“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder.” Atatürk
Köy Enstitüleri için “Bu bizimdir, kimseden almadık, bizden alsınlar.”(1) diyordu, Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel.
Başöğretmen Atatürk’ün, köy eğitmenleriyle başlattığı, Anadolu’yu bir uçtan bir uca değiştirecek uygulama, meyvesini vermiş, Cumhuriyetin aydınlanma cemresi, 17 Nisan 1940’ta uygarlığın beşiği topraklarla buluşmuştu.
Köy Enstitüleri; 1940’larda nüfusun %75’i köylerde , %25’i şehirlerde (2) yaşamakta olan bir ülkede, Köye öğretmen, sağlıkçı, ziraatçı, yapıcı vb. gibi yetiştiren bir eğitim kompleksidir ve 21 tane açılmıştır.
Köy Enstitüleri; dünyada benzeri olmayan bize özgü bir eğitim modeldir. Yerli ve millidir.
Köy Enstitüleri; UNESCO tarafından dünyanın kalkınmakta olan ülkelerine örnek bir eğitim modeli olarak gösterilmiştir.
Köy Enstitülerinin diğer kahramanı “Elimden gelse bütün dünya okullarının programlarına ‘insanın insanı sömürmemesi’ adlı bir ders koyardım” (3) diyen, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’tur. Enstitülülerin Tonguç babası.
Tonguç babayı da, bir anısıyla analım.
“Yunan işgali sırasında, Eskişehir’de öğretmen olan, İsmail Hakkı Tonguç’un sınıfına, iki Yunan subayı girer.
Küçük bir tartışmadan sonra, öğrencilerinin gözleri önünde, Yunan subayı, Tonguç’un suratına bir tokat atar.
Öğrenciler hareketlenir. Tonguç, öğrencilerine zarar gelmesin diye, onlara sakin olun der.
Yunan subayları gittikten sonra, öğrencilerine;
“Bağımsızlığını yitiren ulusların, öğretmenlerine bu tokat atılır. Öfkemizi, bilince çevirerek yurdumuzu kurtarıp, onurumuzu yükseltebiliriz” der.
İşte, Köy Enstitülerinin temelinde yatan ruh, bağımsız ve onurlu yaşama anlayışıdır.
Büyük kurtarıcı ATATÜRK’te;
“Efendiler!
Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin sınırı ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin bağımsızlığı ile kendi benliğine ve milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir” demiyor muydu.
Köy Enstitüleri 27 Ocak 1954’te, Demokrat Parti’nin (DP), toprak ağalarıyla işbirliği yapmasıyla kapatıldı.
Süreç içinde cehalet virüsünün pençesinde, 2020’nin dışarıya muhtaç edilen Türkiye’sine geldik. Buna bir de, Coronavirüs (COVI-19) eklendi. Yaşananlar ortada. Bu konuda ” az söz er yüküdür…” (4) diyelim…
Nüfusunun % 92.5’i şehirlerde %7.5’i (3) köylerde yaşayan ülkemizde Köy Enstitüleri aynı işlevle kurulabilir mi? Köy Enstitülerinin özü(çağdaş uygarlığı aşma, milli ve bağımsızlık ruhunu) yaşatılarak “KENT ENSTİTÜLERİ” (5) kurulabilir!.
Çok yakında Nisan yağmurlarıyla bu topraklarda Köy Enstitüsü ruhu filizlenecek, Anadolu aydınlığa kavuşacaktır.
Köy Enstitülerini kuruluşunun 80. yıldönümü kutlu olsun .
Kaynak:
- Engin Tonguç- Bir eğitim devrimcisi İsmail Hakkı Tonguç (YKKED yayınları 2007 s.269)
- Cumhuriyet 19 Aralık 1911-Kızılçullu-
- Dr. Adil Türkoğlu – Köy Enstitülerinden Kent Enstitülerine Anı yayınları 2.baskı- s.7
- Yunus Emre
- TÜİK 2017 verileri
- Dr. Adil Türkoğlu – Köy Enstitülerinden Kent Enstitülerine Anı yayınları 2.baskı- s.7
Ayhan Öztürk