Kurbağalar demokrasiden bıkmış;
Bir vak vak, bir kıyamet,
İllallah!
Medet!
Gökleri tutmuş bağrışmaları.
Peki, demiş Tanrı;
Krallık yapıvermiş cumhuriyeti.
Ağzı var dili yok, vurdumduymaz
Bir kral inmiş göklerden.
Ama öyle güm diye düşmüş ki mübarek, göle,
Bizim çamurgiller
– Ki, bilirsiniz,bir hayli ödlek ve semelektirler-
Cup diye atlayıp suya;
Her biri girmiş bir deliğe.
Bir kral kalmış ortada bir de sazlar.
Yaman bir dev geldi sanmış kurbağalar;
Uzun zaman kimse çıkarıp başını
Bakamamış kralın yüzüne.
Oysa ki korktukları şey bir kütükmüş sadece.
Ama öyle ciddi, öyle heybetliymiş ki kütük,
İlk çıkan kurbağa zor çıkmış yüze,
Korkudan titreye titreye
Yaklaşmış koca devletliye.
Kurbağalar bakmış bir şey olmuyor yaklaşana;
O zaman artık koşan koşana!
Kralın dört bir yanı kurbağa dolmuş,
Gelip omuzuna oturanlar bile olmuş.
Bu ne biçim kral?
Vur ağzından lokmasını al.
-Yoo, demiş kurbağa milleti;
Bu kadar sus pus kral olmaz.
Başlamışlar yeniden dert yanmaya
Tanrı’ya:
– Aman, ne olursun, demişler;
Bir kral yolla ki bize ağzı burnu oynasın!
– Peki, demiş Tanrı;
Bir balıkçıl yollamış, her yanı oynak.
Ağız dersen işlek mi işlek:
Sağa bir gaga, sola bir gaga;
Her gagada bir kurbağa;
Ye babam ye!..
Bizimkiler basmış gene yaygarayı ,
Bu sefer kızmış artık Tanrı:
– Sizin oyuncağınız mıyım ben? demiş;
Demokrasi veririz vak vak;
Kral indiririz gökten,
Uslu, akıllı, babacan,
Gene vak vak.
Kesin artık şamatayı,
Bir yiyin bin şükredin yeni krala;
Yoksa daha beteri gelir ha!
Kıssadan hisse:
Hay sen bin yaşa, Jean De La Fontaine,
Ne güzel özetlemişsin memleketi,
Kısaca işin özeti:
” İTAAT ET RAHAT ET”
KAYNAK:
Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi
Jean De La Fontaine
Masallar ( Sayfa-100-101)
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
-VIII. Basım- Temmuz 2012, İstanbul