Haftalardır turizm sektörü üzerine görüntülü ve yazılı haberler yapıyorum.Bacasız fabrika olarak nitelenen turizm ülkemiz için çok önemli.Turizmin Avrupa ayağında bu sene sıkıntılar var! Bunda Avrupa ülkeleri yetkililerinin aldığı tavsiye kararlarının önemi büyük.Bunun siyasi bir karar olduğu maalesef ortada.
Bazen, ‘İbrahim Bey Avrupa’dan bakınca Türkiye nasıl gözüküyor?’ diye sorular sorulur. Gördüklerimi yaşadıklarımı zaman, zaman paylaşırım. Aykırı düşünceler tepki çekse de söylemekten çekinmem.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını öncesi, ulaşım yasakları başlamadan önce de Balıkesirdeydim.16 Mart tarihinde uçuş yasaklarının başlamasına ramak kala Almanya’ya uçtum ve salgın yüzünden ülkemden tam üç ay ayrı kaldım!
Uçuş yasakları kısmen kaldırılınca Türkiye’ye dönmeye karar verdim. Kısa süre öncesine kadar Almanya’da sıkı bir kontrol,Türkiye girişinde test, iki hafta evde karantinaya göre kendimizi hazırladık…
Televizyonlarda izlenen haberler ve anlatılanlar sonrası çok kişinin seyahat uyarılarını da dikkate alarak Türkiye uçuşlarından vazgeçtiklerini söyleyebilirim.
Uçuş akşamı her zamanki gibi yaklaşık dört saat önce Köln-Bonn Havaalanına geldim ve ilk şoku yaşadım.Her zaman uçulan ‘D Terminali’ nde kimse yoktu! Soru soracak kimse de yoktu! Camda asılan uyarı yazısı sonrası yaya olarak yaklaşık bir km. yürüyerek ‘B Terminali’ne gelindi . İstanbul ve İzmir’e uçacak iki uçak için kontörler önünde yolcular beklemede. Burada da bilgi verecek kimse yok! Madem uçak koydunuz bir görevli insanları bilgilendiremez mi? Var olan şirket sorumluları maalesef yetersiz! İnsanlar yönlendirilmiyor! Yolcuların yarısı 60 yaş üstü. Maskesiz dolaşanlara polis zaman zaman uyarı yapmak durumunda kalıyordu.Yoksa cezadan söz etmesi etkisini gösteriyor.
Formlar elimizde kaldı!
İşlemler başlayıp bagajlar verildikten sonra iki farklı form yolculara doldurulması için dağıtıldı… İlki sağlık sorunu olmadığına dair taahhütname, diğeri ise iletişim bilgilerinin yer aldığı yolcu tanıtım kartı. İlki uçağa binerken alındı. Diğerinin İzmir’de alınacağı söylendi, ama elimizde kaldı!Bu formların doldurulması bir çok kişi için sorun oldu! Kiminde kalem yok, kimi yazılanları görmüyor! Kim söylediyse okur yazar olduğumu yaklaşık 10 kisinin formunu doldurdum, çantamdan çıkarıp verdiğim 3 kalemimin hala geri dönüşünü bekliyorum!
Şaka bir yana trafik yoğun olmayınca uçağımız zamanında kalktı. Boş koltuğun olmadığı uçağın uçuşu boyunca, sosyal mesafenin korunması, maskelerin takılı tutulması anonsu yapılması ise ilginçti!
Uçak Adnan Menderes Havaalanına indikten sonra uzak bir noktaya park edildi, yolcular otobüsle terminale getirildi.
Bir çok kişi test uygulaması için kuyruğa girebilmek adına koşturuyordu,ama gele gele polis kontrolüne gelindi. Çıkarken polise ,’Test uygulaması nerede yapılıyor?’ diye sordum, ‘Bizde yapılmıyor!’ diye yanıt aldım. Bundan sonrası 40 seneki uygulama!
Sormak istediğim; Madem test yapılmayacak neden yaygara koparılır?Böyle sorumsuzluk olur mu? Sırf bu uygulamalar yüzünden bir çok insan Avrupa’dan Türkiye’ye gelmekten vazgeçiyor. Buna da kimsenin hakkı yok! Uygulanmayacak tedbirler seslendirilmese, önlem diye açıklanmazsa daha faydalı olmaz mı?
Ayrıca, havaalanındaki bir çok bankamatiğin kaldırılması ve olanlardan da para çekilememesinin dikkatimi çektiğini de dile getirmeliyim.Sanırım vatandaşa kredi dağıtmaktan bankamatiklere para konulması unutulmuş olmalı!
***
Havaalanı parkına bıraktığım arabamı alarak Balıkesir’e doğru yol aldım. Eve uğramadan, Pazar Pazarına uğradım.Girişte gül suyu şeklinde ellere dezenfekte sıkılması ilginçti.Maske takma zorunluluğu, sorumluluğu yok, ama dezenfekte var !
Öğrenmek istediğim maske takma zorunluluğu var mı yok mu? Varsa neden takılmaz, yoksa zaman zaman neden uyarı yapılır? Zabıtalar çay içeceklerine pazar yerlerinde kontrol yapabilmeliler.Ayrıca denetim görevleri de olmalı.Uymayanlara gereken yapılmalı.. Ama kimin umurunda! Her şeyi Sağlık Bakanından beklemenin anlamı yok. Normalleşme eski hayata dönüş olarak algılanmamalı.
Maske takma ve uygulamasında denetim şart. Köln-Bonn Havaalanı’nda polis sürekli kontrol etti,maske takmayanlar uyarıldı. Bu ikaza da uyulduğunu gördüm.Çünkü herkesin bir birini uyarması önemli…
Dün akşam balkonda otururken tesadüfen evin önünde jandarma yürüyüs yapan iki kişiyi maske takmaları konusunda uyardı. ‘Yürüyüş yapıyoruz. Türkiyenin yarısı maskesiz!’ Yanıtı sonrası şaşırdım…
Pandemi mi? Hangi pandemi? Binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, kimin umurunda?
Pazarda, ya da yolda maskesiz birini uyaracak kadar cesaretim yok! Devletin çözemediği soruna ben neden müdahil olayım? Pazar yerlerindeki zabıtalar gibi oturur çayımı içer, rahatıma bakarım.
Çok teşekkürler, eline sağlık! Her iki ülkedeki eksiklikleri ve yapılması gerekenleri güzel bir dille ifade etmişsiniz!