TEPENDE
KARA BULUTLAR OLSA BİLE;
GÖKYÜZÜNÜN MAVİLİĞİNDEN,
DENİZLERİN ENGİNLİĞİNDEN,
TOPRAK VE SUYUN ZENGİNLİĞİNDEN
ŞÜPHE ETMEYECEKSİN,
KUŞKU DUYMAYACAKSIN DOSTUM.
Gün olur, devran döner. Akan sular durulur. Yola giden yorulur. Avlananlar, avlayanlar da vurulur.
Keklikler su başında bulunur. Ceylanların mekanı ormanlar yakılır. Gerdanlara inci, altın, elmas takılar takılır.
Yakalarında, yakut broşlar, HALK içinde hava atılır.
Kasabalar, kentler çifte yollarla kısaltılır da; insanların duygularında, görgülerinde, gönüllerinde, kalplerinde onarılmaz yaralar açılınca; sızıları çağlara taşınır.
Zaman, açılan gönül yaralarını onaramaz. Gündelik, göstermelik davranışlarla, geleceğe umutla bakan toplum yaratılamaz.
Gökyüzü kirletilemez değil, yaşadığımız evrende kirletilmeyen ne kaldı ki? Denizler ağlıyor, balıklar temiz suya hasret, ırmaklar göller kururken, doğanın ritminin bozulduğunun farkında mısınız?
Vahşi kapitalizmin rant hırsının önüne kim geçebilir ki?
Toprak bizi saklarken bedeninde; yakınmıyor. Yeniden, yeniden, yeniliyor kendini, tüm acımasızlıklara karşı.
Siz dünyada, toprak üreten fabrika kurulduğunu duydunuz mu? 1 cm kalınlıktaki toprağın kaç yılda oluştuğunu araştırdınız mı?
“SU, BİR HAYAT, HAYAT BİR SU” ORMANLAR HAYAT, TOPRAK HAYAT. HAYAT BİR DAMLA SU DA GİZLİ.
KENDİNİZDEN KUŞKU DUYDUNUZ MU?
KUŞKU, VESVESE SENİN İŞİNİ BİTİRİR, İÇİNİ ÇÜRÜTÜR. İNSANİ DUYGULARINI, VİCDANINI YOK EDER.
HIRS, ÖFKE, KISKANÇLIK NÖBETLERİ İÇİNDE OLURSUNUZ.
Yorgunluk sadece bedende olmaz. En çok yürekte, hayallerde ve umutlarda olur.
Güzel, akılcı, geçekleşebilir hayaller, umutlar yitirildiğinde; güzel duygular, güzel düşünceler, güzel sözler de, güzel davranışlar da yitirilir.
Uçuk hayaller, insanı uçurur. Ama nereye düşersiniz? Takdiri, takdir eden belirler.
BİR SÖZ; “(LAF) dokuz boğumdur.” diyor erenler.
Varın, boğumlarını siz hesaplayınız.
***
GÖRMEZLER;
NEYİ GÖRMEZLER?
RÜŞVETİ, HIRSIZLIĞI, İRTİKABI, YOLSUZLUĞU, İFTİRALARI, YALANLARI, HAKSIZLIKLARI, PALAVRALARI, İŞ İSTEYENLERİ, AŞ İSTEYENLERİ…
SONUN SONU;
ATALARIMIZ NE SÖYLEMİŞLERSE; EN DOĞRUSUNU SÖYLEMİŞLERDİR. “ZERRE ŞAŞMAZ, HAKK’IN, HALKIN GÖZÜNDEN”, ÖZÜNDEN SAPIKLARIN GİTTİĞİ YOLLAR.
SÖZÜ HEMEN EKLER HALKIMIZ;
“SÖZÜN HASI HARMAN YERİNDE SÖYLENİR.”
“KARA GÜN KARARIP KALMAZ” * İ D U R A K İ *
***
Kimler geldi , kimler geçti bu gök kubbenin altından. milyonlarca yıldır, Kendi gök kubbemizi, kendimiz aydınlatırız. Kendi dünyamızı kendimiz kurarız. Kendi kurduğumuz dünyanın ışığı da, aşığı da, kaşığı da, kepçesi de, tencere ve tabağı da kendi eserimiz olAcaktır.
AKLIN EGEMEN OLDUĞU YERDE KAYGIYA; KUŞKUYA; KARGAŞAYA, KÜFRE, SAPKINLIKLARA, SAPIKLIKLARA, ÇAPKINLIKLARA, ŞIMARIKLIKLARA, SONRADAN GÖRMELİKLERE, YÜZSÜZLÜKLERE, ARSIZLIKLARA GEREK YOK.
NASIL GÜZEL OLACAKSA ÖYLE OLSUN.
DAYATMALARA FIRSAT VERİLMESİN DİLEKLERİMLE AKILLI BİR YAŞAM, SAĞLIK İÇİNDE MUTLU, HUZURLU, NEŞE VE ESENLİKLER DOLU GÜZEL GÜNLER DİLEKLERİMİ;
AĞAÇ VE ORMANA ATIFLARIMLA SONLANDIRAYIM.
Anamın çeyiz sandığını gözlerim her açılıp kapanışında.
Üzerindeki tenekede sülün resmi beni renkler alemine iletirdi.
Sanduka oldun anama, beşik oldun bana,
İçinde yattım, senin dalını at yaptım,
Kalem oldun elime, ses verdin dilime.
Gıcırdarken kağnımızın tekerleği,
Ağlıyordu dingil,üstündeki yükün ağırlığınca.
İniltiler içinde zorlanıyordu Karaman ve Akmanım.
Üvendiremin nodulu acıttıkca
Zorlanıyorlardı dağın yamacında.
İncecik akan pınarın oluğundan su aldım kepçeyle
Kaşık oldun elime, zurna oldun dilime,
Davul kasnağının vurdu tokmağı.
Sesi başka ağladı toprak, tutunamadı dağ yamacında
Aktı, aktı rüzgar yağmurla mavi yeşil sulara karıştı,
Deve tüyü renginde sel olup taştı,
Önüne ne çıktıysa yıktı aldı götürdü ovalara..
Taşkınları tutamadı bentler, yataklarını değiştirdi akan seller.
Orman, ağaca hasret, ağaç ormana hasret…,
Acı içinde acı, duman içinde alevler yükseldi..
Gören canların içi daraldı. Çığlıklar içinde canlar can derdinde,
Azgın alevleri önüne katan rüzgarlar alıp götürdü her şeyi
Geriye kalan, kara dikmeler ve siyah külleri gören,
Bir başka ağladı, bir başka çatladı, yarıldı toprak
Dört güç; bir birine girdi;
Ateş,toprak su ve hava…