featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. MANİSA’YA KAPTIRILAN LOKOMOTİF İÇİN

MANİSA’YA KAPTIRILAN LOKOMOTİF İÇİN

BALIKESİR – BANDIRMA ARASINDA KARA VE DEMİR YOLU TARİHİ

İlk çağlardan bu yana Bandırma Limanı, Batı Anadolu’yu deniz yoluyla Dünya’ya ve İstanbul’a bağlayan en önemli limanlardan birisi olmuştur. 1912’de demir yolu işlemeye oluncaya kadar bu bağlantı kervanlarla sağlanıyordu.
Aslında Bandırma – Balıkesir yolunun hikâyesi çok eskiden beri var olan bir yolun hikâyesidir.
Eski yol Demirkapı Derbendi ile Ömer Bey Köy Nahiyesi üzerinden Balıkesir’e bağlı iken, yol Demirkapı Derbendi üzerinden doğrudan Balıkesir’e bağlanınca Ömer Bey Köy Nahiyesi sapa kalmış ve nahiye merkezi Susığırlık’a (Susurluk) alınmıştı.
Ömer Bey Köy adı zaman içinde kısaltılarak “Ömer Köy”e çevrilmişti. “Demir Kapı” ya gelince; burası deve kervanlarının konakladığı, içine hayvanlar düşüp telef olmasın, suyu pisletmesin (mundar etmesin) diye kapısı demirden yapılmış bir kuyunun bulunduğu bir yerdi. Herhalde tarih içinde, bir zamanlar oraya bir hayvan düşmüş olmalı ki, bir hayır sahibi bu kuyuya demirden kapı yaptırmış. Daha sonra buraya Demir Kapı denilmişti.
1800’lerin başında Osmanlı Devleti denizlerdeki hâkimiyetini tamamen kaybetmişti. Akdeniz; İngiliz, Rus ve Fransız savaş gemilerinin kontrolündeydi. 1821 Yunan isyanı öncesinde Ruslardan yüz bulan Yunan isyancı ve korsanları da adalar arasında sefer yapan bütün ticaret ve haç gemilerini soyuyorlardı.
İstanbul’un iaşesi, deniz yolunun kesilmesinden sonra zora girmişti. Buraya zahire nakli denizden mümkün olmadığından 1819’dan itibaren İzmir’de toplanan zahire, Aydın, Saruhan ve Kütahya’dan temin edilen develerle Bandırma’ya, buradan da gemilerle İstanbul’a nakledilmişti.
İzmir – Balıkesir – Bandırma yolu bundan sonra İstanbul’a zahire nakli için kullanılan mutat ve stratejik bir yol olmuştu. 
Osmanlı Devleti yöneticilerinde; demir yolları tesisi ederek, ülkenin zenginliklerini ve madenlerini limanlara daha kolay taşıyarak hat safhaya varan mali sıkıntıların üstesinden gelinebileceği inancı oldukça eskiden beri vardı.
Özellikle pek çok batılı müteşebbis, demir yolu yaparak maden çıkarma imtiyazı alma, fabrika kurma gibi teşebbüslerine Osmanlı Devleti’nin büyük kolaylıklar ve imtiyazlar vermesi üzerine buralarda yatırım yapmak için heveslenmişti.
Bandırma – Balıkesir arasında demir yolu yapma ve işletme imtiyazı ilk defa 1870 de verilmişti. Ayni imtiyaz 1872 de Mösyö Duwilkinson isimli bir İngiliz’e de verildi. Bu müteşebbis aradığını bulamamış olmalı ki hemen bir yıl sonra “Şirket-i Nafia –i Osmaniye” isimli bir şirketin kurucusu olan Serkis Efendi adında birisi ayni imtiyazı almış, ayrıca Serkis Efendi’ye İstanbul – Bandırma arasında bir vapur işletme ruhsatı da verilmişti. 
1874’de Nakel Makers isminde bir başkası daha uygun bir teklifle Bandırma – Konya demiryolu inşaatı ruhsatı için başvurdu. Ona da ruhsat verildi.
Devletin her gelene ruhsat vermesi, ruhsat alanların bir an önce ekibini kurup işe başlaması için idi. 
Bu kişiler ruhsatı alıp Avrupa’da ve borsalarda uygun yatırımcı aramakta, çoğu kez de yatırımları toplayıp ortadan kaybolmaktaydılar.
1891’de bu kez Bandırma – Mudanya arasında bir demir yolu inşası için Mösyö Taklikeres isminde birine ruhsat verildi. O da kısa zaman sonra, herhalde birilerini dolandırmış olmalı ki ortadan kayboldu.
1896’da Bandırma – Konya Demir yolu Hattı yeniden söz konusu oldu. Bu defa da Mösyö Bele’ye imtiyaz verildi.
