Sevgili okurlarım, yeni yılda aldığım en değerli hediye bir kitaptı. Okuduğum her satır, beni bugünün acı gerçekleriyle yüzleştirdi. Ve bana, bir kadın olarak bu gidişata dur diyebilmek için neler yapılması gerektiğini cesareti aşılayarak anlattı. Edremit Lisesi Mezunlar Derneği’nin biz kadın üyelerini, oldukça anlamlı bir eser ile buluşturan Kafekültür Yayınları’nın sahibi Halil Gökhan Yiğitler’e teşekkürlerimi sunuyorum.
‘’Kadın Hakları Evrensel Bildirgesi, Olympe De Gouges ‘’ adlı kitap, Olympe De Gouges’in Fransa Kraliçesi’ne hitaben yazdığı mektubu, Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni ve aktivist yazarın kadın olarak o dönemde Fransa’daki yaşam üzere değerlendirmesini içeriyor. Sevgili okurlarım, izniniz olursa bu kitabın bende uyandırdığı bazı duygu ve düşünceleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kadın, özgür doğar. Cesaretlidir, güçlüdür, bilgedir. Düşüncelerini ve inançlarını özgürce ifade edendir. İçinde yaşadığı toplumun parçası olan bir çocuğun annesidir. Sahip olduğu bütün özellikleriyle onurlu ve adil bir yaşamı hak etmektedir. Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi, o dönemin Fransa’sında kadını böyle anlatmıştı.
Günümüze ışık tutan tarihi bildirgeye göre; erkek, aydınlanma ve öngörü çağında etkili cehaletle zihinsel yetileri alıp kadın üzerinde despotça komuta etmek isteyendi. Eşitlik haklarını yalnızca kendisi için kullanırken devrimden yana olamazdı. Siyasal iktidarların ahlaki çürümüşlüğünün gerçek nedeni, kadınların sahip olduğu hakları bilmemesiydi. Bütün kadın temsilcilerinin yer aldığı bir Ulusal Meclis’in kurulması zorunluluktu.
Kadınlar, toplumda kaybettiklerinin farkındalar mı? Her şeyin düzelmesi için, kadınların erkeklerle aynı eşit haklara sahip olması ek başına yeterli midir? Aydınlanmış bir kadının kişisel çıkarları, cinsiyetinden daha ağır basar mı gibi bazı sorular, daha o zamanlar sorulmuş. Bugünün kadınları olan bizleri yakından ilgilendiren bu düşünceler, gelecekte de güncelliğini koruyacak niteliktedir.
Bildirge, kadınlara ‘’Biçimlendirilmesinde bir ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğu katkı sağlamazsa o anayasa geçersizdir, yok hükmündedir.’’ uyarısında bulunmaktaydı. Bu ifadeyi okurken kendime: ‘’Biz Türk kadınları olarak yeni anayasa çalışmalarının neresinde yer almaktayız?’’ sorusunu yönelttim. Fransız kadınlarını uyandırmaya yönelik birçok söylemin, her gün yeni bir vahşi cinayete kurban giden, şiddetin her türlüsüne maruz kalan, ilgili kişi ve kurumlarca yaşadığı ürkütücü ve endişe verici bu vahim durum karşısında adeta kaderine terk edilen biz kadınları harekete geçireceğini düşündüm.
İşte onlardan bazıları… Uyan, ey kadın! Kokuşmuş politikalardan korkma! Haklarını yeniden keşfet. Çok geç olmadan aç artık gözünü. Sana ait olanı sakın geri verme. Unutma ki; seni engelleyen her şeye rağmen kendini özgür kılmak senin elinde. Bu zor günleri kendi öz gücünle aşarsın.