1. Dünya Savaşı sonrası Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmış, emperyalist ülkeler SEVR hazırlığına başlamış, Türkiye üzerine akla hayale gelmeyen pazarlık yapıyorlardı.
Temel soru: “ANADOLU’DA TÜRKİYE YAŞAYACAK MI?”
Kuvayı Milliye’nin özü bu sorunun cevabında gizli.
Bunu iyi kavrayan bir avuç yurtsever Anadolu yollarına düşmüştü. Atatürk’ün önderliğinde başlayan bu yürüyüş… Samsun’a çıkış, Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas kongreleriyle Kuvayı Milliye’nin oluşturulmaya çalışıldığı bu zor ortamda;
”…Etrafındakilerden umutsuzluk içinde olan birisi, bir gün Mustafa Kemal’e:
-Paşam memleket işgal edilmiş, ordu tümüyle dağılmış, büyük devletler bizim sonumuzu görüşüyorlar. Galip devletlerin kuvvetli orduları ve donanmaları karşısında kurmak istediğimiz “Kuvayı Milliye” neye yarar? diye sordu.
Mustafa Kemal gayet sakin;
“Kuvayı Milliye”, namuslu bir insanın yastığının altındaki tabancaya benzer. Namusunu kurtarması için herhangi bir ümidi kalmadığı zaman da hiç değilse intihara yarar! cevabını verir.*
Yıllar sonra Mustafa Kemal başkan olarak mecliste oturumu yönettiği bir gün ;
Meclisteki bir din aliminin – “Arkadaşlar bir laikliktir gidiyor. Affedersiniz ben bu laikliğin manasını anlamıyorum, nedir bu laiklik ? ” sorusuna;
– “Adam olmaktır Hocam, adam olmak!” diye cevap verir.
Anadolu’da Türkiye’yi yaşatabilmek için, laiklik ve Kuvayı Milliye’nin özünün iyi kavranması gerekir.
İzmir’in işgalinin haber alınmasıyla; “Vatan için mücadele ibadettir” diyerek, Balıkesir’imizde Milli Mücadeleyi başlatanlar için yarın -16 Mayıs günü – “KUVAYI MİLLİYE GÜNÜ” olarak düzenlenecek etkinlik de COVID-19 nedeniyle yapılamayacak.
Oysa,
2001 yılında dönemin Sayın Valisi Utku Acun bey’in başlattığı, Kuvayı Milliye Haftası (16-19 Mayıs ) önceleri, özüne ve Kuvayı Milliye’nin başkentine yakışır şekilde kutlanmıştı.
2006’da üç güne, 2008’den itibaren de “Kuvayı Milliye Günü ” diye bir güne indirdiler.
Bu uygulamaya karar verenler;
Kubbesindeki kurşun levhaları mermi yapılması için veren ve Büyük Önder Atatürk’ü bağrında konuk eden ZAĞNOS PAŞA CAMİİ’ni,
Kurtuluşun mabedi ALACA MESCİT’i,
“…Bizim atacağımız her kurşun, şark ve İslam aleminin ebedi kurtuluşuna, yoksa maazallah ebedi esaretine sebep olacaktır” diyen Mehmet Vehbi (Bolak )Bey’i,
“Esaret mi ?… Asla…” diyen, General Kemal (Balıkesir) Bey’i,
“ Manda isteyenler Susurluk çayırına gitsin. Orada çok manda var. Protesto edelim diyorsunuz, düşman protestoyu alınca çıkar gider mi sanıyorsunuz? Bırakın boş lafları… Düşmanı geri döndürecek kuvvet namlunun ucundadır. ” diyen Kuşdilli Leblebici Raşit Bey’i
29 Mayıs 1919 ‘da Yunanlıların Ayvalık’ı işgal girişiminde ilk kurşunu atarak, Yunan birliklerini bölgeden çekilmek zorunda bırakan 172 Alayın kahraman komutanı Ali Çetinkaya’yı,
20 yaşındayken Akhisar-Sındırgı arasındaki Koca Yayla’da Yunanlılarla yapılan çarpışmada şehit olan Gördesli Makbule Hanım’ı,
Fransızların denetimindeki Akbaş cephaneliği basan, buradaki silah ve cephaneleri Anadolu’ya taşıyan ve ihanet şebekesi tarafından şehit edilen Edremit Kaymakamı Köprülü Hamdi Bey’i
Balıkesir Reddi ilhak Heyet-i Milliyesi’nin gizli toplantılarına ev sahipliği yapan, ilk müfreze kumandanı Zarbalı Hulusi (Zarplı ) Bey’i
Kumandasındaki Demirci Akıncı Müfrezeleri ile 30 Haziran 1920’den beri işgal altındaki Balıkesir’i 6 Eylül 1922’de işgalden kurtaran İbrahim Ethem Akıncı Bey’i
“Biz bir şey yapmadık, sadece görevimizi yapmaya çalıştık, vatan ne emrediyorsa onu yaptık.” diyerek tarih yazan Kırk Bir Bayrak Adam’ı ve daha nice isimsiz kahramanların manevi şahsiyetlerini, onların hayatta olan çocuklarını, torunlarını incitmeyiniz…
Kuvayı Milliye’nin beşiği ve başkentinde, kahramanların torunları, dedelerinin yolundan kararlılıkla yürüyeceklerdir.
Ey büyük Kuvvacı Atatürk: Bağımsızlık ve Özgürlük bizim de karakterimizdir.
Eşsiz kahramanlara saygıyla…..
* İlknur Güntürkün Kalıpçı – Her Yönüyle İnsan Atatürk
Ayhan Öztürk