Her yıl tekrarlanan zeytin hasat şenlikleri, genellikle zeytinin başkent olarak sayıldığı şehirlerimizde belediyeler, ziraat ve ticaret odası gibi kurum ve kuruluşlar düzenler. Vali, kaymakam, belediye başkanları, yörenin milletvekilleri, diğer siyasi isimler, ünlü kişiler, etkinliklerde konuşmacı olarak yer alan isimler ve halk katılım sağlar. Kortejin başlattığı yürüyüş ile başlar. Konuşmalar yapılır. Paneller düzenlenir. Zeytinin önemi anlatılır. Ülkemizdeki zeytin yetiştiricisinin ve üreticisinin sorunları konuşulur. Konu ile ilgili uzman kişiler bilgilerini aktarır. Zeytin yörelerinde genellikle yaz döneminde düzenlendiği için bu şenlikler müzik ve eğlence eşlinde de geçer. Sembolik olsa da zeytin hasadı yapılır. Boy boy fotoğraflar çekilir. Gündemde yer almak isteyen isimler kendilerini göstermek isterler. Sosyal medyanın etkisinin günden güne arttığı günümüzde zeytin hasat şenlikleri sanki gerçek amacından daha çok magazinsel bir boyuta taşınıyor gibi.
Siyasi isimlerin katılımı, panellerin, konserlerin düzenlenmesi gibi gerçekleştirilen etkinliklere elbette karşı değilim. Her biri yapılma devam edilsin. Ama bütün bu etkinliklerin düzenlendiği yer şehir merkezleri, tatil beldeleri gibi yerler ile sınırlı kalmamalıdır. Biz bu zeytin hasat şenliklerini köylerimize taşımalıyız. O zaman bakın nasıl da köy meydanları şenleniverir zeytin hasadıyla.
Köylerimizdeki teyzem de amcam da, hasada katılan gençler de dinlesin o konuşmaları. Asıl bizler dinleyelim onları. Alıversinler ellerine mikrofonu bir zeytin ağacına nasıl hayat verilir anlatıversinler. Kadınlarımız, aylar boyu süren zeytin hasadında ailelerinin yaşadıkları zorlukları anlatsınlar. Sabahın erken saatlerine yollara düşen tayfalar dile getirsin zeytinin her birinin hayatlarına neler kazandırdıklarını. Onların bir yevmiye gününü nasıl tamamladıklarını dinlemek gerekir. Zeytin ağacının yetiştirilmesini, ürünün elde edilmesini, ürünlerin ambalajlanması ne derece doğru yapıyorlar. Bunları bilmek, öğrenmek gerekmiyor mu? Onların bu işi yanlışsız yapmalarını sağlamak, zeytin hasat şenliklerinin bir amacı olsa kazanan hepimiz olmaz mıyız? Kazanan, zeytinin ana vatanı olan evimiz, her şeyimiz, kimselere vermeyiz dediğimiz Anadolumuz olmaz mı?
Zeytin hasat şenlikleri bugünkü düzeniyle yapıldığında sanki daha çok tüketiciye hitap ediyor. Çarşıdan, pazardan, marketlerden, üretici firmalardan zeytin ve zeytin ürünleri alanlar daha çok katılım sağlıyor gibi. Köy halkının tamamının geldiğini pek sanmıyorum. Onların zeytine dair yaşanmışlıkları, söylemek istedikleri, olmalı dedikleri görmezden geliniyor gibi. Şenlikler kapsamında konuk edilen aydınlar, sanatçılar, yazarlar köy halkı ile bütünleşmeden gelip gidiyorlar gibi. Zeytinin yaşadığı sorunlar günümüzde malum. Hepimiz tek bir zeytin ağacını savunacağımızı söylemekteyiz. Kirazlı direnişi aylardır aynı inanç ve kararlılık ile sürüyor. Bu direnişte bize gösterdi ki o yöre halkı işin içinde yoksa taşı su ile değirmen dönmüyor. Kirazlı’daki komite, köy halkının tek tek kapısını çaldı. Onlar ile sürekli iletişim halindeler. Bu nedenle de seslerini bütün yurda duyurdular. Halk direnişi de benimsedi. Direnişe sadece Fazıl Say’ın konserine katılım sağlandığı gibi dışarıdan katılımcılar ile devam edilseydi bu kadar etkili olunamazdı. Bu gerçeği göz önüne almalıyız.
