mi dünya duralı
Vurun arkadaşlar kalmasın gâvur
Şimşir pala ile başlar biçerim
Bana Davasoğlu derler al kan içerim
Ayvalık papazını yere devirdim
Bir kese akçayı atını verdim
Tanrıya şükür olsun murada erdim
Vurun arkadaşlar kalmasın gâvur
Şimşir pala ile başlar biçerim
Bana Davasoğlu derler al kan içerim
Ayvalık destanı özellikle şiire yatkın olan Çepniler arasında yüzyılı aşkın bir süre yaşamıştı. Kadıoğlu’nun bu destanı 1935’de derlediğini düşünürsek olayın etkilerinin büyüklüğünü anlayabiliriz. Maalesef notaya alınmamış olan bu destan bugün tamamen unutulmuştur.
Ayvalık’tan getirilen ve Müslüman edildikten sonra evlenilen kadınların Çepni toplumu içinde varlığı da bir başka farklı noktadır. Özellikle kapalı toplum olarak dışarıdan, hatta kendilerine çok yakın aynı inançlı olan Tahtacı köylerinden bile kolay kolay kız alışverişi yapmayan Çepnilerin bu tür geleneklerine aykırı evlenmeleri kabullenmeleri de dikkati çekmektedir.
Bu toplumsal olayda ortaya çıkan sevincin ve elde edilen sonucu toplum üzerinde etkileri böyle bir destanın yakılmasını sağlamıştır.
Ayvalık ve Yunda ve diğer kasabalardan kaçan Rumlar, geride bıraktıkları zenginliklerden ötürü hemen pişman olarak, Patrikhane vasıtasıyla mektuplar yazarak, af talep etmeğe başlamışlardı.(16)
Rumların malları; Hazine-i Mansûre-i Emlâk-ı Hümayûn tarafından zapt ve idare edildi.(17) Af edildikten ve geri döndükten bir süre sonra malları kendilerine iade edildi.
İstenilen bu af ancak on sene sonra kabul edilerek, Rumların geri dönmelerine izin verildi.(18) Kaçan yirmi binde fazla Rum geri döndü.(19)
1821 Ayvalık isyanının bastırılmasını izleyen yıllarda Çepniler de, diğer konargöçer oymaklar gibi yazlık kışlıkları arasında belli defter ve düzene bağlı olarak konup göçmeye devam etmişlerdir.
1830’lu yıllarda Ali Bey isimli birinin Çepnilerin başında Yürükan Zabiti olarak bulunduğunu ve vergilerini bu kişi aracılığıyla devlete ödediklerini görüyoruz.
1831 de Ayvalık İsyanının bastırılması üzerine dağılan yirmi bin kadar Rum(20), Rum Patriği Kostantiyus vasıtasıyla af edilmeleri ve terk ettikleri mülklerinin kendilerine geri verilmesi için başvurdular(21). Sultan da bir irade-i seniye çıkararak zeytinliklerini Ayvalık Rumlarına geri iade edilmesini sağladı.(22)
1800 lü yıllarda devletin dışta gittikçe zayıflaması, büyük ölçüde içte de büyük bir otorite boşluğu meydana getirmişti. Bu dönemde halk içinde büyük perestiş sağlaması “eşkıyalık” olaylarının artmasına neden olmuştu.
1840 yılı başlarında Ayvalık Rumları bir kere daha ayaklanmağa teşebbüs ettilerse de(23), ayaklanma temayülleri görülür görülmen devlet yetkililerinin aldığı tedbirlerle(24), yirmi sene önceki gibi, bütün Akdeniz adalarında ve Mora’da başka bir ayaklanma olmadığından Tersane-i Amire’den gönderilen bahriye askerleri kargaşayı önledi. Ayaklanmayı bastırdı.(25) Ortalık sakinleşti. Ayaklanmayı başlatanların çoğu gene Midilli’ye kaçtı, ir kısmı da yakalandı.(26) Teslim olanlar af edildi.
1840lardan sonra Ayvalık Rumları arasında zeytinyağı ticaretinin yanı sıra kaçakçılık da çoğaldı. Silah, tütün, afyon kaçakçılığı özellikle macera tutkunu gençler arasında çok yaygındı. Yunanistan’ın etkisiyle gençler arasında “Elenlik” ideali bir tutku halini aldı. Bu ideal onlara Kurtuluş savaşı sonunda hiç beklemedikleri hiç beklemedikleri bir zamanda yüzyıllardır yaşadıkları bu topraklardan ayrılmalarını getirdi.
– – — – – – – – – – – – – — — – – – – – – – – ————- – – – ————
(1) BOA.HAT.dosya:943 gömlek:40679 – 19 Receb 1236 ve BOA.C.DH.dosya:349 gömlek:19 Şaban 1236(Rum tayfasından din ve devlet hakkında icra-yı hiyanete umumen müttefik bulunduklarından ve Ayvalık ve Sisam Adaları reayası da kendilerine mütabaat etmiş olduklarından bahisle bunların kahr ve tedmiri..)
(2) BOA.C..AS.dosya:555gömlek:23283 -29 Şaban 1236
(3) BOA.C..DH.dosya:134 gömlek:6673 -18 Rebiülahir 1237( Ayazmend, Ayvacık, Edremit, Kemer-i Edremit ve Çandarhisarı kazalarında Türk nüfus karşısında isyan edemeyecek olan Rumların, Ayvalık’a gelerek isyana katıldıkları anlaşılıyor.)
(4) BOA.C.DH.dosya:43 gömlek:2115 -23 Ramazan 1236 (Rum milleti umumen devlete hain olup bu esnada Akdeniz’de dolaşan izbandid gemileri ehl-i İslam gemilerine taarruz eyledikleri gibi Ayvalık ve Yunda ve Sisam ahalisi de isyan eylemiş olduğundan..)
