Ne güzeldir Edremit’in tarih kokan sokaklarında gezmek. İnsan, ne zamanın farkına varır. Ne de acıkıp susadığının. Ben Kazdağ Çiğdemi, bazen kendimi Sabahattin Ali’nin romanlarına konu olan Bayramyeri’inde bulurum. Bazen İbrahimce yokuşunda. Ayakta kalmayı başaran eski evlerin izini sürerim. Edremit, beni Kazdağı eteklerindeki güzelim köylerine de ulaştırır. Birçok seyahatime tanık otogarında, her köy otobüsünün yeri bellidir.
Geçtiğimiz ekim ayıydı. Yazı aratmayan sıcak mı sıcak bir sonbahar günüydü. Sabahın erken saatlerinde Altınkum’dan Edremit’e gelmiştim. Buradan da Dereli Köyü’ne gidecektim. Otobüsün hareket etmesine daha vardı. O sevdiğim sokaklarda dolaşabilirdim. Yeni güne başlamanın heyecanıyla evden kahvaltı etmeden çıkmıştım. Gerçi bunun bir önemi yoktu. Bir gezgin olarak açlığımın farkına varmazdım. Öyle sanıyordum. Taa ki Kapıcıbaşı Mahallesi’nde hizmet veren Lokanta Bahar’ın önünden geçene dek…
Edremit’in zengin kültürünü yaşatan lokanta, beni adeta sofrasına davet etti. Kendimi birden dışarıdaki masaların birinde buldum. Kazdağı’nın sunduğu nice güzelliği, kendine özgü eşsiz lezzetiyle harmanlayan baharın davetini geri çevirmedim. Sanki günler öncesinden sözleşmiştik. Kendimi yabancı hissettirmeyen ev sahipliği böyle düşündürdü. Güneş bana gülümsüyordu. Keyfim yerindeydi. Verdiğim siparişi beklemeye başladım.
Bir taraftan da içerisini gözlemliyordum. Gördüğüm her nesne, lokantada olduğumu unutturdu. Bir müzeyi geziyor gibiydim. Edremit Körfezi’nin değerleri ile örülü duvarlar, beni başka bir zaman dilimine alıp götürdü. Pek çoğumuzun bildiği efsaneye göre, bölgenin yüce dağı adını Sarıkız’ın kazlarından almış. Ve kaz, binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Türkmenler için büyük bir öneme sahiptir. Kazayağı, Salur Türkmen damgasıdır. Böylesine değerli olan simge, girişteki duvarda asılıydı.
Edremit Körfezi; Vergilius tarafından yazılmış olan Aeneis efsanesinin kahramanı Troialı kahraman Aeneas’ın, Antandros’a gelişinin de tanığıdır. Aeneas ve beraberindeki Troialıların inşa ettikleri gemilerden birisi de tam karşımdaydı. Ölümsüz ağaç zeytin, hak ettiği değeri görmenin gururu ile beni selamladı.
Her yurt gezisinde olduğu gibi Edremit’te de halkı tarafında büyük bir coşku ve sevgiyle karşılanan Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk baş köşedeydi. Bölgenin değerlerine sahip çıkan Bahar, lokantanın ötesinde bir işletme olduğunu anlatıyordu. Bu misyonu üstlenmeyi başaran işletmemizin sahibi Ekrem Yanbolluoğlu başta olmak üzere bütün çalışanlarını kutluyorum. O gün göstermiş oldukları ilgiden dolayı da kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Vermiş olduğum siparişin hazır olduğunu öğrenmemle tarihi yolculuğum sonlandı. Beni güne hazırlayan mercimek çorbasını çok beğendim. El açması gözleme de çok lezzetliydi. Her yönüyle pek çok ünlü ismin takdirini kazanan lokantamıza artık veda etmeliydim. Öğlen servisine çoktan hazır olan Kuzey Ege’nin birbirinden sağlıklı, şifa deposu yemeklerinin de tadına bakmak isterdim. Ama Dereli otobüsünü kaçırmamalıydım.
Öğlen yemeği ziyafeti bir başka zamana kaldı. Malum hepimizin sağlığı için uygulanan pandemi yasakları gereği oraya gidip yiyebilmemiz mümkün değil. Bir gün öncesinden ne yiyeceğimizi bize bildiren, hijyen koşullarını eksiksiz uygulayan, Kazdağı bolluğunu sofralara taşıyan lokantamız lezzeti paket servis ile ulaştırmaya devam ediyor. Edremit’ten Akçay’a, Güre’ye kadar geniş bir bölgeye de hizmet veriyor.
Sevgili okurlarım, bu bilgiler aklınızda bulunsun. Belki bir gün Edremit’in baharını eviniz de ağırlamak isterseniz. ‘’Alışverişini yerel esnaftan yap, esnafımıza sahip çık’’ çağrısında bulunarak yazımı sonlandırıyorum.
Bu sancılı zor günleri hep birlikte sağlıcakla ve dayanışma ile geride bırakacağımıza inanıyorum. Lütfen sizler de inanın. Şimdilik hoşça kalın.