Zeytinin, ülkemiz için önemini sadece hasat şenliklerinde gündeme getirmek olmaz. O bizim sofralarımızın baş tacı ise her zaman onu koruyup, ona sahip çıkmalıyız. Zeytin ağaçlarına savunmak için illa doğa katliamcılarının eline mi düşmesi gerekir. Bizler her zaman zeytinin yanında olduğunu gösterelim ki karşı taraf yaşanılmasını istemediğimiz olayları gerçekleştirmeye cesaret edemesin. Zeytin hasat şenliklerini köy meydanlarına taşıdığımızda, köylümüzde hem kendisinin önemsendiğini hissedecektir hem de zeytinine daha çok sahip çıkacaktır. O zaman başta Kirazlı’yı cehenneme çevirmek isteyenler gibi zeytin ağaçlarımıza, topraklarımıza, tarımımıza göz dikenler kendilerine yaşam alanı bulamazlar. Köyleri, köylüyü yani zeytinden emek yiyen, emeğin gerçek sahiplerini zeytin hasat şenliklerine dahil etmeden zeytin ağaları da özgürlüğüne kavuşamaz. Şenlikler de körler sağırlar birbirlerini ağırlamaya devam ederler.
Zeytinyağının, sağlık için önemini hepimiz biliyoruz. Uzmanlar, doktorlar her dönem çok daha sağlıklı ve uzun bir yaşam için Akdeniz beslenme modelini önermeye devam etmektedirler. İtalya, İspanya, Yunanistan, Suriye, Tunus gibi zeytinin var olduğu bölgeler de zeytin ve zeytin ürünleri ne yazık ki ülkemizden daha çok önemseniyor gibi. Dünya da bir numarada olmayı hak etmiyor mu, eski mitolojik çağlardan beri zeytin ile anılan güzelim topraklarımız. Zeytin ile ilgili takılar, hediyelik eşyalar, giysi ve kıyafetler, kitaplar gibi pek çok daha üretilebilecek ürünler bizlerin gündelik yaşamında olmalıdır. Zeytini biz öylesine derinden hissetmeliyiz. Zeytine dair ünlü yazar ve şairlerimizin sözlerini sadece sosyal medyada paylaşmakla kalmamalıyız. Hayatımızda zeytin onların duygu ve düşünceleri gibi yer edinebilmeli. Bir kasayı ağzına kadar zeytinle doldurmak için emek harcayan köylümüzün halini anlayabilmeliyiz. Belki o zaman bir tek zeytinin bile ne denli değerli olduğunu anlayabiliriz. Zeytin hasat şenliklerine katıldım. Bugün şu vardı, bunu gördüm, şunla konuşup fotoğraf çektirdim gibi daha çok popülist söylemleri artık geri de bırakmalıyız.
Zeytin hasat şenliklerinde köylerimizin, köylümüzün, üreticinin varlığını daha çok hissettirmeliyiz. Bunu sağlayamazsak halen daha günümüzde sırıkla hasat yapılıyor, bu zeytin ağaçlarına çok zarar veriyor demeye hakkımız da olmaz. Ekonomik zenginliğe sahip üreticinin elindeki imkanlar ile onların sahip olduğu imkanları kıyaslamak gerekir. Halk anlamıyor, bilmiyor bugüne dek çok dil döktük, çok kurslar açtık yine de değişen bir şey olmadı gibi bahanelerin arkasına kimse sığınmasın. İzledikleri yolu tekrar gözden geçirip doğru yolda seyir etmesi için çabalasınlar.
Köylümüzü dahil edeceğimiz gibi şenliklere zeytin yetiştiriciliği ve değerlendirmesine yönelik eğitim ve öğretim veren meslek yüksek okullarımız da var. Burada yetişen öğrencilerimiz de taptaze bilgileri ile şenliklerde filiz sürmeye devam etmelidir. Onların bilgi gücünü değerlendirmek gerekir. Genç fikirler ile şenlikler daha güzel bir boyut kazanır. Onlar okullarının bulunduğu bölgede köylere ulaşabilir. Şenliklere kadar öğrenciler ve köylülerimiz ortak çalışımalar gerçekleştirebilir. Bu güzel buluşmanın ürünlerini hep birlikte şenlikler de görsek ne güzel olur. Öğrencilerimiz, okulda öğrendiklerini köylerde uygulama olanağı da bulur. Köydeki teyzelerine, amcalarına, akranlarına işin doğrusunu da anlatır. Böylelikle köylerdeki gençler onlar gibi zeytin okullarına gitmek için can atmak isterler. Hep yakınırız köylerde gençler işsiz, büyük kentlere göç ediyorlar. Alın size bir öneri. Hayal ya da mantık dışı da değil. Ders programları bu doğrultuda değişse, öğrenciler köylere gelip dertlerini anlatsa hiç kimse onlara sırt çevirmez. Aksine daha çok hoşnut olurlar. Bu buluşmayı ne yapıp edip gerçekleştirelim.
