Geçtiğimiz ay Manyas’ta öğrencilere yönelik yaptığım Spor Sevgisi adlı sunum sırasında ilginç bir soru soruldu. Sporun hayatımıza ve sağlığımıza faydalarını coşkuyla anlattığım bir anda ısrarla söz almak isteyen bir öğrenciye kayıtsız kalamadım.
-Spor sevgisinin iyi,güzel anlatıyorsunuz! Peki siz sigara içiyor musunuz?
O tertemiz ve çocuksu aklıyla biz büyüklerin tutarsız-yalan- dünyasına tepkisini dile getiriyordu aslında sorusuyla. İyi, hoş anlatıyorsun ama zararlı alışkanlıkların varsa sana ve söylediklere itimat etmeyeceğim diyordu bakışlarıyla…
Sanırım toplum olarak son dönemdeki en büyük problemlerimizden biri olan tutarsızlık sorununun bir yansımasıydı çocuğun karşı çıkışı! Derdini birkaç slogan ve sembol ile anlatma yeteneğine sahip, yaptıklarıyla yaşadıkları ters orantılı yığınlar, tutarsızlıklarını birbirlerine dayatırken hayata güzel bakan tertemiz dimağlar şimdilik inanmıyor ve sorguluyorlar. Ancak biz büyüklerin çelişkili dünyasının yakın zamanda onları da kendine benzetmesi çok zor olmayacak! Mangalda kül bırakmayanları görecek ve onlar gibi kolay olanı seçecekler…
Şikayet ettiğimiz şekilci hayat algısının oluşumunda sanal ortamdaki sosyal paylaşım platformlarının büyük bir etkisi olduğu aşikar. Birbirimizle eskiye göre daha fazla tanıyor, takip ediyoruz. Sıkıntı da burada başlıyor. Kendini ifade etme biçimi olarak sembolleri kullanan ama hiçbir şekilde kullandığı değerlerin karşılığını veremediğini bildiklerimiz zihinlerde müthiş bir karmaşa yarattılar. Bahsi geçenler ahlaki yoksunluklarını hiç dert etmiyor! Sosyal paylaşım sitelerinde profillerine simgesel bir görsel koymaları yeterli. Tabi bir de yakın oldukları grupların kendileri gibi fanatiklerini memnun etmek ve zeytinyağı gibi üste çıkmak için karşı tarafı kıyasıya ahlaksızlıkla ve hainlikle suçlamak lazım! İşte bu yalan dünya da alan savunması yapıp sadece bölgemizi savunur hale geldik. Bir şeylerden şikayet edip kendi açmazlarımızı bir türlü görmüyoruz. Böyle bir ortamda da ne yazık ki çocuklarımıza doğru model olmayı beceremiyoruz.
ÇUKUR’A DÜŞENLER!
Son yıllarda hastanelerde, okullarda ve spor alanlarında artan şiddetten hemen hemen herkes dert yanıyor. Ama gelin görün ki şikayet edenlerin bir bölümü de olmak üzere kalabalık bir kitle, şiddeti normalleştiren, kaba kuvveti yücelten Çukur v.b dizileri iple çekiyorlar. Eğer bahsi geçen ya da ona benzeyen bu tür dizileri izliyorsanız şikayet etmeye de hakkınız olmadığını düşünüyorum. Gözü kara bir şekilde şiddet olaylarının içine girmekten çekinmeyenlerin motivasyon kaynağı olan bu tür yapımlara karşı başta eğitimciler ve sağlıkçıların istikrarlı bir duruş sergilemeleri gerekiyor. Şikayet ettiğimiz her ne varsa onunla mücadele etmek ve ortadan kaldırmak için en başta tutarlı, sonrasında kararlı olmamız şart…