Neden sadece manevi?
Maddi kısım ailelere havale edildiği için maddi danışmanlık düşünülmemiş olabilir mi?..
Şakayla giriş yapalım istedik ama olan biteni görünce Nabizade Nazım’ın sözlerini hatırlamamak mümkün değil:
“Halkımızın çocuk terbiyesi oldukça tuhaftır. Terbiye edelim derken terbiyesini bozarlar da haberleri olmaz.”
Bizde olan aynen bu.
Çocuk, ne verirseniz onu alır, nasıl örnek olursanız onu rol model olarak belleğine kazır.
Bir çocuğa, hele hele neredeyse doğar doğmaz teknolojiye gark olan bir çocuğa 7-8 yaşına kadar ne verirseniz öyle büyür ve gelişir dalları.
O yüzden ilk çocukluk evresinde anne ve baba başta olmak üzere yakın çevresi çocuğun gelişiminde birinci etkilidir.
Ve ilkokul öğretmeni.
Bir çocuğun hayatına tarifi imkansız katkılar sunar o ilk öğretmen.
Velhasıl..
Nicedir “manevi danışman” diye yeni bir proje kamuoyunun gündeminde ve tartışılıyor.
En son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim, psikolojik ve rehberlik öğretmenleri varken manevi danışmanlık diye ayrı bir oluşuma gerek var mı?..
Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesi imzaladı 2021’de.
O zaman için sadece ortaokul ve imam hatip okulları kapsamdaydı.
2023’de ek protokol yapıldı, erken yaştaki ilkokul öğrencileri dahil tüm öğrenciler projeye dahil edildi.
Ama din görevlilerinin ÇEDES’e dahil edilmesi yine projeye gölge düşürdü.
Çünkü pedagojik eğitimi olmayan hiç kimse çocuklara bu tarz bir eğitim veremez.
Projenin amacı da kağıt üstünde öğrencileri “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” yetiştirmek.
Yani ÇEDES olmasa, Milli Eğitim’in amacı zaten asli olarak bu değil midir?
Öğretmenlerin hepsi çocuklarımızın zaten manevi danışmanı değil midir?..
Sayısız öğrenci için pek çok öğretmen sırdaş, arkadaş değil midir?..
Yani ÇEDES olmadan önce eğitim sistemimizin amacı bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlere göre öğrenci yetiştirmek değil miydi?,,
ÇEDES mi yapacak bunu?
Yoksa Milli Eğitim sistemine laiklik ilkesini tırpanlamaya yönelik yeni adımlar mı bunlar?..
Hele hele zaten rehberlik öğretmenleri okullarda varken, psikolojik danışmana sahip okullar varken şimdilik birkaç ilde pilot uygulamayla başlatılan ÇEDES gerçekten eğitim mantığına ve akla uygun mu?..
İlle de böyle bir projede ısrarlıysanız o zaman atanmayı bekleyen nice pedagoji uzmanından, psikolojik danışmandan, rehberlik öğretmeninden faydalanın… Onu da geçin çocuklara örnek olun.
Bilginin önemsendiği, doğu söyleyenin okuz köyden kovulmadığı, aklın ve doğrunun yanında olunan, bilimin rehberliğinde geleceğe yürüdüğünüzü gösterin…
Şeyhlerin, şıhların ayak izlerini takip eden, cinci hocalara gidip tecavüze uğranan, Atatürk’e sabah akşam hakaret eden bir toplum olmadığınızı gösterin.
Hindistan, ayın güney kısmına ilk araç gönderen ülke olup uzay yarışında dünyanın ilk dört ülkesi içinde yer alırken bizim günlerimizi nasıl heba ettiğimizi ve zina yapanın affedileceğini ama ayakta küçük ihtiyacını giderenin affedilmeyeceğini söyleyen sözde hocaların topluma ne verdiğini düşünün.
Örnek olun çocuklara.
Çocuklar saf değil.
Tüm öğretmenlerimizin amacı zaten iyi bireyler yetiştirmekken gereksiz ve amacı kuşkulu garip projelerle toplumun kafasını karıştırmayın.
Milli Eğitim’in amacı ne?.. Protokollerle mi amacını gerçekleştirecek?..
Nabizade ile başladık, Atatürk ile bitirelim, her konuda nokta atışı yapan Mustafa Kemal’in bu isabetli görüşleri nasıl “cuk” diye oturuyor bugüne, bir kesimin delirmesi ondan değil mi zaten?
Bakın ne diyor -bir de karma eğitimi bulandırmak isteyenlere- Büyük Önder:
“Kızlarımızın vatan ve milletin yüksek menfaatlerini savunup koruyabilecek kabiliyette yetiştirilmesi milli eğitimde esas tutulmalıdır. Ve kız çocuklarımıza entelektüel yetkinlik kazandırılması elzemdir. Türk kadınının esasen dehaya sahip olduğuna şüphe yoktur. Türk kadınları memleketin kaderini millet namına idare eden siyasi zümreye dahil olmak arzusunu belirtmiştir. Dolayısıyla kadınlarımızı hiçbir vatandaşlık vazifesinden uzak tutamayız. Çünkü hakların tümü vazifeden doğar.”