Bugün barış mitingine giderken iki canlı bombayla katılımcılara yapılan saldırının 4. Yılı.
103 kişinin hayatını kaybettiği 100’lercesinin yaralandığı kitlesel bir katliamın yıldönümü.
Katliamın nedenlerini doğru anlayabilmek için öncesine ve sonrasına bakmak lazım.
Kısaca 7 Haziran 2015 seçimi ile 1 Kasım 2015 de neler oldu da siyasi dengeler birden değişiverdi ona bakmak lazım.
Birkaç gün önce siyasi görüşlerimizin taban tabana zıt olduğu bir arkadaşımla karşılaştım.
Arada bir karşılaştığımızda istemeyerek de olsa selamlaşır hal hatır sorarız.
İkimiz de biliriz ki, bu ki zorunlu bir ritüeldir ve nezaketen yapıyoruz.
Bizimki hemen Suriye’den başladı “Bak göreceksin terörü temizleyeceğiz” dengeler değişecek dedi.
Evet dedim, terör siyasi dengeleri değiştiriyor ama her nedense siyasi tablo hep sizin lehinize değişiyor.
Biliyorsun 7 Haziran 2015’den 1 Kasım’a kadar artan terörle siyasi tablo değişiverdi.
Nasıl oldu dedim?
146 günde ne değişti de tablo değişti?
“Ne olacak canım millet Kılıçdaroğlu’nun yalancılığını gördü yanlıştan döndü”
Neyi gördü de döndü.
Adam başbakanlığı bile Bahçeliye teklif etti.
Biz onun teklifi yalandan yaptığını biliyoruz.
Peki, 21 Temmuz Suruç katliamı 33 gencin katli?
Yalan
22 Temmuz iki polisin Ceylanpınar’da uyurken katledilmesi?
Yalan
Terörün birden artması?
100 civarında asker ve polisin şehit edilmesi?
Yalan
Ankara garında mitinge giderken katledilen 103 insan
Bunların hiç birisiyle “bizim” hiçbir ilişkimiz yok, hepsi yalan…
Dur o zaman dedim bir yalan daha söyleyeyim.
Sen dört dörtlük bir faşistsin…
Sakin sakin duran adam birden hiddetlendi
Tabi ki bu da yalan.
Siz zaten böylesiniz.
Yalandan, iftiradan başka bir şey bilmezsiniz.
Bir güldüm bir güldüm.
Meğer ben ne kadar yalancıymışım.