Zeytin hasat şenliklerine yönelik hoşnut olmadığım durumları ve neler yapılması gerektiğini, dilim döndüğünce, aklım erdiğince, gezip gördüğüm yörelere dair izlenimlerimden yola çıkarak, 2005-2007 yılları arasında C.B.Ü. Akhisar Meslek Yüksekokulu’nda o dönemki adıyla Zeytin Yetiştiriciliği ve Değerlendirilmesi Bölümü’nün bir öğrencisi olmanın ve asıl doğduğumdan beri zeytin var olduğu sofralarda yaşayan bir Anadolu insanı olmanın verdiği düşüncelerle anlattım. Ve son olarak elimde yetki ve sorumluluk olsa , bir zeytin hasat şenliği programını düzenleyebilsem neler yapardım bunları siz değerli okurlarım ile paylaşmak istiyorum. Asıl amacımda sizlerden aldığım destek, görüş ve öneriler ile sesimizi ilgili yetkililere duyurabilmektir. Hep birlikte el ele verip zeytin hasat şenliklerinin seyrini köy meydanlarına taşıyalım. Köylümüzde şenlikler hak ettiği değeri görsün. Zeytine uzanan kutsal eller dile gelsin. Zeytinimize dokunmasına asla izin vermeyeceğimiz küresel eller yok olup gitsin. Bu temennilerin gerçekleşmesi içindir bütün çabam. Köylerimizde çok sevdiğim amcaların, teyzelerin, arkadaşlarımın bir sesi olmak zaten görevimdir. Aslında bu yazıyı yazmakta çok da geç kaldım. Düşüncelerimin gerçekleşmesi güç olmasın.
Zeytinin kutsallığına inanan, zeytinsiz bir sofra düşünemeyen, bir zeytin ağacı altında yeniden doğduğunu hisseden ben Kazdağı Çiğdemi’nin, zeytin hasat şenliğini; zeytinin başkenti olduğu şehirlerimizden birin de düzenlediğini varsayalım. Şehir merkezinde açılış konuşmalarını, kortej yürüyüşlerini yine yapardım. Bir önceki zeytin hasat şenliğinden bir sonrakine kadar geçen sürede şehirde bir zeytin müzesinin açılmasını sağlardım. Bunu da bir öneri olarak sunuyorum. Evet, zeytin başkent olduğu yerleşim merkezlerimizde bir zeytin müzesi olmalıdır. Bölgenin zeytin yaşantısı olduğu gibi gelecek kuşaklara aktarılmalıdır. Bu müzede zeytine dair her şey yer almalıdır. Geçmiş kuşakların zeytin yaşamı, zeytin yetiştiriciliği de ve değerlendirmesin de zeytin hangi aşamaları kat etmiş, dünden bugüne zeytin tarımında, hasadında, üretiminde kullanılan alet ve gereçler, zeytinin anlatıldığı yazılı ve görsel kaynaklar, belgeler, kitaplar, zeytin başkentlerinin dünden bugüne değişimi, zeytin işçilerinin hayatını gözler önüne seren her şey yer almalıdır. Eski bir zeytinyağı fabrikasının sadece zeytini ölümsüzleştirmesinin başarı örneklerinin çoğalmasını diliyorum. Bu önemli müzeler de zeytini konuşmak da çok anlamlı olur.
