Yeni dönemi 1 Ekim’de başlayacak TBMM’de, küçük çaplı makam aracı krizi yaşanmış.
Bazı haberciler öyle kaleme almış olayı.
“Küçük çaplı” diye.
Oysa bizce çok büyük kriz…
Hele hele vatandaşın çektiği ekonomik sıkıntı yanında…
Konu şu:
Meclis’te bulunan partilerin grup başkan ve başkanvekillerine Audi A6 tahsis ediliyormuş.
Saadet Partisi ve Gelecek Partisi, sonradan grup oluşturduğu için Meclis Başkanlığı bu partilere Toyota önermiş.
Ancak Saadet Partisi, diğer partilerin de Toyota’ya geçmeleri halinde bunu kabul edeceklerini, aksi durumda kendi araçlarını kullanmaya devam edeceklerini beyan edince Meclis Başkanlığı ihalelerle ilgili süreçleri gerekçe göstererek bu kez Toyota yerine Volkswagen önermiş.
Saadet Partisi, Audi A6’lar gelene kadar Volkswagen makam araçlarını kullanmayı kabul etmiş.
2021’deki Meclis Başkanlığı’na sorulan soru üzerine, Meclis Başkanlığı’na kayıtlı 292 makam aracı olduğu şeklinde yanıt verildiği hatırlanacak olursa bugün itibariyle kaçtır sayı bilmiyoruz haliyle.
Ne kriz?!
Büyük kriz.
Çok önemli çünkü makam aracı.
Keşke tüm milletvekillerinin ayrı ayrı araçları olsa…
Ama öyle kiralama falan da olmamalı; ihale de nedir; her vekile vermek lazım bir araç; çekememezlik olmasın; markalar savaşı çıkmasın.
Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Partilerin derdine bakın.
Neresinden tutsanız zaten elinizde kalıyor da bizim üzüntümüz geleceğe yönelik..
Böylesine akıl tutulmasından ne zaman ve nasıl kurtulacak bu ülke, yarınlarımız bugünden nasıl daha güzel olacak ona yanarız.
Basitçe sıralayalım:
Bu kadar makam aracı çok mu elzem?
Audi A6’dan aşağısı kurtarmıyor mu?..
TOGG’u geçtik, o da pahalı; Megane, Fiat olsa makam aracı ne olur; ayıp mı olur; itibar mı zedelenir?!
Saadet Partisi güzel bir atraksiyon yapmış da devamını getirmemişler onlar da, yazık!
Toyota’nın nesi var, neyi kabul edilmez; Toyota verirsen biz özel aracımızı kullanırız demek, sonra görüşmelerle Volkswagen’e tav olmak neyin nesidir allasen?..
Nedir bu, bir anlayan olabilir mi?
Keza ihale olayı…
Belli başlı kişiler için makam aracı alırsın, demirbaşına kaydedersin, ekonomik ömrünü bitirmeye doğru yenilersin…
Kirala kirala nereye kadar?
Hep diyoruz, tepe düzelmezse alt kademelerin düzelme ihtimali yoktur.
Belediyeler de, sayısız kamu kurumu da, hele hele üniversiteler de araç kiralama yolunda birbiriyle yarışıyor.
Bazı rektörlerin araç sevdası ve araç için ihaleye yazdırdıkları zaten apayrı bir olay.
Sokağın derdi ne; siyasilerin kafası nerde; kamu kurumlarının, daha da genelleyelim hatta, devletin böylesine savurganlığı ne zaman duracak?
Akıl alacak, vicdanlara sığacak gibi değil.
Saadet, kendi bindiği dalı kesmiş.
Bırakın Volkswagen’i, Toyota’yı kabul etmeli, hatta Audi A6 falan istememelilerdi.
Diğer partilere gol atmış olurlardı vatandaşın gönlünde; daha öte bir kazanım var mı?..
Ama önemli mi bu; seçilen seçildiği zaman zaten sokağı unutmuyor mu bu ülkede?
Sonra tasarruf genelgesi çıkarıyorlar, bazı belediyeler de şirinlik olsun diye midir nedir, bula bula kitap fuarı iptal ediyor genelgeyi gerekçe gösterip iyi mi?..
Ne zaman asgari aklın toplum vicdanıyla örtüştüğünü görebileceğiz siyaset arenasında; mümkün olabilecek mi bir gün acaba?..
“Küçük çaplı kriz” demiş muhabir haberini yazarken.
Ne küçüğü; olağanüstü büyük kriz bu.
Audi A6.
Kırmızı çizgimiz!