Hiçbir konuda derinlemesine bilgisi olmayan ama her konunun “uzmanı” olan iktidar sözcüleri var ya! Ki, ben onlara çok gülüyorum. Yakın zamanda Montrö’nün kaldırılmasından söz etmişlerdi…
Sebep “Kanal İstanbul”un yapılmasına karşı olanları haksız çıkartmak…
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı olmasa bu okumuş cahillere Montrö’nün önemini anlatmak bir hayli zor olacaktı…
Neydi Montrö:
Boğazlardan geçecek her türlü geminin Türkiye’nin güvenliği açısından hangi kurallara uyması gerektiğini belirleyen düzenlemelerdi…
Lozan’da Boğazlar konusu yoktu. Zaman kazanmak gerekiyordu. Atatürk Türkiye’nin egemenliğini ilgilendiren Boğazlar sorununu ileri bir tarihte ele almayı uygun görmüştü. Savaştan çıkmış fakir bir devletin işgalcilere her istediğini onaylatmak elbette kolay değildi. Uygun zamanı bekledi…
II. Dünya Savaşı kapıdaydı. Türkiye’nin savaşa girmek zorunda kalmaması gerekiyordu…Beklenen zaman gelmişti…
20 Temmuz 1936 yılında boğazların kontrolünü Türkiye’ye veren anlaşma imzalandı. Anlaşmayı en başta bugün Ukrayna’ya giren Rusya (O zaman SSCB) İngiltere, Fransa, Japonya vd. imzaladı…
İşte bunun için Ukrayna Türkiye’nin boğazlardan Rus gemilerini geçirmemesini istiyor…
Montrö olmasaydı kimden isteyecekti?
Devlet adamlığı, diplomasi ister, diplomasi ise tecrübe ve öngörü gerektirir.
İşte Atatürk’ü Atatürk yapan da budur…
Daha bitmedi:
Atatürk yaklaşan II. Dünya Savaşı tehlikesini görünce bakın neleri öngördü:
1933 yılında Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesinden sonra, 10 sene önce yendiği Yunanistan başta olma üzere Yugoslavya, Romanya ile birlikte “Balkan Antantı’nı” kurdu…
1935’de “Milletler Cemiyeti”ne rağmen Habeşistan’ı işgal eden Mussolini’nin gelecekte neler yapacağını öngörerek İran, Irak ve Afganistan’la birlikte “Sadabat Paktı”nı kurdu…
Atatürk II. Dünya Savaşının çıkacağını öngörerek Türkiye’nin doğusunu ve batısını güvenceye almak istemişti…
Savaş çıktığında o yoktu…
Ama Türkiye onun çizdiği yoldan giden İsmet İnönü sayesinde savaşa girmemeyi başardı…Keşke sizinde izinden gidecek bir Atatürk’ünüz olsaydı…
Siz, izinden gidecek bir Atatürk’ünüz olmadığı için sürekli yalpalıyorsunuz.