1900’lerin başında Bandırma – Soma demir yolu hattının yapımı, biraz da Sultan’ın özel gayretiyle nihayet bir Fransız şirketi imtiyazında başlatıldı. 1912’de Bandırma – Soma hattı işletilmeye başlandı.
Bandırma’nın Soma üzerinden İzmir’e bağlanması çalışmaları daha 1909 da söz konusu edilmeye başlanmıştı. 2.Meşrutiyet Meclisi’nde bir çok görüşmelerden sonra proje tasdik edilip ödenek ayrılarak demir yolu 1913’de tamamlanarak Bandırma İzmir arasında tren seferlerine başlanıldı.
1890’a kadar Anadolu yolları kışın balçığa dönüşür, yolculuk ve taşımacılık adeta imkânsızlaşırdı. Özellikle harp sıralarında asker ve malzeme naklinin sıkıntıları ve limanlara maden, zahire, malzeme naklinin zorlukları yoğunlaşınca Devlet-i Âli Osman topraklarında kara yollarının ıslahı, onarımı ve yapılması 1830’lardan itibaren dikkate alınmaya başlandı.
1885’de Bandırma – Balıkesir yolu Karesi Vilayetince ele alınarak “şose” olarak inşasına başlanıldı. Bu şoseler, Nafıa Nezareti’nin “yol mühendisleri” gözetiminde yaptırılıyordu. Şose için köprüler ve menfezler de ayni bütçe ve plan dâhilinde yaptırılıyordu. 1890’da yolun büyük bir kısmı tamamlanmıştı.
1891’de yol açıldı. Devlet; Bursa – Mudanya – Balıkesir –Bandırma yollarında gidecek olan arabalardan vergi (mürur resmi) aldırmaya başladı.
1900 yılına gelindiğinde, bu yolun geçen zaman içinde iyice bozulduğu anlaşılıyor. Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde (BOA) bu konu ile ilgili bir dilekçede; Karesi – Bandırma arasındaki şosenin geçmeye elverişli olmadığı, üstelik bir de “mürur” diye geçiş vergisi alındığı, şikâyet ediliyor. 
1904’e gelindiğinde İstanbul’daki bir şirketin otomobiller getirttiğini ve Balıkesir – Bandırma arasında da taşımacılık yapmak için ruhsat talebinde bulunduğunu görüyoruz. Bu talep nedense reddedilmiş. O yıllarda hızla yapımı sürdürülen, kısa süre içinde biteceği umulan demir yoluna rakip olsun istenmedi mi acaba?
1915 yılında “Karesi Sancağı Meclis-i Umumi İçtimaı”nda gene Bandırma – Balıkesir arasında otomobil işletme imtiyazı görüşülmesi olduysa da tam Çanakkale Harbi sırasında bu ruhsat talebi geri bırakılmıştı.
1919 yılında Balıkesirli iş adamı ve Milli Mücadele’de Belediye Reisi Hafız Mehmet Emin Efendi (Keçeci) hem Balıkesir’e elektrik fabrikası, hem de Balıkesir – Bandırma arasında otomobil işletme şirketi kurmak için ruhsat talep ettiyse de, Mehmet Emin Efendi’nin Milli Mücadele için varını yoğunu harcadığı ve Yunan işgali üzerine memleketi terk ettiği için Yunan İşgal Kumandanlığı tarafından bu ruhsat iptal edilmişti.
Kurtuluş ile başlayan dönemde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında memleket ancak toparlanmış, başkaca bir teşebbüs olmamıştı. 
1930’ların başından itibaren İzmir – Balıkesir – Bandırma ve Bursa hattında “Salon Otobüs Firması” çalışmaya başladı. O zamanın şartlarında çok modern sayılan otobüsleri vardı. Sadece bir sırada 5 kişi (3-2) şeklinde oturuyorlardı. Bu otobüsler arabanın önüne takılan bir marş kolu ile çalıştırılıyordu.
1940’lı yıllarda “İnanöz Otobüs Firması” o yılların en konforlu arabaları olan Austin marka otobüslerle sefere başlayınca “Salon Otobüsleri” rekabete dayanamayarak ortadan kalktı.
Gene ayni yıllarda Balıkesir – Edremit – Ayvalık – İzmir arasında çalışan “Kabadayı Otobüsleri” Bandırma –Balıkesir hattına girmek isteyince uzun süre firmalar arasında kavgalar, sürtüşmeler yaşandı.
Bugün bu firmalar, çoktan ömürlerini doldurarak yerlerini yeni firmalara bıraktılar..

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
MANİSA’YA KAPTIRILAN LOKOMOTİF İÇİN
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!