Bu hafta Kütüphaneler Haftası idi. Ayrıca 2. İnönü zaferimizin 102. yıldönümü. Bundan dolayı bu haftaki sohbet konumuz kütüphaneler ve zaferimiz olacaktır. Önce kütüphanelerden başlayalım. Kütüphane kitapların toplandığı mekanlardır. Kitap bilgilerin kağıt üzerine saklanmasıdır. İlk yazı M.Ö.3500 yıllarında Sümerler tarafından bulunmuştur. Sümerlerin yazıyı bulması ile bilgi saklanmaya başlanmıştır. Sümerler bilgilerini kil tabletler üzerine yazarak saklamışlardır. Bu tabletlerden oluşan Sümer kütüphaneleri bulunmaktadır. Bu tabletler günümüzde okunmaktadır. Bu tabletlerde Nuh tufanı da anlatılmaktadır. Kutsal kitapların kökeninin de Sümerlerde olduğu ileri sürülmektedir. Asya’da Türkler ise bilgilerini taşlara yazmışlardır. Orkun kitabeleri bu taş yazmaların en ünlüsüdür. Orhun kitabeleri Türk ulusuna hitap eder. Ey Türk Gençliğinin önsüzüdür.
Mısırlılar ise hiyeroglif alfabesini bulmuşlar ve yazılarını papirüsler üzerine yazmışlardır. Papirüs Mısır’da yetişen bir bitkidir. Bu bitkiden üretilen papirüsler rulo olarak saklanırdı.M.Ö.200’lü yıllarda Bergama Krallığı bir kütüphane oluşturdu. Bu kütüphanede yaklaşık 400 bin kitabın olduğu söylenir. Bu arada Mısır’da Ptolemus döneminde İskenderiye’de bir kütüphane kuruldu. İskenderiye limanına gelen her gemi bir kitap bırakmak zorundaydı. İskenderiye kütüphanesi aynı zamanda bir üniversite idi. Dünyanın ilk defa çevresini ölçen Eratostanes bu okulda öğretmendi. Bergama krallığı yazı yazdığı papirüsleri Mısır’dan ithal etmekteydi. Mısır papirüs ihracatını yasaklayınca Bergama yumuşak deriden oluşan kağıdı buldu. Bu parçalar papirüsler gibi bütün değildi. Bundan dolayı bu parçalar üst üste konularak bugünkü kitap oluşturuldu. Bugün Parşömen kağıdı adını Bergama’dan alır. Bergama krallığı Roma tarafından alınınca Bergama kütüphanesi İskenderiye kütüphanesine nakledildi. İskenderiye kütüphanesi o dönemde dünyanın en zengin kütüphanesi oldu. Bu okulun öğretmenlerinden Hipatya 415 yılında Hristiyanlar tarafından öldürüldü ve kütüphanenin yarısı yakıldı.642 yılında Araplar İskenderiye’yi ele geçirince kalan bölümü de onlar yaktılar ve bu güzel kütüphane maalesef yok edildi.
Yazıyı yazmak için ağaçtan kağıt Çinliler tarafından üretildi. İlk baskı teknikleri onlar tarafından kullanıldı.1450’li yıllarda Avrupa’da ilk matbaa bulundu ve kitap üretimi kolaylaştırıldı. Ondan önce kitaplar elle üretilmekteydi. Matbaanın bulunması bilginin yaygınlaşmasına neden oldu. Bu durum aydınlanmayı getirdi. Osmanlı’da ilk matbaa 1728 yılında hayata geçti. Günümüzde kitap üretimi çok kolaylaştı. Her ile, ilçeye ve okula bir kütüphane kuruldu. Ayrıca Ankara’ya Milli Kütüphane kuruldu ve yayınlanan her kitaptan bir tane buraya yollandı. Kütüphanelerin önemini belirtmek için Türk Kütüphaneciler Derneğinin girişimi ile mart ayının son haftası 1964 yılından itibaren Kütüphaneler Haftası olarak kutlanmaya başlandı. Fakat maalesef ülkemizde kitap okuma oranı çok düşüktür. Umarım bu oran artar.
2. İNÖNÜ ZAFERİ
Ayrıca bu hafta 2.İnönü zaferimizin kazanıldığı haftadır. İleri harekata başlayan Yunan ordusu 1921 yılı başında İnönü mevzilerinde ordumuz ile karşılaştı ve ilk zaferimizi kazandık. Bunun üzerine Yunan ordusu takviye alarak 23.Mart.1921 ‘de tekrar saldırdı. Yine İnönü mevzilerinde kanlı bir çatışma başladı ve 1.Nisan.1921 tarihinde Yunan ordusu yenilerek geri çekilmek zorunda kaldı. Bu zaferimizi tebrik ederken Ulu Önder Mustafa Kemal Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey’e çektiği telgrafta “Siz orada yalnız düşmanı değil milletin maküs talihini de yendiniz” demiştir. Bugün komuta merkezi Metristepe’de bir anıt vardır. Bozüyükten Eskişehir’e doğru giderken sol tarafa bakarsanız anıtı görürsünüz. Çevrede pek çok şehitlik vardır. Bozüyük’ten geçerken bunları düşünelim ve o aziz şehitlerimizi analım. Kütüphanelerimizi ziyaret edelim. Okumazsak düşman buralara gelebilir. Unutmayalım okuyan ve düşünen ülkeler üretir ve onların dedikleri olur. Bizlerde kitaptan ayrılmayalım. Saygılar.