(5) BOA.HAT.dosya:715 gömlek:34132 – 29 Zilhicce 1236
(6) BOA.HAT.dosya:716 gömlek:34163 – 28 Ramazan 1236
(7) BOA.C.AS.dosya:555 gömlek:23283 – 29 Şaban 1236
(8) BOA.HAT.dosya:716 gömlek:34163 – 28 Ramazan 1236
(9) BOA.C..AS.dosya:562 gömlek:23611 – 29 Şaban 1236
(10) BOA.C.DH.dosya:246 gömlek:14780 – 28 Ramazan 1236
(11) BOA.HAT.dosya:940 gömlek:40600 – 16 Şevval 1236
(12) BOA.HAT.dosya:858 gömlek:38309/B – 29 zilhicce 1236
(13) BOA.HAT.dosya:1559 gömlek:18 – 10 Rebiülahir 1237
(14) BOA.C.AS.dosya:562 gömlek:23611 – 29 Şaban 1236
(15) Kadıoğlu İsmail Hakkı, Çepniler, 13, 14, 15 (Kadıoğlu İsmail Hakkı Bey, bu destan ile ilgili dipnotunda; Tavasoğlu Hasan Bey isminde bir Derebeyi’nin Konya Ereğlisi’nden bu isyanı bastırmaya memur edildiğini, Kepsut Çepnilerinde bu bastırma hareketine Davasoğlu ile birlikte katıldıklarını, esir ettikleri bazı kadınları da Müslüman edip evlendiklerini, bunların soyuna Çepniler arasında “Muçular” dendiğini, bu oymağın Kozpınar (Balıkesir), Karaçam (Soma), Büyükoba (Akhisar) köylerinde oturmakta olduğunu kaydetmiş. Kozpınar köyünden emekli öğretmen rahmetli Şemsi Aslan ile yaptığım konuşmada, kendisinin de bu oymaktan olduğunu, fakat bu ismin kesinlikle esir edilip, Müslüman edildikten sonra evlenilen hanımla bir ilgisi olmadığını, “Muçular” ismi oymağına çok süslü giyinmeyi sevdikleri için bu lakabın takıldığını belirtmişti.) İsmail Hakkı Bey’in yanlış olarak zikrettiği kişi; Denizli VoyvodasıOsman Bey’dir)
(16) BOA.HAT.dosya:878 gömlek:38882/A – 29 Zilhicce 1237
(17) BOA.C.DH.dosya:86 gömlek:4276 – 19 Receb 1251
(18) BOA.C.ML..dosya:11 gömlek:495 – 20 Safer 1247 (Ayvalık ve Yunda Adası’nda vukubulan isyan esnasında firar eden reayadan, pişman olup avdet etmek isteyenlerin avdetlerine müsaade olunmasına ve üç sene için cizyeden maada tekaliflerin akdine ve helak olanlar emvalinden zeytin ağaçlarından maadasının kendilerine verilmesine ve hasat zamanında istirdat olunmak üzere paraca muavenet edilmesine dair evamir-i şerife tasdir olunduğunu mutazammın..)
(19) BOA.C.DH.dosya:129 gömlek:6414 – 20 Safer 1272
(20) BOA.C.ML.dosya:129 gömlek:6414 – 20 Safer 1247(31.07.1831)
(21) BOA.HAT.dosya:773 gömlek:36235 – 29 Zilhicce 1246 (11.05.1831)
(22) BOA.HAT.dosya:773 gömlek:36236 – 29 Zilhicce 1246(11.05.1831)
(23) BOA.C.DH.dosya:28 gömlek:1253 – 29 Zilhicce 1255 (04.03.1840)
(24)BOA.C.DH.dosya:28 gömlek:1253 – 29 Zilhicce 1255 (04.03.1840) (Rum taifesi icra-i fesad ve hıyanette müttefik olarak bir takım izbandut gemileri ehl-i İslâm gemilerine taarruz, Sisam ve Ayvalık, ve Yunda reayaları isyan eylemeleri ile bu gibilerin emvali ganimet ve kadın ve çocuklarının istirkâk olunmaları hakkındaki fetvayı şerif mucimince sadr olan irade-i seniyenin tamimen tebliğ edilmekle, her nerde böyle bir hal zuhur ederse istiz’an ile vakit geçirmeyüb hücûm ile kahr-u tedmîr ve karı ve çocuklarının esir ve emvallerinin yağma edilmesi ve istiman edenler olur ise itimad hasıl olmadıkça, aman verilmemesi ve fakat sadakatte devam edenlere teaddi ve tecavüz olunmaması hakkındaki emir mucebince muamele olunacağı…)
(25) BOA.A.}MKT.dosya:1 gömlek:94 – 19 Muharrem 1258 (Ayvalık’ta çıkan kargaşayı önlemek üzere Tersane-i Amire’den gönderilen bahriye askerinin yerine Sığıla’da bulunan redif askerlerinin görevlendirilmesine ve teferruatına dâir kâime.) ve BOA.İ..MSM. dosya:79 gömlek:2280 – 07 Rebiülehir 1258 (Ayvalık kazasının erazil-i reayasından bazı uygunsuz halde bulunmuş olan eşhasın icra-yı tedibleri istidasına dair makam-ı Kapudani-i Derya’ya vürud eden mektup ile ilam-ı şeri üzerine Meclis-i Has’da cereyan eden müzakerat kararını şamil tezkire-i samiye..)
(26) BOA.İ.DH.dosya:60 gömlek:2988 – 24 Rebiülahir a258 (04.06.1842)