Başlık ikinci kitabımın adıydı.
Gezi direnişi sonunda yapılan 2014 belediye başkanlığı seçiminde kimin kazandığını kimin aynı hataları yaparak kaybettiğini gün gün yazmıştım. O zaman da araştırma şirketleri manipülasyon yapmış, CHP’yi olduğundan büyük göstermişlerdi.
Tabii beklenti büyük olunca doğal olarak hayal kırıklığı da büyük oluyor…
Buraya bir not düşmek istiyorum:
Seçimin sonucu kadar, seçimin hangi şartlarda gerçekleştiğini de gözden ırak tutmamak gerekiyor. Bu görüşü AGİK gözlemcisi de verdiği raporda “Adil ve demokratik bir seçim olmamıştır.” diyerek onayladı…
Ancak bu durum CHP Genel Başkanını ve Merkez Yürütme Kurulu üyelerini sorumluluktan kurtarmaz!
Sadece onları değil elbet:
İl başkanları da ilçe başkanları da kısacası partinin yönetim kademeleri, hepsi kendi alanlarına göre sorumludur. Bitmedi; parti tüzüğü, parti içi demokrasinin eksikliği, parti programının geriye atılarak parti kimliğinin tartışılır hale getirilmesi de sonuca etki eden önemli faktörlerdendir…
Dokuz ay sonra bir seçim daha var…
Görünen o ki bu seçim 2019’da olduğu gibi kolay geçmeyecek. Hem HDP hem İYİ parti kendilerini kasacak ve alabilecekleri en yüksek tavizi almak isteyeceklerdir.
Burada temel güç CHP’nin kendi gücüdür. CHP önce kendi seçmeninin hayal kırıklığını gidermek zorundadır…
Seçmenin güvenini kazanmadan başarılı olamaz…
Başarı olası ortaklara bol keseden belediye başkanlığı belediye meclis üyeliği dağıtarak değil, CHP seçmeninin beklentisi olan parti kimliğini hatırlatacak hamleler yaparak gelir…