Kaz Dağları’nda yıllardır süregelen maden istilalarını biliyoruz, hepimiz takip ediyoruz, hepimiz isyan ediyoruz.
Zira bitmiyorlar.
Bir bakmışsınız Havran’da çıkıyorlar karşımıza, bir bakmışsınız Bayramiç’te…
Kaz Dağları, cennet.
Ama pıtrak gibi maden şirketleri ne kadar izin verdiyse…
Son iki yıldır Alamos gündemde…
Ne eylemler yapıldı, Türkiye ayağa kalktı, o çirkin fotoğraflar, Kaz Dağları’nın içine saplanan o hançer herkesin belleğinde.
Güya eski hale gelecek!
Çevrecilerin inat ederek sürdürdüğü kararlı eylemlerde Covid önlemlerine aykırılıktan ceza bile kesildi nöbet tutanlara…
Dağın içinde açık havada olanlara bile ceza kesen müthiş bir takip yeteneğimiz var; ilginç!
Neyse…
Son gelişmeleri özetleyelim.
CİMER’e sormuşlar, Kaz Dağları’nın Alamoslu hali nicedir diye,
CİMER cevap vermiş, ruhsat iptal diye.
Bir gün sonra biraz daha detay düştü medyaya.
Ruhsat süresi dolduğu için Tarım ve Orman Bakanlığı orman kullanım iznini iptal etmiş meğer.
E yine sevinmek gerek.
Bir gün sevindik.
Bir gün sonra Enerji Bakanlığı’ndan açıklama geldi bu kez.
Alamos tarafından Enerji Bakanlığı’na gönderilen temdit (süre uzatım) projesinin değerlendirme aşamasının sürdüğü bildirildi.
Opsss!
Balataları yakmayın daha, devamı var çünkü.
Ama bu bile yeterli.
Şimdi CİMER ne diyor, Orman Bakanlığı ne? Enerji Bakanlığı ne?..
Sevinç kursakta kaldı Enerji Bakanlığı açıklaması ile.
Hatta bir de Orman Bakanlığı’nın açıklamasından sonra Kanadalı firma gittikten sonra rehabilitasyon çalışmalarını idarenin yapacağı, oysa bunu firmanın yapması gerektiği yazıldı çizildi.
Enerji Bakanlığı ise süre uzatım incelemesinin devam ettiğini söyleyerek Kanadalı şirkete yeşil ışık yaktı bir kez.
Cennetin içinde maden…
Hangi bakanlık nerde, kimin yetkisi nereye kadar, kim kimin izniyle ne yapıyor, nasıl bir garip mevzuat sistemimiz vardır ki Orman Bakanlığı’nın izni bitiyorsa da Enerji Bakanlığı kendi açısından dosyaya devam ediyor.
Orman Bakanlığı’nın cennete bu hançerlerin vurulması karşısında en büyük set olması gerekirken orman kullanım izni vermesi bile akla ne kadar uyuyor?..
Siyanür zehirdir.
Balya örneği var dibimizde.
Siyanür zehirledi mi o doğal çevre asla eskisi gibi olmaz.
Nasıl rehabilite edeceksiniz, kesilen yüzbinlerce ağaç nasıl geri gelecek, her şey yolunda gitse, siyanür etkisi yok olsa, yüzbinlerce ağaç dikseniz, ne zaman o eski haline gelecek?
Hele hele getirisi ne madenin?
Kanadalı ne kadar götürecek; Türkiye Cumhuriyeti’ne ne kalacak?
Birisi deveyi hamuduyla yutarken gerçekten biz Ulus olarak ne kazanmış olacağız?..
Yıllar önce Havran’a yapışan Tüprag vardı. Yıllar önce “zeytin mi altın mı” diye çok sorular sormuştuk…
O yıllardan bu yıllara bir şey değişmedi…
Madenciler aynı yerde.
Çevreciler aynı feryatta.
Teee Kanada’dan buraya geliyor şirketin biri.
Madem altın zenginiyiz, madem çok zengin olacağız ya, neden bu işi MTA yapmıyor o zaman?..
Neden eloğlu bizim dağlarımızı deşiyor?
Ve son nokta…
Birkaç gündür kamuoyuna düşen haberlerin ardından nihayet Alamos Gold açıklama yaptı:
“Kaz Dağları’ndan hiçbir yere gitmiyoruz, 2009’da devlet tarafından bize 60 yıllık hak verildi. Gidip arayın bulun, işletme hakkı sizin” dendi.
Buyrun buradan yakın…
Buyrun şenliğe…
Alamos konuştu son olarak.
Bakanlıklarımız ne diyecek?
Birisi a diğeri b derken…
Alamos çıktı dedi ki: “Ben burdayım 60 yıl altın arayacağım”
Mealen diyor ki: “Kaz Dağları’nı deşerek, delerek, keserek öldüreceğim.”
Daha ne desin Kanadalı!
Takdir vicdanların.