“Mekke Fethi” kutlama törenlerine nedense hep mesafeli kaldım ve kalmakla da yetinmedim, yılbaşı kutlamalarına alternatif olarak geliştirilmiş siyonizme hizmet eden bir proje olarak algıladım.
Fetihin anlamı nedir, sorusundan gidersek görürüz ki fetih olayında savaş vardır.
Savaşarak bir yeri alma ve aldıktan sonra da ganimetin paylaşılması vardır.
Mekke olayına fetih yani fethetme olayından baktığımızda görürüz ki, burada bir fethetme yoktur.
Hazreti Muhammed’in ordusu Mekke’yi kuşatır ve kuşatma tam tamına iki yıl sürer.
Mekke’nin düşmesi an meselesidir. Hazreti Muhammedin ordusu o anın heyecanı içindedir.
Ganimetin büyüklüğü göz kamaştırmaktadır…
Bir şey olur ve Hazreti Muhammed ordusuna haber vermeden Mekke’ye gider ve Hudeybiye Antlaşması’nı imzalar.
Antlaşmayı imzalarken iki büyük taviz verir, görünür.
Mekkeliler, antlaşmayı Allahın elçisi unvanıyla imzalanmasını istemediklerinden imza insan Muhammed olarak atılır.
İki-Mekke den ganimet olarak bir toplu iğne bile alınmayacaktır.
Mekke’nin zenginliği yine Mekkelilerin olacaktır.
Karşılığında yalnızca Kabe içindeki peygamberlere ait olanlar dışında kalan bütün putlar kırılacaktır.
Ve o bütün putları da peygamberimiz kendi eliyle kırar.
Hazreti Muhammed antlaşmayı imzaladıktan sonra dönüp ordusuna bilgi verdiğinde başta Hazreti Ömer olmak üzere ordusunda çok büyük hayal kırıklığı yaratır.
Görüldüğü üzere Mekke fethedilmemiştir.
Kuşatma sonrası bir antlaşma ile teslim alınmış ve teslim sonrası kentte ganimet uygulaması yapılmamıştır.
Kentin çöpü bile alınmamıştır.
Zenginlik her noktasıyla Mekkelilerin elinde kalmıştır.
Sadece Kabe içindeki putlar kırılmıştır.
Bu olayı iki aşama da incelemek zorundayız.
Peygamber olarak, iki insan olarak yani komutan olarak…
Peygamber olarak olaya baktığımızda Hazreti Muhammed’in söylemek istediği yada vermek istediği mesaj bu antlaşmayla tam yerine oturuyordu:
“En kötü şartlarda yapılan barış, en iyi şartlarda yapılan savaştan daha hayırlıdır” ilkesine dayanmış oluyordu.
Yani demek isteniyordu ki, “haklılık adına savaş değil, mutluluğun yaşanması için barış…”
Bunu ancak bir peygamber yapabilirdi, yaptı..
Her ne kadar Avrupa onu eli kanlı diye nitelendirse de işin gerçeği budur…
Eli kanlı olan, Haçlılardı…
Köpek ölüsünün yanından geçerken arkadaşları koku nedeniyle burunlarını tıkarken o ölü köpeğin dişleri güzel diyen, diyebilen yüce bir insandı.
Mutlu insanlar, ölüm üzerinden mutluluk düşü kurmazlar…
İnsan ve komutan olarak baktığımızda ise karşımızda bir deha görürüz.
Mekke kenti, dönemin en zengin kentidir.
Zenginlik sadece para ve pul olarak değildir, her konuda zenginlik vardı.
Dininin bütün dünyaya yayılması için o zenginliğin her bir parçasına büyük ihtiyaç vardı.
Onu bir savaş uğruna yok edemezdi.
O zenginlik ganimet olarak yok edilemezdi.
Kurulacak yeni medeniyetin uygarlığın temeli olacaktı.
Yeni çağın yeni imparatoru İslam olacaktı.
Bunun için burjuvanın zenginliğine ihtiyaç vardı.
Nitekim uygulama da da görüldü ki 8 Haziran 632 de gözlerini yaşama kapadığında arkasında en az 500 yıl sürecek Emevi-Abbasi uygarlığı dünyayı yönetecekti.
Hazreti Muhammed bunun için yani kurulacak bu yeni uygarlık için ailesinin yok olmasını bile göz almıştı.
Mekke’de öldürmeyip üstüne bir de yönetme gücü verdiği Ebu-Süfyan ailesinin dördüncü kuşağından Muaviye 680 de ailesini yok edecekti…
Mekke olayına ezen tarafından yani Mekke zenginleri açışından bakıldığında söylenen Hazreti Muhammedin yenildiği ve bu yenilgiyi de Hudeybiye antlaşmasında unvanını kullanmadığına dayandırırlar…
Hazreti Muhammedin ordusu tarafından bakıldığında ise Mekke savaşı büyük bir hayal kırıklığıdır.
Hazreti Muhammed gözüyle bakıldığında ise Mekke savaşı değil de Mekke kuşatması dünya için yeni bir kapı açmış ve o açılan medeniyet kapısından içeriye özgür akıl girerek insanın önüne yeni zenginlikler koymuştur.
Dünya fethedilmeye başlamıştır.
İslam dünyayı etkilemiştir.
Etkilemeye devam edecektir.
Diyeceğim odur ki Mekke kuşatmasıyla Mekke fethedilmemiş ancak sonuçları itibariyle dünya fethedilmiştir…
Bunun gözardı edilmesi için “Mekke fethi” demek yeni bir siyonist proje içinde yok olmaya doğru yol almak demektir…
Mutlu insan, mutluluğun peşinden gider..
Mutlu insan her daim barışı ve huzuru düşünür….
“Ölmeden önce ölünüz” Hazreti Muhammed
Sevgi ve saygılarımla… Vecdi Yılmaz