Zeytin hasat şenliklerinde; şehir meydanları, toplantı salonları gibi alışagelmiş etkinlik mekanlarının yanı sıra öncelikle köy meydanlarının olması gerektiğini belirtmiştim. Bu öneri listemize zeytin müzesini ekliyorum. Günümüzde eğitim ve öğretim veren zeytine dair eğitim ve öğretim kuruluşları, zeytin üretme istasyonlarını unutmamak gerekir. Zeytin üretme istasyonları da şenlikler de söz sahibi olması gereken önemli kuruluşlardan birisidir. Onların da sadece şenlik zamanı değil her dönem çalışmalarında öğrenciler ve halkımız ile iletişim köprüsünü kurması gerekir. Yerel yönetimlerinin, zeytinin başkentiyiz söylemi sadece sözde ifade ediliş ile kalmamalıdır. Onlar zeytini le ilgili birimler oluşturmalıdır. Bu birimler, zeytine hak ettiği geleceği inşaa etmek için; akademik kuruluşların, zeytin ile ilgili tarım, ziraat odaları gibi resmi kurum ve kuruluşların, yazımda hep meslek yüksek okullarından bahsettim tarım liselerini de unutmayalım ve onların, halkımızın, zeytin ve çevre ilgili sivil toplum örgütlerinin, bölgede yaşayan aydınların, yazarların, sanatçıların ve halkın oluşturacağı ortak akla ev sahipliği yapmalıdır. El birliği ile oluşturulan bu ortak akıl, yıl boyu gerçekleştirdiği faaliyetlerini hasat şenliklerinde kamuoyu ile paylaşır.
Zeytinin Geçmişi, Anadolu’da Zeytin, Zeytin Yetiştiriciliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler, Zeytin ve Kadın, Zeytin ve Sağlık, Cumhuriyet Döneminde Zeytin, Zeytinin Sağlığımız için Önemi, Dünyada Zeytinin Yeri, Zeytin Teknolojisi, Zeytin ve Edebiyat, Zeytin ve Kişisel Bakım, Zeytinden Esinlenen Türküler, Zeytinyağlı Yemek Kültürü, Zeytin ve Akdeniz Beslenme Modeli , Zeytinin Değerlendirilmesi, Zeytin ve Zeytin Ürünlerinde Doğru Ambalajlama, Zeytin Tarımı, Zeytini Korumaya Yönelik Yasalar, Köy Yaşamında Zeytin, Zeytin ve Fotoğraf …..
Bu listeye devam etmek elbette mümkün. Okudukça sıkılmayın. Okudukça sizler de zeytin hasat şenliklerinde bu zamana kadar gündeme gelmiş olsa da benim belirttiğim gibi gerçek anlamda masaya yatırılması gereken konuları belirtmeye çalışın. Bakarsanız gelecekte düzenlenecek zeytin hasat şenliklerinde, köylerimizde bu konuları hep birlikte tartışıyor oluruz. Hayalde kalacak bir istediği benimkisi. El birlik, ortak aklımız ile hayata geçirebileceğimiz eylemler.
Zeytin hasat şenliğine katılan biri, zeytin ağacına dokunsun. Zeytini kendi eliyle toplasın. Zeytinin hayat verdiği köyleri görsün. Köylülerimiz ile iletişim kursun. Aralarında bir bağ oluşsun. Şenliğin gerçekleştiği bölgeyi köyleri ile, zeytin müzesi ile, zeytin için uğraşan kurum ve kuruluşları ile tanısın, yörenin zeytin geçmişini bilsin, zeytinin yer aldığı edebi ürünleri öğrensin. Zeytin hasadına tayfaların sofrasını paylaşsın. Zeytin toplamanın ve sonrasındaki işlemlerin zorluğunu anlasın. Öyle giyinip kuşanıp sanki baloya gelir gibi kendini gösterme gelmesin hiç kimse. Zeytin hasat şenlikleri bayram havasın da geçsin ama evet kusura bakmasın hiç kimsenin ne siyasi getirim alanına dönüşsün ne de kendini gösterip boy boy resimler çektirdiği şov alanına dönüşsün. Haydi, hep birlikte zeytin hasat şenliklerimizin köylerimizde de düzenlenmesi için tek yürek olalım. Köylümüzün sesi olalım. Hep birlikte zeytinin gerçeğini yaşayalım. Köy meydanlarımızda emeğin sesi yankılansın. Yeri geldiğinde herkesten en önce onlar konuşsun. Yetkililer dinlesin. Hep biz onları dinleyecek değiliz ya. Sorunlar gerçekten çözüm bulsun. Sıkılmadık mı nutuklardan, birbirinin tekrarı olan benzer etkinliklerden.