Koru, koruma, korumama!
Bizde bazı kavramlar vardır, kelimenin anlamı başka, fiili durum başkadır…
Hukuk devleti dersiniz… Hukuk devletine aykırı pek çok uygulamaya rastlarsınız.
Laiklik dersiniz, bir kısım dinsizlik diye yaftalar… Laik devlet dersiniz, tarikat ve cemaat sayısını bilen yoktur.
Çevre dersiniz… Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vardır, çevre ile şehir nasıl uyumlu olacaksa, bir kelime çevre, bir kelime şehir… Zıtlıklar diyarı…
Koruma dersiniz…
Gerçekten “korunacak” sanırsınız ama tam tersi çıkar karşınıza… Koruma, olur size korumama…
Uzunca bir girizgah gibi sanılmasın…
Salda, Olimpos ve benzeri diğerlerinden bahsedeceğiz.
Gündeme çok geldiler.
Ama Covid 19 etkisiyle bizim değinmemiz gecikti.
Önce Salda’ya bakalım:
Salda, mutlak korunması gereken 1.derece doğal SİT alanı olmalıdır. Ki, 1989 yılında 1.derece doğal SİT alanı ilan edilmiştir. Ancak 1992’de koruma izni düşürülmüş ve 2019’da da kamuoyu gündemine düşen haliyle Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir.
Yani artık 1.derece doğal SİT alanı değildir.
Yani kim ne derse desin, hangi güvence verilirse verilsin, ister baraka yapılsın, ister ahşap beş metrekarelik bir büfe veya tuvalet, artık Salda, eski Salda gibi olmayacaktır.
Bu, Türkiye’de olağan haldir.
Nerede 1.derece koruma düşürülürse, nerede doğal SİT alanı kaldırılırsa, derecesi indirilirse orasının bitişinin ve tükenişinin yolu açılır. Zaman, bunun da hangi şekle büründüğünü ortaya çıkaracaktır.
Bunların sayısız örneği yok mu ülkemizde?
Haliyle tam bu noktada koruma, koru’ma haline dönmekte, korumamaya evrilmektedir.
Olimpos’a bakalım…
Dünyaca ünlü 1.derece SİT alanı bölge 3.derece SİT alanına dönüştürüldü.
Yani…
Yapılaşmanın önü açıldı.
Ne denirse desin, Olimpos’un da bitişinin başlangıcıdır bu.
İşin tuhafı bunu ekranlarda mutlulukla anlatan bir kısım kişilerin de olması ve bu kararla çevrenin düzene gireceğini söyleyenler bulanabilmesidir.
1.derece SİT alanını koruyamıyoruz da 3.derece SİT alanına dönüştürünce mi koruyacağız; nasıl bir yaklaşım, nasıl bir bakış açısıdır bu, nasıl mutlu ve güzel bir haber gibi anlatılır televizyonda, anlaşılır gibi değildir.
Kuşkusuz biliyoruz ki, 1.derece doğal SİT alanı ilan edilen yerler gerçekten bakir kalan, bu haliyle korunabilen güzellikler ve değerlerimizdir.
O nedenle asıl düşünmemiz gereken şu değil midir?..
Neden 1.derece SİT alanı olmaktan çıkarılır bu ve diğer cennet yerlerimiz?..
Neden 1.derece koruma alanları, 2.derece, 3.derece haline dönüştürülür?..
Ne gibi bir ihtiyaç?..
Bugüne kadar bu değerlerimizi koruyabilmişsek kimsenin buralara girememesinden dolayı koruyabilmişizdir.
Bir iki dinlenme yeri, cafe, tuvalet yaptınız mı oranın bitişinin adımlarını atmışsınız demektir.
Beş yıl sonra tanınmaz bir hale döner.
Salda biter.
Olimpos ölür.
Ormanlarını en hızlı tahrip eden ülkeler sıralamasında en başlarda geliyoruz.
Peki eşi benzeri olmayan doğal zenginlikleri yok etmede neredeyiz acaba?..
Bu konuda sabıkamızın iyi olduğunu kim söyleyebilir?
Nasıl bir koruma anlayışımız var anlamak mümkün değil! Koruma mı, koru’ma mı?…