Dünyanın her yerinde manyaklar var.
O manyaklar yüzünden bir ülkeyi ve bir ulusu komple yargılamak ne kadar yanlışsa kutsala ve inanca saygıyı hafife almak o kadar yanlış.
Olanları biliyorsunuz.
Manyağın biri Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yaktı İsveç’te.
Sonra bir başka manyak Hollanda’da yaktı.
Bireysel eylemleri kaale almayabilirsiniz belki, nefret suçu, ırkçı hareket, dine saldırı deriz de devletlerin çok daha hassas olması gerekmez mi?..
Bırakın milyarlarca Müslümanın duvarlarında ve başuçlarında asılı olan Kur’an-ı Kerim’in yakılmasını…
Kitap yakılması dahi bu devirde faşizmin daniskası değil mi?..
İsveç ifade hürriyeti dedi.
Eleştirirsin, günümüz şartlarında şunlar uymuyor diyebilirsin, kendi görüşündür, kimseyi bağlamaz zaten.
İnanırsın, inanmazsın… İstersen puta tap, istersen pagan ol, bize ne!
Ama hiçbir dine, hiçbir inanca saldıramazsın, hakaret edemezsin. Bunun adı ifade ve düşünce hürriyeti değil, apaçık saldırıdır, apaçık hakarettir, apaçık evrensel bir suçtur.
İsveç’in hatası bu oldu, böyle bir açıklama yapılınca da ve hele hele eylem Türkiye Büyükelçilik binası önünde yapılınca bizim de bam telimize bastı.
Komplo teorileri yazıyor şimdi İsveç basını..
Manyağa para verilmiş, o da yakmış, hatta Türk bayrağını yakması istenmiş falan filan…
İsveç düşünsün bunu derdimiz değil. Hatta NATO ile olan durumu kaşımak için sabote de olabilir o da bizi ilgilendirmiyor.
Hepsi olası, bir sürü ülke temsilciliği dururken neden Türkiye seçildi elbette kafa yorulabilir.
Ama Kur’an-ı Kerim yakmak ifade hürriyeti değildir.
Düşünce özgürlüğü değildir.
Kimse kimseyi zorla Müslüman olmaya zorlamıyor, bu zorlamalar; aksine Haçlı kafasının olduğu zamanlarda yaşanmamış mı asıl?
Bunu en çok Kuzey Avrupa ülkeleri, eski inançları nedeniyle bilmez mi?..
Milyonlarca kişinin Viking dizilerini izlediği bir zamanda geçmişi böylesine unutmak mümkün olabilir mi?..
Velhasıl…
Hep gıptayla bakıyoruz ya Kuzey Avrupa ülkelerine…
Tüm uluslararası endekslerde hep zirvedeler…
İsveç, Finlandiya, Norveç, Danimarka….
Ama bu tip manyakların çıkmasına engel olamıyorlar.
Yineleyelim, buradaki o eylem normal şartlarda bir manyağın eylemi ama polis koruması altında, kitap yakarak, Kur’an-ı Kerim yakarak, bir ülke temsilciliği önünde oldu mu elbette devlet de fail durumuna düşüyor.
İsveç’in özür dileyeceğine bir de “ifade hürriyeti” diyerek eylemi demokratik çerçeve içine sokmaya çalışması ise tam abesle iştigal.
İnançlar saygı gösterilmesi gereken, dokunulmaz alanlardır.
Herkesin dini kendine, herkesin inancı kendine.
Ama Müslümanların da yaşadığı bir ülkede Kur’an-ı Kerim yakmak, buna göz yummak…
Kabul edilmesi mümkün olmayan kara bir leke olarak geçti tarihe.
Lakin…
Bu çirkin olay sonrası iki husus daha dikkatimizi çekti ki belirtmeden geçemeyeceğiz:
Birincisi, kaç İslam ülkesi bizim kadar şiddetli tepki gösterdi bu olaya, kendi büyükelçilikleri önünde gerçekleşmediği için sesleri cılız çıkmış olabilir mi?..
İkincisi, yaşanan çirkinlik sonrası bizdeki aşırı siyasal İslamcıların “şeriat isteriz” diye gösteri yapmaları ve bazı aklını kaybetmişlerin İsveç’i protesto ediyoruz diye Atatürk büstünü yıkmaları, kırmalarına ne diyeceğiz?..
Akıl herkese şart.
Akıl gitti mi her yer tımarhaneye dönüyor!